Avrupa’daki ilk Tunç çağı medeniyetlerinin kökenleri DNA ile aydınlanıyor

Ege Denizi çevresindeki arkeolojik kazı alanlarından alınan genom örnekleri ile yapılan ilk çalışmaların sonucunda Avrupa’da saraylar ve şehir merkezleri kuran ilk medeniyetlerin genetik olarak beklenenden daha türdeş olduğu ortaya çıktı.

Kuzey Yunanistan, Elati-Logkas kazı alanından, Orta Tunç çağda yaşamış iki kişiden birinin iskelet kalıntıları. [© Ephorate of Antiquities of Kozani, Hellenic Ministry of Culture, Greece/Dr Georgia Karamitrou-Mentessidi]

Ölü gömme, mimari ve sanatta belirgin farklılıkları olsa da, Girit’teki Minos, anakara Yunanistan’daki Helladik ve Ege Denizinin ortasında Kiklad adalarında var olmuş Kiklad medeniyetleri aslında Erken Tunç çağı sırasında (5000 yıl önce) genetik olarak büyük benzerliklere sahiptiler.

Araştırmada ortaya çıkan sonuca göre Neolitikten Tunç çağa geçiş sırasında şehir merkezlerinin gelişmesi, metalin kullanımı ve yoğun ticaret gibi kritik yenilikler daha önce düşünüldüğü gibi sadece Ege’nin doğusundan gelen kitlesel göç yüzünden değil aynı zamanda yerel Neolitik gruplarının kültürel devamlılığından da kaynaklanıyor.

Çalışmada görülüyor ki Orta Tunç çağa gelindiğinde kuzey Ege’deki bireyler Erken Tunç çağdakilerden oldukça farklı. Bu bireyler, çağdaş Yunanistan halkına oldukça benzeyen, Tuna, Ural nehirleri arasında ve kuzeyde Karadeniz arasında boylu boyunca uzanan geniş coğrafi bölge olan Karadeniz-Hazar Bozkır halkları ile ortak soydan gelmekte.

Araştırmaya göre, Karadeniz-Hazar Bozkırlarından gelip hayvancılıkla uğraşan halkların göç dalgası ya da Karadeniz-Hazar Bozkırları soyundan gelen kuzey Egeli halklar günümüz Yunanistan’ını şekillendirmiş. Bu potansiyel göç dalgalarının tamamı antik Yunancanın belgelenmiş en eski formundan erkene tarihlenerek, Anadolu ya da Karadeniz-Hazar Bozkır bölgesinde Proto-Yunancanın ortaya çıkışı ve Hint-Avrupa dillerinin evrimleşmesi teorilerini destekliyor.

Uluslararası bu çalışmanın liderliğini Trakya Demokritos Üniversitesi’nden Christina Papageorgopoulou ve Lausanne Üniversitesinden Sapfo Malaspinas üstlenmekte.

Araştırmacı ekip arkeolojik kazı alanlarındaki iyi korunmuş iskelet kalıntılarından örnekler topladı. Altı tüm genom sıralaması elde ettiler. Bunların dört tanesi Erken Tunç çağının üç kültüründen gelirken diğer iki örnek Orta Tunç çağ Helladik kültürüne aitti. Araştırmacılar aynı zamanda Erken Tunç çağa ait on bir farklı bireyden mitokondriyal genom sıralaması elde ettiler. Toplulukların tarihi üzerine demografik ve istatistik analizler yapmalarına yetecek verileri bir araya getirdiler.

Eski insanların genomlarını sıralayabilmek, biyolojik materyalin bozulması ve insan kaynaklı kirlilikten ötürü oldukça zorlu bir çalışma. CNAG-CRG’de (Centre Nacional d'Anàlisi Genòmica – Centre for Genomic Regulation/İspanya) çalışan bir bilim ekibi bu zorlukların üstesinden gelmek için bu çalışmada yardımcı olmuşlar.

CNAG-CRG Toplum Genom Grupları bölümü başı Oscar Lao ve araştırmacı Olga Dolova’ya göre örneklerin sayısından ve alınan DNA’nın kalitesinden faydalanmak bu tarz araştırmalar için çok önemli. Geliştirilen karmaşık teknik araçlarla örneklerdeki, kapsama düşüklüğü, zarara uğrama ve modern insan kirliliği gibi sorunların önüne geçilmeye çalışılarak, yapay zekâ uygulamasının paleogenomik veriler üzerinde kullanımında artışı sağlanmaya çalışılıyor.  Derin öğrenme uygulamasının, eski insan örneklerine dayanarak demografik çıkarımlarda kullanılması, antik toplumlar arası soy ilişkilerini yeniden inşa etmeye, Ege’de Neolitikten Tunç çağlara kültürel geçişe damgasını vuran devasa göçlerin miktarını ve zamanını güvenilir bir şekilde tahmin etmeye yardımcı olmakta.   

Avrasya’da Tunç çağlar, ilk büyük şehir merkezlerinin ve sarayların ortaya çıkması gibi sosyal, politik ve ekonomik seviyelerde çok önemli değişikliklerle göze çarpıyor. Bu dönemde gelişen büyüyen ekonomi ve kültürel değiş tokuş, kapitalizm, uzun mesafeli politik anlaşmalar ve dünya ticaret ekonomisi gibi modern ekonomik sistemlerin temellerini attı.

Hint-Avrupa dillerinin yayılımı ve Avrupa medeniyetlerinin yükselişini anlamaktaki önemlerine rağmen, Neolitikten Tunç çağlara geçişin ardındaki halkların genetik kökenleri ve bunların günümüz Yunanistan halkına olan katkıları hala tartışılmakta.

Kafkaslar ve Ermenistan’da gelecekte yapılabilecek çalışmalarla Mezolitik ve Tunç çağ arasındaki bütün genomların araştırılmasını sağlayabilir, Ege’ye doğru olan göçün temellerini açığa çıkarabilir ve var olan arkeolojik ve filolojik kanıtlarla genom verilerini bütünleştirebilir.

Bu çalışma “Cell” dergisinde yayınlanmıştır.

https://www.cnag.crg.eu/news/ancient-dna-reveals-origin-first-bronze-age-civilisations-europe

https://archaeologynewsnetwork.blogspot.com/2021/05/ancient-dna-reveals-origin-of-first.html

EN ÇOK OKUNANLAR

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

SON İÇERİKLER