Sıra Mozaiklerde!

“Maktul” Ozan “Orfeus” Döndü!

Sıra, Bovling Müzesindeki “Katil Maenad” ve “Tanıkların” Dönüşünde…

Öteki Zeugma ve Edessa Mozaiklerinin de Yakın Gelecekte Gündem Oluşturmasında…

Belki bu yazının bazı bölümleri, bu derginin çoğu okuruna, ikinci baskı olacak! Hemen ön yargıyla davranmayınız! Bu yazıda herkese çok yeni bilgileri ve görselleri sunacağız.

Ünlü Çingene Kız-Maenad Mozaiği, Zeugma Antik Kenti, mozaiğin geri kalanı Bowling Green Müzesinde…

İsterseniz “Aktüel Arkeoloji Dergisi’nin” başlattığı kampanya ile ABD’nin Dallas Müzesinden geri gelen “Orfeus”, ile şu anda nerelerde oldukları bilinmeyen, Zeugma’dan Nev York’a kaçırılan “At Adam” ve “Dionysos-Ariadne” mozaiklerindeki “ortak noktaları” kıyaslayarak başlayalım.

Bilmiyorum, bu bağlantıları Kültür Bakanlığı ile Türk emniyeti ve jandarması son çeyrek yüzyılda kurdu mu? Yazıyı okuduktan sonra karar siz okurların olacak!

***

Maktul Ozan Orfeus!

Önce “Aktüel Arkeoloji”nin başarısı olan “Orfeus” mozaiği ile başlayalım. Babası Apollon’un hediye ettiği “lirle” kuşları, balıkları, vahşi hayvanları, ağaçları, taşları dans ettiren Orfeus, ozan, müzisyen, biliciydi.

Eşi Eurydike, yılan sokması ile ölünce Orfeus “öteki dünyanın” tanrısı Hades’ten yardım istemeye yeraltına gider. Hades ozana, Eurydike’yi bir koşulla geri vereceğini söyler.

Eşiyle birlikte dünyaya yürüyecekler, ancak yeryüzüne çıkana değin arkalarına hiç bakmayacaklardır. Coşkuyla öne düşen Orfeus bir süre sonra günışığını görünce eşinin gelip gelmediğini görmek için arkaya döndüğü Eurydike yine “ruh” olur!

MÖ 132 ile MS 244 yılları arasındaki Geç Roma Döneminde, Şanlıurfa’ya, bağımsız Edessa Krallığı egemendi. O yıllarda “paganizm” ile “Hıristiyanlık” yan yanaydı. Orfeus’un yer altına yolculuğunun yarattığı; “orfizm” inancı, paganlarla Hıristiyanları da etkilemişti!

Şanlıurfa çevresinde pagan dönemden kayalara oyulmuş “mağara” ya da “kule” mezarlar geçerliydi. Mezarlarda bulunan Aramicenin değişik bir biçimindeki “Estrangelo Süryanicesi” yazıtlarında; ölümün öncesi, sonrası hakkında çeşitli bilgilere yer veriliyordu. Ölülerin “sonsuzluk günleri” ise “sonsuzluk evi” diye tanımlanan mezarlardaki yazıtlara, yerel ustaların yaptıkları özel mozaikler döşenmişti.

Yazıtların çoğundaki bir ortak söz şöyleydi: “Her kim gömüye şükran sunarsa, Tanrı onu kutsasın! Her kim zarar verirse, mezarı olmasın ve çocuklar gözlerini görmez yapsın!”

Ama ne var ki 1950’lerin başında Şanlıurfa’da ev temelleri açılırken ortaya çıkan mezar mozaikleri yurt dışına kaçırıldı. Kaçakçılardan el konulan birkaç mozaik, Aya İrini Müzesine teslim edildi...

Orfeus’a yine döneceğiz…

***

Atı Alan Nev York’u Geçti!

Gelelim “At Adam”a…

Afrodisyas’ın ünlü arkeologu Prof. Kenan Erim’in ölümünden sonra yerine geçen Dr. R.R.R. Smith, New York’ta “Fortuna adlı galerinin vitrininde Prof. Erim’in 1984’te bulduğu “Tiberius Portiko”sunun bir parçasını gördü.

Fotoğrafı Türk yetkililere iletti. Türk diplomatlar, Türkiye’yi federal mahkemelerde başarıyla temsil eden “Herrick & Feinstein Hukuk Bürosunu”, onlar da FBI’ın “Sanat Hırsızlıkları” dedektiflerini harekete geçirdiler.

