Lahit, antik Aquincum kentinin bulunduğu Óbuda bölgesinde yapılan kazı çalışmalarında keşfedildi. MÖ 1. yüzyılda Kelt Eravisci kabilesi tarafından kurulan yerleşim, MÖ 12'de Eravisci'yi yenilgiye uğratan Roma tarafından bir Roma askeri kalesine ve ilgili sivil şehre dönüştürüldü. Tuna nehrinin kıyısındaki stratejik konumu, Aquincum'u askeri ve ticari faaliyetlerin merkezi haline getirdi.

©Budapest History Museum

MS 103'te Pannonia Inferior imparatorluk eyaletinin başkenti haline geldi ve 2. yüzyılın sonunda 30.000 nüfuslu, hamamları, su kemeri, iki amfitiyatrosu, tapınakları ve kutsal alanları, geniş endüstrisi (çömlekçilik, metal işçiliği, kumaş boyama, gıda üretimi), valinin sarayı ve zengin sakinler ile şehir yetkilileri için diğer lüks konutlara sahip bir şehir haline geldi.

©Budapest History Museum

Lahitin devasa boyutu ve kalitesi ile içindeki nesneler, ölen kişinin zengin sakinlerden biri olduğunu gösteriyor. Lahit, 3. yüzyılda terk edilmiş ve daha sonra mezarlık olarak yeniden kullanılan evlerin kalıntıları arasında keşfedildi. Bölgede sekiz mezar daha bulundu, ancak hiçbiri lahit kadar özenli, zengin donanımlı veya iyi korunmuş değildi.

©Budapest History Museum

Kapak hala yerinde sabitlenmişti, demir braketler ve erimiş kurşunla lahit üzerine sıkıca tutturulmuştu. Bu, yağmacılar için korkutucu bir manzara olmalıydı, çünkü Budapeşte Tarih Müzesi'nden gelen arkeolog ekibi ve ağır makineler kapağı kaldırıncaya kadar lahit hiç bozulmamıştı.

©Budapest History Museum

Mezarın içindeki ilk kazıda, mühürden sızan 4 santimetre kil kaldırıldı. Arkeologlar bir kemik saç tokası, tunç figürinler, bir parça kehribar, 140 sikke, küçük bir kaseyle birlikte açık yeşil bir cam vazo ve altın iplikli bir kumaş parçası buldular. Kemiklerin boyutu ve eserlerin niteliği, ölen kişinin genç bir kadın olduğunu gösteriyor.

©Budapest History Museum

İskelet kalıntıları ve eserler şimdi Budapeşte Tarih Müzesi'nde analiz edilecek ve korunacak.

©Budapest History Museum

Kaynak: The History Blog