Hitit İmparatorluğu’nun Propaganda Araçları

İnsanoğlu, organize bir şekilde yaşamaya başladığından itibaren, topluma öncülük edecek olan liderler ve toplum içinde ön planda bulunmak isteyen kişilerin, güç ve destekçi kazanmak, tebaasına hâkim olmak, kendi krallığını meşrulaştırmak, komşu devletlere gücünü göstermek, vassallerini baskı altında tutmak gibi amaçları vardır ve bu amaç doğrultusunda propagandaya ihtiyaç duyarlar.

İdrimi Yazıtı ((Akar-Maloigne 2014: 187). Akar, Murat, Helene Maloigne, Unutulmuş Krallık / The Forgotten Kingdom, İstanbul, Koç Üniversitesi Yayınları, 2014.

Propaganda kelimesi, "yaymak, fikirleri yaymak, fikirleri yönlendirmek" anlamına gelir. Propaganda çeşitli siyasî ya da dinî gruplar tarafından bir inancı bir ideolojiyi geniş kitlelere yaymak için kullanılan önemli bir araçtır. Bu aracı kullanan devletlerden biri de yaklaşık olarak MÖ 1670-1177 yılları arasında, günümüzde Çorum ilinin Boğazkale ilçesinde yer alan Boğazköy/Hattuša merkezli bir devlet olan Hitit Devleti'dir. Hitit Devleti kurulmadan önce Anadolu'da kent devleti modeli hakimdi ve Hititlerin siyasî arenaya çıkması ile Anadolu'nun siyasî yapısı değişmeye başladı. Hititler bulunduğu bölgede zamanla diğer kentleri de hakimiyeti altına aldı ve Hititler bu coğrafyada merkezi bir devlet kurdu. Devlet kurulduktan sonra ise, ekonomik gerekçeler ve hedefler, hammaddeye ulaşma gayesi ve ideolojik sebeplerden dolayı bir yayılma politikası takip etmeye başladı.

MÖ İkinci Binyıl Anadolu Haritası

Hitit Devleti oldukça iyi organize olmuş bir devlettir ve belirli bir ideolojisi vardır. Hititlerin benimsediği bu ideolojide Ön Asya'nın hâkim gücü olma fikri yatar. Bu ideolojiyi gerek yazılı belgelerde gerek mimari öğelerden de anlayabiliriz. Konunun daha iyi anlaşılması için örnek vermek gerekirse, Hitit kralı yönetme yetkisini tanrıdan alır. Yazılı belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Hitit kralı yönetme yetkisini tanrıdan alır. Bu durum yazılı belgelerde sık sık vurgulanır: Fırtına tanrısı Labarna'yı, kralı, yöneticisi yaptı. Hattuša Ülkesi'nin tümünü ona, krala verdi. Labarna tüm ülkeyi Fırtına tanrısı için kendi eliyle yönetsin! Pasajdan da anlaşıldığı gibi kral ülkeyi tanrı adına yönetir. Monarşi'nin zirvesinde yer alan kral, tanrılar tarafından kendisine verilen yetki ile güçlü bir imaja sahip olur.

Bu anlayışa göre kralın emirleri eksiksiz yerine getirilmeliydi ve bu emirler asla sorgulanamazdı. Kralın tanrıdan aldığı bu güçlü imajı onun kullandığı unvanlardan da anlaşılırdı. Hitit kralı belgelerde kendisini "Büyük Kral, Kahraman, Hatti Ülkesi Kralı, Fırtına Tanrısı'nın Sevgilisi, Güneşim" gibi unvanlarla tanıtır. Hitit Devleti'nin ideolojisinin temelinde, diğer Yakın Doğu devletlerinde olduğu gibi din yatar. Bu durum devlet antlaşmalarının yemin şahidi listesinde yer alan tanrılardan, farklı etnik kökenli ait ritüellerden ve bayramların benimsenmesinden de anlaşılır.

Kısacası tüm bu verilerden yola çıkarak Hititler, bünyesinde barındırdığı farklı kültürleri, kendisine bağlı olan devletleri bir şekilde boyunduruğu altında tutmalıydı. Bunu yaparken de dinî ögelerden faydalanıyordu. Ayrıca gerek tebaasına gerek çevre kültürlere de her zaman güçlü olduğunu göstermek durumundaydı. Bunu yaparken, güçlü bir ekonomi, güçlü bir devlet teşkilatı, güçlü bir ordu ve iyi düşünülmüş bir propagandaya ihtiyacı vardı. Hitit Devleti diğer elementlerde olduğu gibi propaganda işinde de başarılıydı. Hititlerin başvurduğu propaganda araçları ise şöyleydi: Yıllıklar, mühürler, politik antlaşmalar ve devletler arası yazışmalar, anıtsal mimari ve rölyefler.

Haç Mühür, Dinçol, Ali-Belkıs.Dinçol- John David Hawkins- Gernot Wilhelm,   “The ‘Cruciform Seal’ from Boğazköy-Hattusa”, Istanbuler Mitteilungen 43, 1993, s: 87-106.

Yukarıda sözü geçen araçlardan ilki ve belki en çok kullananı ise, yıllıklardır. Hitit Devlet arşivinde yıllıkların propaganda araçları olarak nasıl kullandığına dair zengin örnekler mevuttur. Bu örneklerden ilki olarak bazı araştırmacılara göre Hitit Devleti'nin kurucusu olan I. Hattušili'ye ait yıllıklardır. Bu metnin bir pasajında görüldüğü gibi, kral kendisini Kral Labarna'ya isyan eden Prens Papadilmah'ın oğlu değil, meşru Kraliçe Tawananna'nın erkek kardeşinin oğlu olarak tanıtır. Aşağıdaki pasajdan anlaşıldığı gibi, kral kendisini bir nevi asi bir prensin oğlu olarak değil de meşru çiftin ardılı olarak tanıtarak tahtın resmi mirasçısı olduğunun altını çizer ve böylece tahtın gasp edilmesinin önüne geçer.

Büyük Kral, Tabarna, Hattušili, Büyük kral Hatti Ülkesi kralı, Kuššaralı adam, Hatti Ül - kesinde krallık yaptı. Tawananna'nın erkek kardeşinin oğlu Šanahuitta'ya gitti.

Metinde ilgi çeken bir diğer bilgi ise, kralın askerî başarılarından bahsetmesidir. Kral metinde kendisini, savaşçı yönünü vurgulamak maksadıyla bir arslana benzetir. Kral güçlü düşmanları mağlup ettiğini yıllıklarında belirtir ve muzaffer komutan özelliğini de vurgular. Bu bilgilere ilaveten kral, yaptığı Suriye seferleri sırasında Fırat Nehri'ni geçtiğini ve bu nehri kendisinden yaklaşık 700 yıl önce Sargon'un geçtiğini özellikle belirtir ve kendisini ona benzetir. Bu durum tarihte sıklıkla görülen bir olaydır. Örneğin Orta Çağda birçok kralın kendi seferlerini Büyük İskender'in ve Cengiz Han'ın seferleri ile karşılaştırması gibidir. İlgili pasaj şöyledir:

Mala (Fırat) Nehrini hiç kimse geçmedi, ama ben Büyük Kral T[abarna, yayan] geçtim. Ordu[larım arkamdan] yayan geçti. Sarg[on onu geçmişti]. Ve Hahha ordularına karşı savaş[tı], (fakat Sargon Hahha'nın kendisine) zarar vermedi, ateş ile onu yakmadı, dumanın] Göğün Fırtına Tanrısı'na göstermedi.

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 87. Sayı, “Antik Dönemde Propaganda”

EN ÇOK OKUNANLAR

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

SON İÇERİKLER