FBI’ın bayan dedektifi Keith Paul ve Türk Hükümetinin avukatları sorunu galeriye gittiler. Galerinin sahibi, Perge’den dilim dilim kesilerek kaçırılan “Herkül Lahdi”ni, Kanada’da yaşayan ağabeyi Aziz ile birlikte pazarlayan, Mardinli Selim Dere’den başkası değildi!

Dere, “Parçayı, Almanya’da Münih’te galerisi bulunan bir Türk antikacıdan satın aldığını” itiraf etti! Bu kişi, yine bir başka Mardinli vatandaşımız, Kapalıçarşı’nın kadim kaçakçılarından Faraç Üzülmez’in oğlu “Büyük Fuat” olarak bilinen “Artemis Galerisinin” sahibi Fuat üzülmez adlı ünlü kaçakçıydı.

“Afrodisyas parçasına” el koyan dedektif Keith bununla da yetinmedi, galeride arama yaptı. Aramada ilginç bir mozaiğin “aynı kanallar üzerinden” Türkiye’den getirildiğini saptadı.

Mozaikte, “Kentauros Nessos (At Adam)ın nehirde sırtında geçirdiği şarap tanrısı Dionysos’un kızı, Herkül’ün eşi Deianeira’ya sarkıntılığı anlatılıyordu. Dedektif Keith, mozaiğe de el koyup Türk Hükümetinin istemine kadar FBI deposuna kaldırdı! Kaldırdı da ne oldu? Gerçekten ne oldu?

Mozaikte, “Kentauros Nessos”un, nehirde sırtında geçirdiği şarap tanrısı Dionysos’un kızı, Herkül’ün eşi Deianeira’ya sarkıntılığı anlatılıyor. Dedektif Keith, mozaiğe de el koyup Türk Hükümetinin istemine kadar FBI deposuna kaldırdı! Kaldırdı da ne oldu?

***

Parçalanan Evlilik!

Gelelim “Dionyos ile Ariadne’nin evliliği” mozaiğine…

Rıza Çakır, Mehmet Zengin, Halil Yurtsever, Kemal Akrat, Soydan Zengin adlı hemşerileriniz acaba 21–22 Haziran 1992’de Ayvaztepe’de yani Zeugma’da, ne yapıyorlardı?” diye sormuştuk! Hala yanıt alamadık! Tam on gün sonra, 2 Temmuz 1992’DE Gaziantep Müze Müdürlüğüne yapılan ihbarı anımsayalım.

Müze yetkilileri, ihbar üzerine bir insanın sığabileceği büyüklükte tünel gördüler. İki metrelik tünelden geçilerek girdiklerinde Roma Dönemine ait sütunlu bir odaya ulaştılar. Yapının tabanında son derece iyi korunmuş iki mozaik vardı.

(7.5x4m) boyutlarındaki birinci mozaikte, tanrı ve tanrıçaları müzik eşliğinde şarap içerken gösteren ziyafet sahnesi vardı. Mozaikte, şarap tanrısı Dionysos’un Ariadne ile evliliği betimleniyordu.

Müze Müdürü Dr. Rifat Ergeç, iki hafta süren kazısından sonra, mozaiği yerinde korumak amacıyla üzerini örtüp kilit altına aldı. Buluntu, arkeoloji dünyasında büyük heyecan yarattı.

Bu mozaiğe de döneceğiz…

***

Bir Kanıt: Tutkal

Şimdi başlangıca dönüp “Orfeus mozaiğini” ele alalım…

Orfeus mozaiğinin Şanlıurfa’da Kalkan Mahallesinden kesinlikle sökülmüş olmasına karşın Dallas Müzesi kanıt istedi… Yerel fotoğrafçıda kanıta ulaşıldı… Kaçakçılar, mozaiği sökerken fotoğraf çekmişlerdi… Fotoğraflarda “Bally” marka tutkal kutusu görülmekteydi… Bu marka tutkal yalnızca Türkiye’de üretilmekteydi!

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, fotoğrafı Dallas Müzesine gönderdi. Yazışmalar, görüşmeler sonucunda Müze, Orfeus mozaiğini Türkiye’ye vermeyi kabul etti. Genel Müdür Osman Murat Süslü, Kaçakçılık Şubesi Uzmanlarından arkeologlar Zeynep Boz ve Zakir Yılmaz ile Antalya Müzesi Müdürü Mustafa Demirel’den oluşan heyet Dallas’a giderek mozaiği teslim aldı.

***

Bir Kanıt: Fotoğraf

Şimdi yine “At Adam”a göz atalım!

Bu olayı Cumhuriyet Gazetesinde 28 Eylül 1993’te açıkladım! Mozaiğin kaçırılmasından önce Nizip’te yerel fotoğrafçıda çekilmiş resmini buldum! Mozaiğin yanında “Türkiye’de bir boya firmasınca imal edilmiş bir boya kutusu” da görülüyordu! Türkiye’den kaçırıldığına ilişkin üç kanıt toplanmıştı. Birincisi FBI’n bayan dedektifinin galeride bulduğu belgeler, ikincisi Nizip’teki fotoğrafçı tanık, üçüncüsü de Türkiye’de üretilmiş boya kutusunu gösteren fotoğraf...

Gariptir dönemin Kültür Bakanlığı, Gaziantep jandarma ve emniyeti, her nedense soruşturma geliştirmedi! Fotoğrafçıdan resmin nerede çekildiğine, filmi banyo için kimlerin getirdiğine ilişkin bilgiler istenmedi! Bunlar yapılmadığı için de mozaiğin geri verilmesi amacıyla FBI’dan istemde bulunulmadı!

İşin ilginç yanı dönemin Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü üstelik Gaziantepli, Prof. Dr. Engin Özgen idi. Genel Müdür Özgen, “at adam” mozaiğinin geri istenmesine karar verecek en yetkili kişiydi. Ne yazık ki ne o, ne de ondan sonrakiler bu yetkilerini kullandılar!

Bu mozaiğin de bugün FBI’ın bu mozaiği ne yaptığı, nerede olduğu, hangi müzenin deposunda ya da yabancı bir özel koleksiyonda bulunup bulunmadığı bilinmiyor!

***

Kanıtlar Yumağı!

“Dionysos ile Ariadne’nin evliliği” mozaiğine gelince…

Bu, Zeugma’da “resmen!” ortaya çıkarılan ilk mozaikti. Buluntu, arkeoloji dünyasında büyük heyecan yarattı. Yapı, mozaikleri ile birlikte, 6 yıl toprak altında kaldı. Ancak, Haziran 1998’de iki ayaklı köstebekler, güvenlik önlemlerini aşarak, “jandarma gözetimine verilen” anıtsal mozaiğin göbeğindeki Dionysos ile Ariadne’nin olağanüstü güzellikteki görüntülerini yine dört bir yanından kesip götürmüşlerdi.

Cumhuriyet Gazetesinde 1993’te mozaiğin fotoğrafını yayımladığımda, Türk kamuoyu bu yapıtın varlığını ilk kez öğrendi. Olay, uluslararası polis örgütü İnterpol ile birlikte tüm dünyaya “piyasa alarmı” olarak da iletildi.

“Aktüel Arkeoloji”nin Eylül 2010 tarihli 17. sayısının 46-47. sayfalarına bakarsanız bu mozaiğin önemli bölümünü ve “söküm araç ve gereçlerini” görürsünüz. Aradan 19 yıl geçti, yer yarıldı, mozaik, yerin yedi kat dibinde yitip gitti. Bu mozaik bugün nerede?

***

Her üçünde de kanıt olarak Türkiye ürünü “ortak sökücüler” yok mu? Neden, dönemin Kültür bakanları, genel müdürleri, emniyetçileri, jandarmacıları bu iki mozaiğe el atmadılar?

***

Bakire Peri Kızı ve Sevgilisi!

Orfeus’tan önce Gaziantep’e dönen bir başka mozaiğin iki parçasını da anımsayalım!

Avustralyalı arkeolog David Kennedy, 1999’da Zeugma’da çerçevesi sağlam, iki kişinin oturduğu anlaşılan, belden yukarı portreleri çalınmış bir mozaik buldu. Kennedy, sonsuza değin bakire kalmak isteyen peri kızı Parthenope ile Frigyalı genç Metiohos’in aşkını anlatan mozaikteki portrelerin kaçırıldığını arkeoloji dergilerinde dünyaya duyurdu.

