Bir Eski Anadolu Kenti : Eskiyapar
Çorum'un Alaca ilçesi sınırları içinde kalan Eskiyapar bir Hitit kent kimliğiyle ön plana çıkar. Eskiyapar Höyük’te 1968’den itibaren üç ayrı dönemde sürdürülen arkeolojik kazılar, höyükteki iskanın günümüze kadar kesintisiz devam ettiğini göstermiştir. Orta Anadolu’da idari, ekonomik ve dini alt yapısıyla kent kavramının Hitit Çağında kurumsal olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bir Hitit kenti yaşanan doğanın adeta bir parçasıdır ve doğayı aşan aşırı bir monümentallik sergilemez. Kökü Hatti’ye dayanan bu olguyu Hattuşa kentinde en iyi şekilde görebiliriz. Bu bağlamda Hatti ve Hitit kent kavramının şekillenmesinde fiziki ve iklimsel yapı önem taşır.
- Yazar : İbrahim Tunç Sipahi
- Tarih : 2021-01-16 19:51:44
Eskiyapar’ın da içinde bulunduğu bölgenin coğrafyası bölgedeki Hitit kentlerinin oluşum ve gelişim süreçlerini etkilemiştir. Bu kentlerin arasında Eskiyapar’ın kendine has ayrı bir yere sahip olduğunu özellikle vurgulamamız gerekir. Bir eski Anadolu kenti olan Eskiyapar’ın Eski Tunç Çağında Anadolu içinde olduğu kadar Anadolu dışındaki bölgelerle de kültürel ilişkilerinin olduğu buluntularıyla anlaşılmıştır. Eskiyapar, konumu itibariyle kentler arasındaki belli başlı güzergahlara ve çevresindeki zengin tarımsal alanlara hakim bir noktadadır. Bu alanların ve elde edilenürünlerin kontrolü kent yöneticisi tarafından sağlanmış olmalıdır. Bu bağlamda Eskiyapar, başkent Hattuşa’nın büyük siloları için gerekli olan tarımsal ürünlerin tedarik kentlerinden biridir.
Asur Ticaret Kolonileri seviyesinde çalışma
Eskiyapar’da Eski Tunç Çağının üç seviyeli bir yerleşim dokusunun varlığı üçüncü dönem kazılarımız sırasında Höyüğün kuzey kesiminde kendisini göstermiştir. Buradaki yerleşim zincirini tanımlamak için kazılan C alanında boğa ve keçi iskeletlerinin, bir dini ritüele uygun olarak gömüldüğü belirlenmişti. Kazı sırasında oluşturulan C kesitinde Eski Tunç Çağından itibaren Orta Hitit seviyesine kadar kesintisiz bir kültürel tabakalaşım izlenir. Höyüğün doğusunda ve kuzeyinde geniş bir Eski Tunç yerleşim alanı mevcuttur. Bu dönemde artan refah seviyesiyle Orta Anadolu kentleri yerel krallık merkezleri haline gelmiştir. Eskiyapar’da da diğer Hatti kentleri gibi MÖ 2500’lerden itibaren kentleşmenin başladığını ve kentin bölgesel bir yönetim merkezi olduğunu vurgulayabiliriz. Eski Tunç Çağında gelişen Anadolu kentleri daha sonra MÖ 2. binyılın başında zengin ticaret kentlerine dönüşmüştür. Assur Ticaret Kolonileri Çağının en gelişkin ve dikkat çeken kenti Kültepe – Kaniş’in sarayında siyasi ve idari bir yapının şekillendiğini, bir yönetim hiyerarşisinin oluştuğunu görüyoruz. Ayrıca bu dönemde Anadolu kentleri arasında geniş bir ulaşım ağı mevcuttur. Yerel beyler kentlerinde ve çevresindeki daha küçük yerleşimlerin ekonomik ve idari denetimini de sağlamaktadır. Bu durum sonraki Hitit devlet sisteminin idari ve ekonomik alt yapısını teşkil etmiştir. Eskiyapar’da da Assur Ticaret Kolonileri Çağı yerleşiminin güçlü bir yangın ile sona erdiği üçüncü dönem kazılarımız sırasında tespit edilmiştir.
