Nükleer DNA Analizleri İle İnsanlık Tarihine Işık Tutuluyor

DNA bilimi, uzak kuzenlerimiz Denisovalılar ve Neandertaller ile olan ilişkilerimiz de dâhil olmak üzere evrimsel geçmişimizin önemli yönlerini ortaya çıkardı. Bu çalışma dişler ve kemiklerden alınan çevresel faktörlerden korunmuş DNA’ya dayanıyor. Ancak bu tarz iskelet kalıntıları oldukça nadir ele geçtiğinden insanlık tarihinin büyük bölümünü genetik analizler için ulaşılamaz kılıyor. 

Vernot, mağara tortularından Neandartal nükleer DNA’sını çıkardı. © Tyler B. Tretsven

Bu boşlukları doldurabilmek için Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, neredeyse bütün arkeolojik alanlarda yoğun olarak bulunan tortu tabakalardaki insan nükleer DNA’sını zenginleştirmek ve analiz edebilmek için yeni yöntemler geliştirdi. Şimdiye kadar arkeolojik tortulardan sadece mitokondri DNA’sı ele geçmiş ama bu veri nüfus ilişkilerini incelemek için sınırlı değere sahip olmuştur. Tortulardan nükleer DNA analizlerinin yapılabilmesi insanlığın geçmişini araştırmak için yeni olasılıklar sağlamakta.

Tortu tabakaları farklı memelilerden genetik materyaller barındırabilir

Tortulardan eski insan DNA’sı çıkarırken, bilim insanları ayı ve sırtlan türü diğer memelilerin DNA materyallerinden kaçınmak için çok dikkatli olmak zorundalar. Çalışmadaki araştırmacılardan Benjamin Vernot’a göre insan genomunda bir ayının DNA’sına benzer birçok yer bulunmakta. Araştırmacılar özellikle genomda insan DNA’sını izole edebileceklerinden emin oldukları bölgeleri hedef almış, aynı zamanda insana ait olmayan DNA’yı ayırmadaki başarılarını ölçmek için yöntemler geliştirmişler. Bilinmeyen bir sırtlan türüne bakmadıklarına emin olmaya çalışıyorlar.

Bilim insanları bu tekniklerini üç mağaradan ele geçen 150’den fazla tortul örneği üzerinde uyguladılar. Bunların iki tanesinde; Güney Sibirya’nın Altay Dağlarındaki Chagyrskaya ve Denisova Mağaraları’nda ele geçen kemiklerden alınan DNA daha önceki çalışmalarca analiz edilmiş. Yani araştırmacılar tortullardan ele geçen DNA analizleri ile önceki verileri karşılaştırabilmişler. Araştırmadaki başyazarlardan Matthias Meyer ellerindeki tekniğin yeni olduğunu ve bu tekniği öncelikli olarak nasıl sonuçlarla karşılaşabileceklerini bildikleri yerlerde denemek istediklerini belirtiyor.

Üçüncü alan Galeria de las Estatuas’daki kazı çalışmaları, Madrid Complutense Üniversitesi’nden Juan Luis Arsuaga başkanlığında yapılıyor. Kazı sonucu 70 ila 150 bin yıl öncesi aralığına tarihlenen taş aletler ele geçirdiler. Ancak sadece bir tane Neandertal ayak parmağı kemiği ele geçmiş ve bu örnek her hangi bir DNA analizi için oldukça yetersiz kalmış. Bu nedenle Estatuas’ta yaşamış Neandertallerin genetikleri üzerine çalışmak mümkün olmamış. Ancak tortullardan elde edilen DNA örnekleri burada bir değil iki farklı Neandertal nüfusun yaşadığını ortaya çıkarmış. Orijinal popülasyonun yerini 100 bin yıl sonra farklı bir grup almış.

İnsanlığın tarihine yeni bakış açıları   

Daha önceden, ele geçen kemikler üzerinde DNA analizi yapılan arkeolojik alanlarda bile tortullardan alınan örneklerle tekrar çalışma yapılarak yeni bakış açıları elde edilebilmekte. Chagyrskaya Mağarasında, daha önce yapılan çalışmalarda Neandertal yerleşimcilerin sadece tek bir popülasyona ait olduğu ve kısa bir süre burada yaşadıkları sonucuna ulaşılmış. Ancak yapılan bu araştırmada sadece tek bir kemik örneğinden tek bir genom elde edilerek analiz yapılmış, sonuçların bu mağara ve çevresinde yaşamış toplumun tamamını temsil edip etmediğini bilmek mümkün olmamıştı. Tortulardan alınan DNA örnekleri bu hipotezi doğruluyor. Stratigrafi boyunca alınan tortu örnekleri farklı bireylerden gelmelerine rağmen önceki çalışma sırasında kemik örneğinden alınan DNA ile benzerlik gösteriyor.

Araştırmacılara göre, tortu tabakalardan nükleer DNA analizi yapmak, eski insanların evrimsel tarihlerini açığa çıkarabilmek için geniş seçenekler sunuyor. Artık birçok farklı yerdeki farklı insan topluluklarının DNA’sı üzerine çalışmalar yapabilecekler.  

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/04/210415142645.htm

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER