Çağlar Boyunca Boncuk

Her kültürde var olan, bölgeden bölgeye, toplumdan topluma değişen zevk ve teknoloji ile çeşitlilik gösteren boncuklar, kimi zaman dinsel bir anlam taşırken, kimi zaman süslenme amacıyla kullanılmış, kimi zaman da zenginliği, gücü ve dolayısıyla da sosyal statüyü ve belli bir sosyal gruba aidiyeti göstermiştir.

MÖ 6-5. yüzyılları arası değişik boyutlarda 20 adet cam ve camgöbeği renk fayans’tan yapılmış Boncuk Dizisi. - MÖ 4- 3. yüzyılda İnsan yüzü tasvirli yapılmış boncuk Sultanahmet, İstanbul Adliye Sarayı Temel Kazısı 1950–1952 yıllarında bulunmuş.

Kısaca, boncuk, insan odaklı bir nesne olup, maddi değerinden çok manevi değeri yüksek olan bir objedir. İnsanların boncukları nasıl ve neden kullandığı yakından incelendiğinde, boncukların bize, bizi neyin insan yaptığını anlatabildiğini görüyoruz. Bugün de hala kimilerimizin büyülü bir güce sahip olduğuna inandığı boncuğun zamanımızdan binlerce yıl önce, yine benzer amaçlarla yaygın olarak kullanıldığına arkeolojik veriler ışığında ulaşılabilmektedir.

Çok çeşitli maddeden yapılan, ipe dizilecek biçimde ortası delik ve insanın var olduğu her yerde bulunan boncuğun geçmişi, arkeolojik bulgulara göre, zamanımızdan yaklaşık 45.000 yıl önceye dayanmaktadır. Yani, insanın kültürel açıdan modern davranışlar sergilediği, sanatsal ve teknolojik yaratıcılığını geliştirdiği ve belirli işaretlerle iletişim kurma yeteneği gösterdiği Eski Taş Çağı’nın sonuna doğru ortaya çıkmıştır. Boncuklar bulunduğunu bildiğimiz 45.000 yıl öncesinde de giysileri süslemek, kişiye güzellik ve güç katmak ve onları kem göze ya da kötülüklere karşı korunmak amacıyla kullanılmıştır. O yıllarda aynı anda Asya, Afrika ve Avrupa’da büyük miktarlarda görülmektedir. Bu zamanın öncesinde ise boncuğun muhtemelen doğada bulunan organik malzemelerden yapılmış olduğu ileri sürülmektedir. Bunlar, asmak ya da ipe dizmek için doğal delikli ya da profilli tohum ve kabuklarla, çiçekler ve zarlı kabuksuz meyveler olmalı. Ancak zamanımıza ulaşan en erken boncuk yapım geleneğini gösteren boncuklar, bugüne kadar dayanmayı başarabilen dayanıklı organik malzemelerden yapılmış olanlardır. Bunlar da mağara yerleşimlerinde görüldüğü gibi çoğunlukla küçük deniz kabukları ve hayvan dişleridir. Bunlar, uçlarına delikler açılarak çeşitli türden iplere asılarak kullanılmakta ve avda başarı getiren muskalar olarak değerlendirilmekteydi. Bunların en çarpıcı olanları; ayı, bizon, aslan, ren geyiği, ceylan, kurt, sırtlan, kunduz ve dağ sıçanı dişleri ve tatlı su ve deniz kabukları ile memeli hayvan ve kuş kemikleri, balık omurları, boynuz gibi malzemelerdi. Bunlar arasında Akdeniz’den gelen ve dilimlere ayrılan dentalium ile günümüzde de hala sevilerek kolye yapımında kullanılan şeytan külahı ve salyangoz kabukları çok sevilen boncuk malzemeleriydi. Bazı Paleolitik dönem sanatçıları günümüzde olduğu gibi bu hammaddeleri perdahlayarak, renklerini değiştirerek ya da üzerlerine geometrik tasarımlar ya da hayvan motifleri kazıyarak, simgesellik kadar güzelliklerini de ortaya çıkararak kullanmışlardır. Bu ziynetlerin önemli bir kısmının verimlilik/doğurganlıkla ilgili muskalar olduğu da düşünülmektedir.