Bu yangın molozunun hemen üstüne yerleşen ilk Hitit kentinin yapıları geniş bir alana yayılmıştır. Yapıların höyüğün kuzey ve kuzeydoğu kesimlerine doğru genişlemiş olduğu erken evrede kentin birbirinin üstüne üç safha halinde kurulduğu kazılarla belirlenmiştir. Eski Hitit’in I. safhasında dini nitelikte bir yapı kompleksi [E yapısı], Eski Hitit II’de depo odaları ve bir taş örme kült kuyusu ile büyük bir yapının bir kısmı [B1 yapısı], Eski Hitit III’te ise kuzeye doğru genişleyen ancak tahrip olmuş bir büyük yapı ortaya çıkarılmıştır [B2 yapısı]. B1 yapısına bağlı taş örme kült kuyusu yeraltı kültüyle ilişkilidir. Tel Mozan ve Ebla gibi Suriye kentlerinden varlığını bildiğimiz bu tür kuyular, kutsal bir alanla veya bir yapı ile ilişkili olarak yapılmışlardır. Eski Hitit I’e ait olan E yapısı, ilk kazı döneminde belirlenmiş olup höyüğün kuzeydoğu kesimindeki düzlükte yer almaktadır. Eski Hitit I yapıları höyüğün kuzey kesiminde 5-6 metre artı kot ile devam eder. Höyüğün orta kesiminde ise Eski Hitit I mimarisi devamlılığını korur.
Eskiyapar Höyük kazı alanı
Aynı şekilde Eski Hitit II ve III evrelerinin de höyükteki yayılımı devam etmektedir. Eski Hitit’in erken evrelerine ait taş döşeli bir yolun E yapı kompleksinin doğusundan kuzeydeki düzlüğe doğru uzandığı yapılan sondajlarla belirlenmiştir. Tespitler Eski Hitit erken yerleşimlerinin kuzeydeki düzlük alanda devam ettiğine işaret eder. Böylece Höyükteki Hitit yerleşiminin kuzeyde bugünkü tarla seviyelerinin altına doğru en az bir iki dönümlük bir yayılıma sahip olduğunu söyleyebiliriz. Eski Hitit Döneminin son yerleşim evresinin hemen üstüne Orta Hitit yapıları inşa edilmiştir [A ve C yapıları]. Bazılarında aynı temeller kullanılarak duvarlar yerleştirilmiş, mimaride yön birliği korunmuştur. Eskiyapar’daki evlerin çağlar boyunca coğrafi koşullara bağlı olarak kuzey güney yönünde inşa edilmesi geleneği günümüz köy evlerinde de devam etmiştir. Çevresel ve iklimsel koşulların şekillendirdiği inşaat ve yerleşim düzeni her dönemde Eskiyapar’ın kentsel belleğinde yer almıştır.
Eskiyapar’da Orta Hitit ile birlikte yapıların büyüdüğü ve inşa edilirken iri taşların kullanıldığı görülmektedir. Özellikle Eskiyapar C yapısında bu özelliği görebiliriz. Eskiyapar C yapısı Boğazköy Sarıkale’de GAL MEŠEDI yapısı ile çağdaştır. A yapısının güneyindeki bir depo odasında Boğazköy, Maşathöyük ve Ortaköy gibi kentlerden bildiğimiz büyük boy bir erzak küpü tespit edilmiştir. Bu dönemde Hitit dünyasındaki mimari değişim Eskiyapar’ın Orta Hitit yapılarına da yansımıştır. Hitit dünyasında Orta Hitit safhasını, Eski Hitit ile Hitit İmparatorluk Dönemi arasında sosyal ve kültürel bir köprü olarak görebiliriz. Hurri kültürel etkilerinin Hitit dünyasına yoğun olarak girdiği bu süreçte Eskiyapar Orta Hitit yerleşimi, dini/idari yapılarıyla kayda değer bir Hitit kentidir ve çevresindeki Boğazköy, Alacahöyük, Ortaköy ve Maşathöyük’ün Orta Hitit tabakaları ile çağdaştır. Orta Hitit Dönemi Eskiyapar’da iki yerleşim safhasında yaşanmıştır. Telepinu sonrasında içe kapanan Hitit dünyası daha da ruhanileşmiş, dini mimari daha da önem kazanmıştır. Hitit’in ünlü 1000 Tanrı kavramı da bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Eskiyapar Eski Hitit vazosu
Orta Hitit A yapısının geç safhasında 2011 yılında bulunan bir tablet, Eskiyapar’ın Hitit Çağındaki kent ismi önerilerine büyük destek sağlamıştır. Hitit metinlerinden birçok Hitit kent ismini biliyoruz. Ancak bunların büyük kısmının lokalizasyonu şimdilik belli değildir. Yazılı belgelerde özellikle Hitit kral ve kraliçelerinin önderliğinde sürdürülen kült gezilerinde birçok kent ziyaret edilmektedir. Bölgelerin coğrafyasına ve kentlerin yerleşim düzenine göre kutsal rotalar takip edilmekte belli başlı kentlerde kutlanan bayramlar kapsamında dini ritüeller uygulanmaktadır. Eskiyapar’ın Hitit metinlerinde adı geçen kentlerden hangisi olabileceği hususunda birçok görüş öne sürülmüştür. Filolojik çalışmalarda bu konu üzerinde birçok değerlendirme ve tartışma gerçek leşmiştir. Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, doktora tezinde [2011] Eskiyapar için metinlerde geçen Tahurpa kent adını önermiştir. Hitit kült gezilerinde Hattuşa’dan kuzeye doğru hareket edildiğinde iki büyük kent: Tahurpa ardından Arinna ile karşılaşılır. Her iki kentte kült törenleri gerçekleştirilir. Sonra Arinna ve Tahurpa sıralaması ile Hattuşa’ya dönülür. Eskiyapar çevresinde sürdürdüğümüz yüzey araştırmalarında Boğazköy-Eskiyapar ve Eskiyapar-Alacahöyük arasındaki güzergahlarda büyük ölçekte bir başka Hitit yerleşimi ile karşılaşılmamıştır. Dolayısıyla günümüzde de Boğazköy’den kuzeye doğru gidildiğinde karşılaşılan iki büyük kent Eskiyapar ve Alacahöyük’ür. Ayrıca filologlarca Koloni döneminin önemli kenti Tahruva da Hitit Tahurpa kenti ile eşleştirilmektedir. Dahası Tahruva kent adının Hattice karşılığının da olması önemlidir. Zira Eski Tunç Çağından itibaren bir kentleşme geleneğinin devamlılığına işaret eder.
Eskiyapar Orta Hitit A yapısı dini ritüel testisi
Tabletin Orta Hitit yazım özellikleri taşıması, bulunduğu yapıyı ve tabakanın da ait olduğu dönemi desteklemektedir. Metinlerde geçen Hitit kült kenti Tahurpa’nın da bir Tanrıçası’nın olduğu belirtilmektedir. Eskiyapar kazılarında gerek Eski Hitit gerekse Orta Hitit yapılarında kült eşyası yoğun bir şekilde bulunmaktadır. Aynı şekilde Eski Hitit E yapısında gerçekleştirilen ilk dönem kazılarında kabartmalı vazolara ait çok sayıda parçanın yanı sıra bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen Hitit kült kapları gün ışığına çıkarılmıştır. Son kazılarla birlikte Hitit kabartmalı vazo parçalarının sayısı giderek artmıştır. Eskiyapar’da en az 10 kabartmalı vazonun varlığı Eski Hitit tabakalarında bulunan parçalardan anlaşılmıştır.
Burada ilk dönem kazıları başlamadan önce bulunan bir Eski Hitit vazosu, Hüseyindede ve İnandık’tan bilinen kabartmalı vazo kavramının Eski Hitit’teki en erken örneğidir. Söz konusu dört boğa başı aplikeli Eskiyapar vazosu, Assur Ticaret Kolonileri Çağı vazolarının anlayış olarak devamı niteliğindedir. Eskiyapar vazosunu, E olarak tanımladığımız alanda, bir köy sakini evinin yakınlarında toprak kazarken bulmuş ve vazoyu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne teslim etmesi üzerine Höyük’te kapsamlı ilk arkeolojik kazı müze tarafından başlatılmıştır. Eskiyapar’da kabartmalı vazo yoğunluğu ve diğer kült kapları, bir Hitit kentinin kült ağırlıklı alt yapısı ile bağlantılıdır. Bulunan çok sayıdaki vazo parçası, Eskiyapar’ın bir kabartmalı vazo üretim merkezi olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu vesileyle Başkent Hattuşa dışında Hüseyindede ve Eskiyapar’ın başlıca üretim merkezleri olduğunu söyleyebilmek mümkün olmuştur.
Eskiyapar sazcısı
Eskiyapar’ın dini bir kent olduğuna işaret eden Eski Hitit Dönemi dini seramiklerinden birinin bizler için ayrı bir önemi mevcuttur: E yapısında bulunmuş, günlük kullanıma ait olmadığı anlaşılan bir fincanın içinde göğüslerini kavrayarak bereketini sunan disk başlıklı bir Tanrıça figürü yer almaktadır. Fincan içindeki Tanrıça ve hemen sağında kalan sunağın üstündeki siyah renkli yarım disk şeklindeki küçük ekmek, yine fincan zeminindeki bütün disk biçimindeki bir başka ekmek ve sunağın yanındaki testinin birlikte oluşturduğu kompozisyon tümüyle Tanrıça’ya ait bir kült törenini anlatır. Dr. Hatice Baltacı’ya göre Hitit metinlerinde geçen “Tanrı’yı içme” eylemi canlandırılmış olmalıdır. Baltacı, ayrıca metinlerde geçen tam veya bölünerek tanrılara sunulan yassı/disk biçimindeki [pide] ekmeklerin temsil edildiğini vurgulamış, mevcut filolojik verilerin ışığında; içinde siyah ekmeğin hem sunağa hem de yere konulduğu fincanın bu eylemi sergileyen tek arkeolojik belge olduğunu belirtmiştir.
Eskiyapar Eski Hitit Tanrıçalı fincan
Fincandaki Tanrıça’nın disk başlığından hareketle, Hitit metinlerine göre Tahurpa kentinde gerçekleştirilen bir kült töreni incelenebilir: Tahurpa kentine kült gezisi sırasında Hattuşa’dan gelen Hitit kraliçesi tarafından Arinna’nın Güneş Tanrıçası için yapılan törende Arinna’nın 8 Tanrıçasına adaklar sunulmaktadır. Olasılıkla Arinna’daki 8 tanrıça, ölmüş ve Tanrıça olmuş Hitit kraliçeleridir. Eskiyapar fincanındaki kutsal kadının disk başlığı güneşi sembolize eder. Hitit Tanrıçaları ve kraliçeleri bu tür güneş diski biçimli başlıklar giyerler. Hitit tasvir sanatındaki bir çok eserde bu özelliği görmek mümkündür. Ancak Eskiyapar’ın fincan içindeki Tanrıça’nın güneş disk başlığında 8 adet küçük disk daha yer almaktadır.
Prof. Dr. Kutlu Emre’nin vurguladığı gibi Koloni döneminden gelen güneş/disk başlık anlayışında bu farklı özellik sadece Eskiyapar eserinde görülmektedir ve unik bir durumdur. Hitit tasvir sanatında sergilenen tüm ayrıntıların mutlaka bir anlamı vardır. Gerek konusal gerekse manevi devinim tek bir kompozisyonda veya tek bir sahnede anlatılabilmektedir. Bu gözle baktığımızda bahsi geçen Hitit dini töreninde 8 Tanrıça’ya Arinna’nın Güneş Tanrıçası nezdinde yapılan kült uygulamasını dikkate alırsak: Fincandaki Tanrıça’nın disk başlığındaki 8 küçük disk anlam kazanmaktadır. Bu küçük diskler de 8 tanrıçayı temsil etmiş olmalıdır.
Böylece Eskiyapar’ın Tanrıçalı fincanının Arinna’nın Ana Tanrıçası kültü ile ilişkili olduğunu, fincandaki tasvirin Arinna’nın Ana Tanrıçası olduğunu söyleyebiliriz. Bu eser de bizi Tahurpa Hitit kentinin Eskiyapar olabileceği görüşüne bir adım daha yaklaştırmaktadır. Her ne kadar ilgili metinde, konu aldığımız törenin Tahurpa’da yapıldığı anlatılıyorsa da bu tören Arinna kentinde de gerçekleşmiş olabilir. Bu durumda böylesine özel bir dini kabın her iki merkezde de bulunması beklenir. Eskiyapar’da kazılar öncesinde 1945 yılında vatandaşlar tarafından bulunan benzer bir başka Tanrıçalı fincan daha mevcuttur. İlk kez “AJA 51 [1947]’de yayınlanan bu eser kırık ve eksik olmakla beraber fincanın içindeki göğüslerini tutan Tanrıça figürü belirgindir. Yayınında “Tanrıyı içme” ile ilişkili olduğu ve sağ elle kullanıldığında Tanrıça ile yüz yüze olunacağı” düşüncesi bu kap vesilesi ile ilk kez belirtilmiştir. Söz konusu bu diğer Tanrıçalı fincan bu tür kült kaplarının Eskiyapar’a [Tahurpa’ya ?] özgü olduğunu göstermiş olup bölgedeki başka bir Hitit merkezinde benzerleri ortaya çıkmamıştır. Eskiyapar’da devam eden arkeolojik kazılardan gelecek olan yeni filolojik ve arkeolojik veriler Tahurpa Hitit kenti ile Eskiyapar’ın net olarak eşleşmesini sağlayacaktır. Bu gelişme Arinna kenti ile Alacahöyük eşleşmesini de kesinleştirecektir. En azından şimdilik Eskiyapar Hitit yerleşiminin Tahurpa ayarında dini alt yapısı güçlü bir kent olduğunu söyleyebilmemiz mümkün olmuştur.
2010 itibariyle yeniden başlattığımız kazıların sonuçlarından Eskiyapar’ın kuzey ve doğu kesimlerinde dini ve idari yapıların yer aldığı anlaşılmıştır. Prof. Dr. Tahsin Özgüç, ilk dönem kazı sonuçlarının özellikle E yapı kompleksinin mimarisi ve buluntularının vesilesiyle aynı görüşü daha önce vurgulamıştır. Kazısını sürdürdüğümüz, Eskiyapar Orta Hitit A yapısının da dini niteliği çok belirgindir. A yapısının erken safhasında sürdürülen kazılar sırasında kabartmalı kap parçalarının yanında kısmen tabana gömülü durumdaki bir banyo küpünün içinde kurban edilen büyük baş bir hayvanın kemikleri bulunmuştur. Bunun yanında yine kurban edilmiş küçükbaş bir hayvanın kafatası yer alır. Yapının bu odasında bir kurban ritüelinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum A yapısının dini niteliğini pekiştirmiştir. Ayrıca Orta Hitit A yapısında bir kabartmalı vazoya ait parçaların ele geçmesi, kabartmalı vazoların Eskiyapar’da Orta Hitit döneminin ilk yarısında devam ettiğini göstermiştir. Bu parçalarla birlikte aynı ortamda ve seviyede bir Hurri/Mitanni silindir mührünün de bulunması önemlidir (MÖ 15. yüzyıl).
Eskiyapar Höyük genel görünüm
A yapısı da Höyüğün kuzey kesiminde yer alır. Höyüğün kuzey ve doğu kesiminde Hitit Çağında idari ve dini yapıların yer aldığı kesinleşmiştir. Bu durumda kentin girişi neredeydi, sorusu akla gelmektedir. Bölgedeki diğer merkezler Boğazköy ve Alacahöyük’te de olduğu gibi Hitit dönemlerinde kentin girişi höyüğün güneyinde olmalıdır. Orta Hitit’te dönemin sonuna doğru Hitit çekirdek bölgesi kentlerine kuzeyden gelen Kaşka gruplarının saldırıları artmıştır. Kaşka’ların yol açtığı kent yıkımından Maşathöyük de nasibini almış, saldırılar başkent Hattuşa’ya kadar ulaşmıştır. Eskiyapar’ın iki Orta Hitit seviyesinde de bu saldırılara ait olabilecek yangın ve yıkım izleri mevcuttur.
Eskiyapar’da da Orta Hitit tabakasının MÖ 1350 civarında sona erdiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde Tokat Maşathöyük’te de Orta Hitit kenti yıkıma uğramış ardından İmparatorluğun ilk kralı I. Şuppiluliuma ile yerleşim tekrar canlanmıştır. Hitit İmparatorluk döneminde Eskiyapar’da kayda değer bir kentin varlığından kuşkumuz yoktur. İlk dönem kazılarında doğu kesimde bir İmparatorluk surunun izlerinden bahsedilmiştir. Ancak höyükteki geç dönem yapılaşma yoğunluğu höyüğün kuzey ve doğusundaki Hitit İmparatorluk yapılarının günümüze kadar ulaşmasını engellemiştir. İmparatorluk döneminin höyüğün batı ve güney kesimlerindeki mevcudiyetine ilişkin verilerimiz mevcuttur. Eskiyapar’daki yeniden yapılanmanın da adı geçen güçlü Hitit kralı I. Şupiluliuma zamanında olduğunu düşünüyoruz. Olasılıkla Eskiyapar İmparatorluk kenti, höyüğün güneyine doğru olan kesimde en uygun ortama kurulmuştur.
Yoğun mimari tabakalaşım sergileyen höyüklerde kurulacak yapılar için statik zemin problemleri yaşanmaktadır. Eskiyapar Höyük’te de çeşitli dönemlerde yeni inşaat yapılacağı zaman zeminde biriken birçok mimari seviyenin taş temel kalıntıları ve molozların yoğunluğu nedeniyle bunların üstüne kurulacak geniş yapıların temelleri açısından sorunlar ortaya çıkmış olmalıdır. Höyük üzerinde yer alan modern Eskiyapar köyü de aynı sorunları yaşamıştır: Alt yapı yetersizliği ve sağlıklı yapılanmanın gerçekleştirilememesi (ve tabiiki alttaki arkeolojik kalıntıların alt yapı sistemleri için kazılamaması) nedenleriyle 1970’ler sonu ve 1980’li yılların başında bugünkü yerine taşınmıştır.
Hitit İmparatorluk döneminin ardından kesintisiz olarak Eskiyapar, bir Demir Çağı kenti olarak yaşamını sürdürmüştür. Prof. Dr. İnci Bayburtluoğlu tarafından yayınlanan “Eskiyapar Demir Çağı seramiği” dönemin kültürel zenginliğini sergilemektedir. Bu dönemde Eskiyapar’ın bölgenin dini merkezlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Eskiyapar’da Erken Demir Çağına tarihlenen bir seviyede 2013 yılında bulunan kadın göğsü ve boğa başı kabartmalı bir vazo parçası bulunmuştur. Bu dönemde devam eden Ana Tanrıça - Boğa ilişkisini ortaya koyan bir eserdir. Bu tasvirin benzerleri Amasya Oluz Höyük, Maşat Höyük, Alişar, Suluca Karahöyük ve Topaklı’da bulunmuştur. Hitit Çağındaki güçlü Ana Tanrıça kültü Eskiyapar’ın Demir Çağında da devam etmiştir. Dolayısıyla Eskiyapar’ın Demir Çağının ilk safhasından itibaren Ana Tanrıça / Kubaba kültünün bir merkez kenti olduğunu da göstermektedir.
Eskiyapar Demir Çağı göğüs ve boğa kabartmalı vazo
Eskiyapar’ın yerleşim devamlılığını Helenistik Roma çağlarında da görüyoruz. Roma Çağına ait olan iki mil taşı 20. yüz yılın başlarında höyük üzerindeki köyde ilk gezginler tarafından tespit edilmiş, birinin Gordian I’e ait olduğu kaydedilmiştir. Mil taşındaki yazıtta Antik Karkissa kent adı okunmuştur. Bugün bu mil taşlarından biri Çorum Müzesinde diğeri kazı evinin bahçesindedir. Yine aynı tarihlerde köyde bir kiliseye ait mimari parçaların varlığı kaydedilmiştir. Son yıllarda üzerinde haç kabartmaları olan mimari parçalar çevredeki tarlalarda bulunmaktadır. Üçüncü dönem kazılarımızda höyüğün en üst seviyesinde Bizans döneminde yapılmış, Osmanlı Döneminde tamir edilerek kullanılmış bir yapı kalıntısının çevresi temizlenerek yapı belirgin hale getirilmiştir. Bu yapı veya müştemilat günümüz köy evleri ile bütünleştirilerek de kullanılmıştır. Bizans Çağı ile höyükteki yerleşimin zayıfladığı, idari ve dini yapıların höyükte kaldığı yerleşimin höyüğün kuzeyindeki düzlüklere doğru yayıldığı anlaşılmaktadır.
Eskiyaparın çevresindeki diğer yerleşimlere göre konumu
Bölgeye gelen Türk boylarının yerleşme sürecinde höyük üzerinde Eskiyapar köyü kurulmuştur. Günümüzde de höyüğün batı sınırında Garipçe Türbesi yer alır. Daha önce höyük üzerinde olduğu ve sonra buraya taşındığı söylenmektedir. Türbe, Türkiye’nin her yerinden gelen insanlar tarafından bereket ve şifa için ziyaret edilmektedir. Eskiyapar’ın her dönemdeki kutsallığı günümüzde de bir şekilde devam etmektedir.
Eskiyapar Höyük’ün her dönemde yerleşim için tercih edilmesinin ve kutsal bir yerleşim niteliği taşımasının en büyük nedeni höyüğün bulunduğu coğrafi konumdur. Höyük, doğu batı yönünde uzanan bereketli tarım topraklarına sahip Hüseyinabad Ovası’nın yollara hakim bir noktasında Boğazköy, Alacahöyük, Ortaköy ve Maşathöyük’e doğru uzanan güzergahların kavşak noktasındadır. Bu konumuyla ekonomik ve kültürel ilişkiler için en uygun yerdedir. Günümüzde de Eskiyapar ve çevresinde geniş ölçekli tarımsal uygulamalar sürdürülmekte olup köyün ekonomik alt yapısı tarıma dayanmaktadır. Aynı durumun geçmişte de var olduğu anlaşılmaktadır. Eskiyapar’ın zengin tarımsal aktiviteleri ve ürün zenginliği güneyindeki başkent Hattuşa’yı besleyen bir tarımsal ürün merkezi olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla göğün ve yerin bereketi, mevsimsel döngüler bölge insanı için her zaman önem taşımıştır. Bu nedenle bereket kültü ile ilişkili Ana Tanrıça kavramı metinlerde geçen Tahurpa’da olduğu gibi Eskiyapar‘ın da yer aldığı bölge kentlerinde her zaman ön plana çıkmıştır.
Eski Tunç Çağından itibaren coğrafi ve bölgesel konumunun oluşturduğu dini, sosyal ve kültürel alt yapısı ile kentsel bir bellek geliştiren Eskiyapar, her dönemde aynı iklim ve coğrafyanın katkısı ile yaşamını nerdeyse günümüze kadar devam ettirmiştir. Bu belleğin kapsamında, aynı iklim ve fiziki yapıyla mücadele, tarımsal döngünün ortak paylaşımlarının geniş bir zamansal süreç içinde oluşturduğu sosyo-kültürel yapı ile zengin çevresel ilişki ağının maddi ve manevi kazanımları yer almıştır.
Aktüel Arkeoloji Dergisi 78. Sayı - Kentlerin Doğuşu
EN ÇOK OKUNANLAR
Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu
11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.
- Altın
- Bilezik
- Takı
- Roma Dönemi
- İngiltere
- Gold
- Bracelet
- Jewellery
- Roman
- England
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology
Tarlada Tesadüfen Bulunan Eşsiz Roma Miğferi Yeniden Sergileniyor
Amatör arkeologlar tarafından 20 yıldan uzun bir süre önce bir arazide keşfedilen eşsiz bir Roma süvari miğferi bir müzede sergileniyor.
- Roma Miğferi
- Miğfer
- Müze
- Museum
- Savaş
- Zırh
- Süvari
- Roma Dönemi
- Demir
- Demir Çağ
- Roman Helmet
- Helmet
- War
- Armour
- Armour
- Cavalry
- Roman
- Iron
- Iron Age
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World A
SON İÇERİKLER
Türk Kökenli Avarların Avrupa’daki Antik DNA’ları İnceleniyor
- Türk
- Türkler
- Avar
- Avarlar
- Avrupa
- Macarlar
- Macaristan
- Karpat Havzası
- DNA
- Aile
- Akraba
- Akrabalık
- Soy
- Soyağacı
- Antropoloji
- Arta Asya
- Mezar
- Kemik
- İskelet
- Savaşçı
- Bozkır
- Göçebe
- Turk
- Turks
- Avar
- Avars
- Europe
- Hungarians
- Hungary
- Carpathian Basin
- DNA
- Family
- Relatives
- Kinship
- Lineage
- Genealogy
- Anthropology
- Arta Asia
- Grave
- Bone
- Skeleton
- Warrior
- Steppe
- Nomad
- Arkeoloji
İmparator Augustus’un Kayıp Villası Bulundu
- İmparator
- Augustus
- Caesar
- Roma
- Roma İmparatoru
- Kayıp
- Villa
- Somma Vesuviana
- Vezüv
- Yanardağ
- İtalya
- Roma İmparatorluğu
- Emperor
- Rome
- Roman Emperor
- Lost
- Villa
- Somma Vesuviana
- Vesuvius
- Volcano
- Italy
- Roman Empire
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Gün
Hırvatistan'da 2500 Yıllık Greko-İllirya Miğferi Bulundu
- Miğfer
- Tunç
- Savaş
- Zırh
- Adak
- Sunu
- Yunanlar
- Etrüksler
- İskitler
- İliryalılar
- Hırvatistan
- Peloponnessos
- Helmet
- Bronze
- War
- Armour
- Votive
- Offering
- Greeks
- Etruscans
- Scythians
- Illyrians
- Croatia
- Peloponnesus
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- A