Dünyanın sayılı mozaik uzmanlarından, Antakya mozaikleri kitabının da yazarı Kanadalı Sheila Campbell, Kıbrıs’ta Lysi Kilisesinden kaçırılan, MS 6. yüzyıl Bizans duvar resimlerini de satın alan, Teksas’taki Rice Üniversitesine bağlı Menill Müzesinin Koleksiyonunda araştırma yapıyordu.

Bir duvarda, antik dünyanın “Romeo ile Juliet’i ya da Ortaçağ İslam Dünyasının Leyla ile Mecnun’u” olan, “sonsuzluk aşkının kahramanları” Parthenope ile Metiohos’un portrelerini gördü. Fotoğraflarını çekti.

Dr. Campbell, durumu Türk Hükümetine bildirdi, Menill Müzesini uyardı. Ankara-Houston arasında bağlantı kuruldu. Müze Sorumlusu Bernard Davazec, portrelerin birebir çizimleri ile Türkiye’ye geldi. Gaziantep’te portreler yerlerine konuldu. Parçalar kesinlikle uyum sağladı.

Müze, Türkiye’ye “çerçeve ile öteki kalıntılar da Houston’a getirilerek orada birleştirilmesini, 15 yıl sergilendikten sonra geri verilmesini” önerdi! Ankara’nın tepkisi “iki portre hemen geri verilsin, ayrıca üstüne tazminat ödensin” biçiminde oldu! Bu yanıta tepki olarak Müzenin yeni müdürü Ned Rifkin “Ne o, ne bu! Alın malınızı başınıza çalın. Mozaiği size müzemizin kapısında teslim eder, ne sigortasına, ne de taşınmasına karışırım,” sözleri ile kestirip attı!

Ocak 1995’te Yusuf Aslan, Abdulkadir Aslan kardeşler Ayvaztepe’de yani Zeugma’da acaba ne aradılar, ne buldular? Bu olaylara karışan kardeşi müze müdürlüğü (!) de yapmış kişinin iki ayaklı köstebekler ile bağlantısı acaba bugüne değin neden araştırılmadı?

Genel Müdürlük uzmanlarından Esra Akça Houston’da teslim edilen iki parça mozaiği alıp Türkiye’ye getirdi. Portreler Gaziantep’teki parçalarla bütünleştirildi. Bu arada aklıma bir soru geldi.

Orfeus mozaiği olayını başlatan “Aktüel Arkeoloji Dergisi”, İstanbul’da bakan Ertuğrul Günay’ın tanıtım toplantısına davet edilmemişti. Acaba bu mozaiğin çalındığını dünyaya duyuran David Kennedy ile Houston’da saptayıp Türkiye’yi bilgilendiren Sheila Campbell’e Türkiye ne gibi ödüller verdi, dersiniz?

***

Açıkça Zeugma’dan!

Anımsarsınız iki yıl önceki yazımızda ABD’nin Kuzey Carolina Güzel Sanatlar Müzesinin, sergilediği (2.5x2.5) boyutlarında geometrik bezemeli bir mozaikten söz etmiştik. Müze bu mozaikten şöyle söz ediyor:

“Bay ve Bayan Gordon Hanes’in 1979’da müzemize hediyesi, geometrik ve çiçek bezemeli mozaik Zeugma’da bir villanın ‘atrium (iç avlusunda) bir açık hava su sarnıcının (her halde havuzu!) tabanını süslüyor olmalıydı. Parlak, renkli mermer ve cam parçalarından ‘tessera (küçük taşçıklardan) oluşan panonun üzerine düşen güneş ışınlarının sudaki kırılmaları ile pırıl pırıl parladığı anlaşılıyor.”

Bu mozaik için “Bally” kutusuna gerek yok, müze, resmen “Zeugma’dan” demiyor mu?

***

Katil: Çılgın Kızlar

Mitolojinin “en duygusal cinayetinin maktulu” Orfeus’u betimleyen mozaik, geri geldi. Orfeus’un “katili” kimdir biliyor musunuz? Dionysos’un çılgın kadınlarından, dansöz “Maenad”lardır. Maenad’lar, Ödemiş-Sultanhisarlı hemşerimiz şarap tanrısı Dionysos’un izinde giden “çılgın” kızlardır. Dionysos şenliklerinde şarap içip şarkı söyleyip çılgınca “dans” ederlerdi.

Bir gün şafak sökerken Dionysos tapınağında liri ile şarkı söylemeye giden Orfeus, çılgın Maenad’larla karşılaşır. Kendilerinden geçmiş, ne yaptıklarını bilmeyen çılgın Maenad’lar, Orfeus’u param parça edip denize atarlar…

Orfeus’un laneti olsa gerek, arkeologlar Zeugma’da param parça bir mozaik buldular. Mozaikten, yalnızca çerçevesinden bir bölüm ile çılgın bakışlı bir kadın portresi kalmıştı, gerisi tümden çalınmıştı. Bu portre Orfeus’un katillerinden biri olan “Maenad” idi. “Maenad” ise Zeugma’nın artık simgesi olan “Çingene Kız”dır.

Bu portre şimdi Gaziantep’te yeni Zeugma Müzesinde, tıpkı Louvre Müzesindeki “Mona Lisa” etkisi ile özel bir odada sergileniyor.

Aradan yıllar geçti Amerika’nın Ohio Eyaletindeki “Bovling Green Üniversitesinin Müzesinde” bazı mozaik parçalarının sergilenmesine başlandı. Hem de bir “bilim kuruluşu” olan bir üniversitenin müzesinde! Bu gelişmeyi öğrenen Zeugma Kazı Başkanı Doç. Dr. Kutalmış Görkay, durumu Genel Müdürlüğe görselleri ile iletti.

Bovling Green Müzesine parça parça satılmış olan mozaiklerden biri Zeugma’daki Maenad’ın bulunduğu aynı mozaikteki yoldaşı bir başka Maenad’tı...

Arkeolog, sanat tarihçisi, uzman, mozaikçi olmanıza gerek yok. Her iki Maenad görselini şöyle üstünkörü kıyaslayabilirsiniz. Kadınların perçemlerine, perçemlerin yanındaki “tessera’ların (taşçıkların) dizilişlerine ve de küpelerine baktığınızda aynı ustanın elinden çıkmış olduğunu görürsünüz. İsterseniz iki resmi kıyaslayıp bilmecelerdeki “yedi benzemez” sorusu yerine bu kez “yedi benzerini” siz bulunuz!

Ya o gözlere ne demeli? Her ikisi de “Orfeus Cinayetindeki” çılgınlık sonrasında, “Acaba görenler var mı?” gibilerden birisinin gözleri doğuya, ötekisininkiler batıya bakmıyor mu?

Sıradaki Mozaikler

Bu mozaikteki tanıkları oluşturan Bovling Müzesindeki öteki portrelerde Dionysos’un tiyatro bağlantılı maskeleri ve kuşlar görülüyor. Dr. Görkay’ın belgelemesi ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü müzeyle bağlantıya geçti. Yazıldı, çizildi. Olumlu adımlar atıldı.

Orfeus Mozaiğini almaya giden heyet bu müzeye de gitti. Müzenin bağlı olduğu üniversite yetkilileri ile olumlu görüşmeler yapıldı. Şimdi YÖK ile üniversite arasında kurulacak bağlantının ardından bu mozaikler de önümüzdeki aylarda Gaziantep’e gelecekler.

***

Bu mozaik bulunduğunda Cumhuriyet’te yayımladığım haberde, kadının kendisine bakanları gözleri ile izlediği için Leonardo De Vinci’nin ünlü tablosundan esinlenerek, “Mona Lisa gibi” demiştim!

Bu çılgın kıza, ister “Çingene Kız” deyin, ister “Maenad” deyin, özel olarak sergilendiği yeni Zeugma Müzesine çektiği çeyrek milyon turisti büyülerken, Gaziantep’e de döviz bıraktırıyor.

Orfeus mozaiğinin bir başka önemi ise MS 194’te yapan ustanın imzasını taşımasıdır. Şanlıurfa’dan kaçırılıp yurtdışındaki müzeler ile özel koleksiyoncuların elindeki mozaikler bir araya toplanacak olursa Gaziantep’teki Zeugma Müzesi gibi bir müze oluşturulabilir.

Acaba Şanlıurfalılar bu konuda bugün pişmanlar mı?

Kaldı ki Şanlıurfa’daki Haleplibahçe mozaiklerinin görkemi de başlı başına bir müzeyi zenginleştirecek nitelikte…

** Bu mozaikler hakkında ayrıntılı bilgilere Kültür Bakanlığının http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44675/sanliurfa-ilinden-calinan-mozaik-eserler.html sitesinden ulaşılabilir.

EN ÇOK OKUNANLAR

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

SON İÇERİKLER