1. yüzyıl’da yapılmış altından bir çift küpe. Umurca Höyüğü Kazısında 1937 yılında bulunmuş. Kalınca bir altın telle hazırlanmış damla biçimli küpenin üzeri küreciklerle bezeli ve gövde üzerinde birinde 3 diğerinde ise 2 adet küresel lacivert taş boncuk yer almakta.

Bu malzemeler incelendiğinde bunların çoğu zaman çok uzak mesafelerden sağlandığı, dolayısı ile de ilk uzak mesafeli ticaretin de boncuklarla başlamış olduğu, dahası kültürel yayılma ve toplumlar arası kültür alışverişinin de boncuklar kanalıyla sağlanmaya başladığı da öne sürülen savlar arasındadır.

Boncuk her dönemde, kadınlar, çocuklar ve erkekler tarafından kullanılmaktaydı. Yapılan kazılarda, Geç Paleolitik dönemden itibaren ölüye saygı veya ölümden sonra yaşam inancıyla bağlantılı zengin mezar hediyelerinin ortaya koyduğu veriler arasında boncuklar önemli bir yer tutar. Örneğin Rusya’da yaklaşık 25.000 bin yıl öncesine ait bir Buz Devri sitesi olan Sungir’deki gömülerden birisi 60 yaşlarındaki bir erkeğe ait olup, mezarında bulunan 2.936 mamut dişi boncuğun bize anlattıklarına dayanarak, o zamanda toplumsal bir sistemin geliştiğini ve belki de bu boncukların bir statü ve bir güç işareti olduğunu, dahası bir kısım boncukların, özellikle mezarlarda yoğun olarak bulunmasının ölümden sonra dahi boncuğun insan hayatında ne denli önemli olduğunu açıklar niteliktedir.

MÖ 7 -6. yüzyıl Fildişi Sarkaçlar Efes Artemision Hogart Kazısı 1904 - 1905.

Çanak çömleksiz Geç Neolitik Çağ’a geldiğimizde (MÖ 8.bin) özellikle Anadolu’da Diyarbakır-Ergani-Çayönü kazısında bulunan boncuklar ve işlik yeri ki bu atölyelerde malahit, mermer, kireçtaşı, diğer başkalaşım kayaçlarının yanı sıra deniz kabuklarının da boncuk yapımında kullanıldığına tanık oluyoruz. Sonrasında, Şanlıurfa Birecik Mezraa-Teleilat ve MÖ 6 bin sonlarında ise Kırklareli Aşağıpınar kazılarında bulunan boncuklar ve boncuk işlikleri boncuğun önemli ölçüde yapıldığının kanıtı olarak görülmektedir. Yine bu dönemde Pendik mezar buluntuları da anılmaya değer.

Mezarlarda ortaya çıkarılan boncuk dizileri, amuletler (koruyucu gücü olduğuna inanılan boncuklar ya da muskalar) ve diğer hediyeler bahsi geçen dönemlerde de cenaze törenlerinin yapıldığını, hediyelerin zenginliği ise toplumda bir hiyerarşinin olduğunu ve bunun göstergesi olarak da boncukların kullanıldığını göstermektedir. Bunun önemli kanıtlarını MÖ 3. binde Mezopotamya’da yapılan kazılarda ortaya çıkan, boncuklarla bezenmiş, zengin takıları olan Sümer Kral Mezarları (Ur Kral Mezarları) oluşturur. Bunlar boncuğun sosyal statüyü ve gücü temsil ettiğini gösteren belgelerden sadece birkaçıdır.

MÖ1900–1600 arası pişmiş toprak boyalı idol üzerinde geometrik bezemeli süsler. Boynunda sarkaçlı bir kolye nazar boncuğu şeklinde Beotia.

Bunların yanı sıra hiçbir kültür antik Mısır’daki gibi, sülaleler öncesi dönemden Ptolemaios’lar dönemine kadar 4.000 yılı kapsayan, çarpıcı bir boncuk yapım tarihine sahip değildir. Boncuklar insanlar tarafından yaşam boyunca kullanılıyor ve ölümde onlarla beraber gömülüyordu. Boncuk malzemeleri hem yeni hem egzotik taşların geniş bir yelpazesini içeriyordu, bunlar genelde renkleri için değil, renklerin simgesel değerleri için de seçiliyorlardı; metaller –önce bakır ve sonra, gümüş, altın ve elektron gibi tunç ve insan yapımı malzemeler- fayans ve MÖ 1400’lerden sonra da cam.

MÖ XV. Yüzyıl Kassit veya Orta Asur Dönemi Boncuk dizisi Akik, lapislazuli, taş Asur kazısı. Dizide bulunan farklı malzeme, biçim ve boyutlardaki boncukların benzerleri, Babil kazılarında Eski Kassit dönemine tarihlenen mezarlarda bulunmuş. 

Özellikle Mısır’da ruhun ölümsüzlüğüne inanılmakta dolayısı ile de kötülüklere karşı korumak gerekmekteydi. Böylesi bir inançta da boncuklar en önemli unsurdu. Öyle ki bazen mumyalar ağ şeklinde örülmüş boncuklarla sarılırlardı ve ölüyle birlikte gömülürdü. Bunlardan kalp amuleti cennete geçişi garantileyen bir simge idi. Mısırda en çok kullanılan amuletlerden birisi de “göz amuleti” idi. Buna Horus’un Gözü ve Ra’nın Gözü de denilmektedir ve insan gözü şeklinde tanımlanmaktadır. Bunlar da yaklaşık 2500 yıl boyunca Eski hanedanlıktan Roma dönemine kadar kullanılmışlardır. Özellikle Mısırda muska boncuklar yenilenme ve yeniden doğma inancı ile yakından ilgilidir. Kısacası amuletler taşıyıcılarının herhangi bir şeye karşı değil, belli bir kötülüğe karşı korunmasını ve yaşam standardının belli konularda yükselmesini sağlayan dualar olarak da kullanılmıştır.

MÖ XV. Yüzyıl Kassit veya Orta Asur Dönemi Boncuk dizisi taş, firit, cam Asur kazısı. Dizide bulunan farklı malzeme, biçim ve boyutlardaki boncukların benzerleri, Babil kazılarında Eski Kassit dönemine tarihlenen mezarlarda bulunmuş. Nar motifi bereketle ilgilidir ve orta Asur Döneminde özellikle Babil ve Akdeniz’de popülarite kazanmıştır. Mezopotamya’da sinek amuletlerinin ise ölüm ve savaş ülkelerini birleştirdiklerine inanılır.  Mısır ‘da bulunan mavi camdan yapılmış sinek biçimli boncuk Yeni Krallık dönemine ait. Sinek kovalanması yakalanması zor bir özellik olduğu için askerlerden beklenen bir davranış olarak bekleniyor. Bu nedenle sinek biçimli boncuklar önceden askerler kullanırken sonradan halkta kullanmaya başlamış.

Yine MÖ 3000 civarında yani Tunç Çağı’nda sert taşlardan ve madenden de boncuk yapımının yaygınlaştığı ve toplumda ekonomik bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerini Anadolu’da Troya kazılarında bulunan altın boncuklar vermektedir. Bu zamanda madenlerin yanı sıra camın da boncuk yapımında kullanılmaya başladığı ve MÖ 2 -1. binde ise yoğun olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Batı Asya’dan İran, Irak ve Suriye- Filistin’in yanı sıra Anadolu’da ve Mısır’da da çok sayıda boncuk MÖ 1.binden günümüze devam eden süreçte bulunmaktadır.

MÖ 6–4. yüzyıl Çeşitli boy ve bezemede cam göz boncukları Kudüs Tell Zakariya Bliss Kazısı 1900.
Boncukların ve sarkaçların izleri takip edilip, kullanımları incelenerek yaşamla, daha da ötesi inanç ve benzeri davranışlarla ilgili ipuçları da elde edilebilir. Kişisel ziynetler, bireysel statü veya grup üyeliği iletişimini sağlarken, çok boncuklu giyim ya da bol boncuk takımları, gelişen refah ya da sosyal statüyü yansıtıyor olabilir. Arkaik dönem boncukları arasında yer alan Efes Artemision boncukları, döneminde Efes’in önemini ve zenginliğini anlamamızı sağlamaktadır.

Arkaik dönemde iç-kalıp renkli cam boncuklar ve amuletler de çok revaçta olup Suriye, Kıbrıs, Mısır ve Kartaca’da ortaya çıkarak MÖ 5. yüzyıla kadar Akdeniz kıyıları çevresinde geniş bir alana yayılmıştır. Antik dünyada özel bir yeri olan bu boncukların o dönemlerde insanları kötülüklerden koruduğuna inanılmaktaydı. Bu amuletler tanrıların küçük heykellerinden ya da onların sembollerinden oluştuğu gibi, insan ve demon başları, koçbaşları, kuşlar, küçük çanlar, üzüm salkımları, aşık kemikleri ve phallus gibi sembolik anlamları olan çeşitli şekillerden de oluşmuştur. Bunların büyük bir bölümünü de, insanların sağlıklarına kavuşmak amacı ile hasta organlarını simgeleyen boncuklar oluşturuyordu.

MÖ 6 – 5. yüzyıl Pişmiş toprak üzeri camla kaplanmış atmaca figürini Çandarlı Kazısı 1962.

Yine koruyucu anlam taşıyan Nazar boncukları ise günümüzde olduğu gibi kullanılmış ve insanoğlu tarihin en eski çağlarından bu güne, kıskanç bir bakışın, haset duygusunun, malına, canına, ailesine zarar getirebileceğine inanarak buna karşı kendisini koruma gereği duymuştur. Günümüzde olduğu gibi “şeytani göz”, ya da diğer bir deyişle “kem göz” inancının Paleolitik dönemlere kadar uzanmış olabileceği ileri sürülmektedir. Göz boncukları ya da nazarlıklar, haneyi, çocuğu, değerli her tür varlığı kem gözün yıkıcı etkilerinden korumak amacı ile hemen her dönem, birçok farklı malzemeden üretilerek yaygın olarak kullanılmıştır. Nazar boncukları aynen bugün kullandığımız şekli ile ise MÖ 9. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlamış ve günümüze kadar yaşamaya devam etmiştir. Ayrıca “Kem göz”ün yalnızca insanlar üzerinde değil, hayvanlar üzerinde de etkili olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle hayvanlara da nazar boncuğu takılması geleneği MÖ 1. bine kadar uzanmaktadır. Bunun örnekleri o dönem pişmiş toprak heykelciklerde görülmektedir. MÖ 1.bin başlarına tarihlenen Kargamış pişmiş toprak figürinlerinde bir anne ve çocuğunu koruyan boncuklar, hiç de yabancı olmadığımız bir görüntü.

MÖ 1700–1300 Pişmiş Toprak. Boncuk dizisi Troya VI. Tabakası 1935 Blegen Dönemi Kazısı

Kem gözün ve koruyucu göz boncuğu muskalarının en güçlü temsili İslam inancındadır. Günümüzde de, yeni doğan bir bebeğe verilecek en değerli hediye, kem gözleri etkisiz hale getirsin ve bebeğe nazar değmesin diye içinde göz boncuğu da bulunan nazarlıklar değil midir?

Kimi zaman da kullanılan boncukların tipleri ve sayıları, kullanılma biçimleri bireysel statü ya da grup üyeliği iletişiminin işaretlerini taşımaktaydı. Son araştırmalar bu ufak taşınabilir nesnelerin özellikle de anlamları olan küçük figürinlerin görülmeyen güçleri kontrol etmek için simgesel anlamda yapıldıkları konusunda hemfikirdir. Yine çok boncuklu giyim ya da bol boncuk takımları, gelişen refah ya da sosyal statüyü yansıtmaya da yetiyordu. Roma dünyasında Palmyra’lı zengin ve güzel kadınlar en çarpıcı örnekler olarak karşımıza çıkarlar.

Kötülüklere karşı korunmayı sağlayan bir objeye olan inancın etkileri günümüzde hala devam etmektedir. Hıristiyan dünyasında koruyucu olduklarına inanılan haç ve aziz madalyonları, Musevilik inancındaki altı köşeli yıldız, Ülkemizde hala kullanılan muskalar ve nazar boncukları bu inancın günümüzde de yaşadığını gösteren kanıtlarıdır.

Kısaca, Toplumlar boncuğu zenginleştirip anlamını derinleştirerek günümüze kadar kullanmışlar, gelecekte de kullanmaya devam edeceklerdir.

Kaynak: Aktüel Arkeoloji Dergisi “Tarih Anadolu’da Yazılıyor”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER