Heykel, aslen bir Roma tahıl silosu olan ve daha sonra çöp çukuru olarak yeniden kullanılan bir yerden çıkarıldı. Antik çağda Ebusus olarak bilinen İbiza, MÖ 146'da Kartaca'nın yenilgisinin ardından Roma dünyasına entegre oldu ve bugünkü İbiza kasabasında bulunan ana limanı ile müreffeh bir liman kenti haline geldi.

Heykelin şaşırtıcı derecede iyi korunmuş olması, İspanya'nın sıcak ikliminde nadiren rastlanan olağanüstü çevresel koşullardan kaynaklanmaktadır. Yüzyıllar boyunca, terk edilmiş çukur yükselen yeraltı suları ile yavaş yavaş dolmuş ve oksijensiz, yani anaerobik bir ortam yaratmıştır. Bu su basmış koşullar, mikroorganizmaların organik maddeleri ayrıştırmasını engellemiş ve ahşabı zaman içinde dondurmuştur.

İbiza'daki kazı alanında çıkarılan Greko-Romen Herakles heykeli. ©MAEF

Arkeoloji uzmanları, bu tür bir korumanın genellikle kuzey Avrupa bataklıklarında görüldüğünü, ancak İbiza'nın sıcağı ve neminde neredeyse hiç görülmediğini belirtti. Romalılar, Yunan kahramanı Herakles'in ikonografisini ve hikayelerini kendi edebiyat ve sanatlarına uyarladılar, ancak Herkül, doğası gereği belirgin bir şekilde Romalı olan birkaç efsane geliştirdi.

Ahşap heykel çukurda tek başına değildi. Kazı ekibi ayrıca eski ayakkabılar, çeşitli aletler ve bitki kalıntıları da buldu. Bunların tümü, korunmak üzere İbiza ve Formentera Arkeoloji Müzesi'ne (MAEF) nakledildi. Uzmanlar, çatlama veya parçalanmayı önlemek için ahşabı dikkatle kontrol edilen bir ortamda tutarak heykeli stabilize etmek için titiz bir sürece başladı. Arkeolog Juan José Mar Casanova, bu sürecin tamamlanmasının aylar alacağını açıkladı.

Heykelin bulunduğu İbiza'daki Roma kazı alanı. ©MAEF

Heykelin estetik değerinin ötesinde, beraberindeki organik malzemeler Roma dönemi İbiza'sındaki günlük yaşam hakkında değerli bilgiler ortaya çıkaracak gibi görünüyor. Casanova, “O döneme ait İbiza'nın bahçecilik faaliyetleri hakkında fikir verecek meyve çekirdekleri de bulduk” dedi. “Herakles heykeli kadar görkemli olmasa da, arkeolojik açıdan çok ilginç.”