Görkem ve İhtişamın Kenti “Pergamon”

"...her taraftan görünüşü muhteşem, adeta bölgenin tek başına zirvesi" – Hatip Aelius Aristeides'e (MS 117- 181) ait olan bu tanımlama kentin mimari birliğini ortaya koyar. Aristeides'in bu değerlendirmesi Pergamon'un büyük Hellenistik ve Roma mimarisi aracılığıyla, çağdaş gözlemciler üzerinde görsel etki yaratır:

Batıdan Traian Tapınağı (© DAI, Pergamon-Excavation. Fotoğraf: F. Pirson)

Bir dağın zirvesi gibi, bir bütün olarak akropolis, uzaktan bakıldığında estetik açıdan oldukça etkileyicidir ve böylece bu manzaraya bakan kişinin bakış açısından organik olarak katılım sağlanmıştır. Doğa koşulları, Kuzeybatı Anadolu'nun önemli bir nehri olan ve Çandarlı Körfezi (Elaia ve Pitane) yakınlarından Ege Denizi'ne açılan Bakır Çay'ın (Kaikos) yukarı ovasına doğru uzanan yaklaşık 340 metre yükseklikteki tepe tarafından sağlanır. Pergamon kent-tepesi, Kozak Dağları'nın (Aspordenon) doğu burnudur. Düz bir plato ve düzgün bir güney yamacı ile yerleşim için oldukça elverişli koşullar sunar, savunması kolay ve nehir düzlüğünün kontrol edilebilmesine izin verir.

Akropolisin güneybatıdan görünüşü (©DAI, Pergamon-Excavation. Fotoğraf: F. Pirson)

Şehir ve peyzajın bütünleşmesi, Pergamon'un Hellenistik, Roma ve Bizans dönemleri için hayati bir önem taşıyordu; çünkü tarım arazisi ve sıradağlar kırsal bölgeler kadar şehirlere de aitti ve kendi vatandaşları tarafından iskân edilmişti.

Sadece bir polis (şehir) değil aynı zamanda 3. ve 2. yüzyıllarda Hellenistik bir hanedanlık olan Attalosların hanedanlık başkenti Pergamon için, chora'nın (hinterlant) sembolik işgali ve askeri savunması oldukça önemliydi. Sadece ürün ve hammadde arzı tehlikede değildi, başkent ve kraliyet tahtı etrafında Pergamon Krallığı'nın kalbinin attığı yeri korumak, aynı zamanda büyük anakara ve deniz ulaşım yollarına ve şehrin sağkalımı için hayati önem taşıyan kaynaklara ulaşımın güvenliğini sağlamak da önemliydi. Kırsal tapınaklar ve büyük mezar anıtları arasındaki sembolik ağ, şehir ve kırsalı birbirine bağladı ve ahenkli bir kültürel manzarayı ortaya çıkardı. Aleksandria ve Antiokheia (Antakya) gibi diğer Hellenistik şehirlerin ve çevresinin antik dönem sonrasında aşırı yapılaşma ve son zamanların kentsel yayılımından dolayı yok olduğu düşünüldüğünde, Pergamon Hellenistik Dönemde bir şehir ve bu şehrin kırsalı hakkında eşsiz bir tanıklık sunar. Bu dönemde, Roma İmparatorluğu'nun siyasal, kültürel ve dini yapıların temelleri atılmış, Pergamon bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. Bununla birlikte, tarihin dönemselleştirilmesi sadece akademik bir araç olduğundan ve maddi kültürdeki devamlılığa ve kesintilere uymadığından, Pergamon-Bergama'nın Hellenistik ve Roma merkezinden orta ölçekli bir Bizans kenti ve Osmanlı Dönemlerinden günümüze uzanan çok katmanlı kültürel bir peyzaj olarak potansiyelini anlayabilmek önemlidir. Kronolojik çizgiye ek olarak, Pergamon-Bergama'nın Anadolu ve Egeyi buluşturan konumu, her biri Pergamon-Bergama ile kendi bireysel ilişkisini ve antik mirasını taşıyan birçok kültürel geleneğin bileşimini sunar. Bu temellere dayanarak Pergamon (Bergama) 2014 yılında UNESCO Kültürel Miras Listesi'ne girmiştir.

Hellenistik gymnasium kapısının tepesindeki Geç Bizans surları. (©DAI, Pergamon-Excavation. Fotoğraf: F. Pirson)

MÖ 2. binyıla kadar uzanan süreçte, Pergamon, MÖ 4. yüzyıla ait olan ve günümüzde hala görülebilen ilk anıtsal yapısı olan Athena Tapınağı ile birlikte anılmıştır. Şehir surları gibi anıtsal kırsal mimarinin diğer unsurları da muhtemelen Hellenistik öncesi döneme uzanır. MÖ geç 4. yüzyılda Büyük İskender'in cariyesi olan Barsine, oğlu Herakles ile birlikte şehrin kaderi için büyük önem taşıyordu.

Attalos Hanedanlığının kurucusu Philetairos hükümdarlığı altında (MÖ 281-263), şehir Demeter Tapınağı gibi daha fazla yapı ile donatıldı. Sadece II. Eumenes zamanında (MÖ 197-159) akropolis genişletildi ve tiyatro, teraslar, Zeus Altarı, gymnasium, Yukarı ve Aşağı Agora gibi büyük ve görkemli yapılarla donatıldı. Böylece Aelius Aristeides'in tarif ettiği gibi görsel bir bütünlük sağlandı. Büyük mimari projenin ayrılmaz bir parçası olarak, şehir aynı zamanda oldukça dik olan kuzey yamaç dışında tüm şehir tepesini kapsayan 90 hektarlık bir alana genişledi. Son araştırmaların gösterdiğine göre, şehrin yeni kısımları, oldukça zorlu bir arazinin gereklilikleri ve olağanüstü bir çevrenin görsel gücünün birleştirildiği çok yönlü bir sokak sistemi tarafından geliştirilmişti…

Pergamon akropolisinin 3D rekonstrüksiyonu. (BTU Cottbus, Lehrstuhl für Darstellungslehre – © DAI, Pergamon-Excavation)

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi, 88. Sayı “ İzmir’in Kültürel Belleği “

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER