İkiztepe’de Protohistorik Çağın Kadın Simgeleri

Kadının toplumdaki yeri ve önemi tarih, siyaset, sosyoloji, psikoloji, felsefe vb birçok disiplinde araştırma konusu olmuştur. Günümüzde “pozitif ayrımcılık” adı altında tartışılan “kadın statüsü” arkeoloji biliminde de önemli bir yere sahiptir.

İkiztepe Höyük Kadın Figürinleri

Fiziki, biyolojik ve duygusal açıdan erkekten farklılık taşıyan kadının, tarih öncesi toplumlarda nasıl bir statüye sahip olduğu her dönem araştırmacıların ilgi odaklarından biri haline gelmiştir. İnsanların 20-30 kişilik gruplar halinde yaşadığı ve en temel ihtiyacın hayatta kalmak olduğu Paleolitik Dönemlerde tahminlere göre kadın ve erkeğin sosyal statüsü oluşmaya başlamıştı. Yazının henüz icat edilmediği tarih öncesi dönemlerde ve onu takip eden Protohistorik Dönemde ise kadını temsil eden birçok sembol, kadının toplumdaki konumunu yorumlamada belirleyici olmaya başlamıştır. Hayatta kalmak için fiziki gücün önem taşıdığı bu topluluklarda, kadının doğurganlığı ve çocuğunu kendi sütüyle beslemesi gibi özellikleri olasılıkla sosyal konumunda önemli bir belirleyici olmuştur. Özellikle sembolik sanatın belirgin bir şekilde geliştiği Neolitik Çağda ortaya çıkan “Ana Tanrıça” kültü kadının toplumdaki değerini somutlaştıran ilk örneklerden biridir. Bereketi, nesillerin sürekliliğini simgeleyen bu betimlemeler aynı zamanda kadının üretkenliğini ve kutsallığını temsil eden ilk sosyolojik verileri oluşturmaktadır.

Toplumsal Statülerin Değişimi

Özel mülkiyet kavramının henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde toplumsal iş bölümü içinde erkek ile kadının eşit bir role sahip olduğu düşünülmektedir. Neolitik Çağda tarımsal faaliyetlerin artması ve yerleşik düzene geçilmesi sosyal yapılanmada bazı değişimlere sebep olmuştur. Üretimin artması ile ekonomik düzen değişmeye başlamış ve bunun sonucunda topluluklar arasında çatışmaların yaşanmış olabileceği varsayılmaktadır. Bu çatışmalar fiziki olarak kadınlardan daha güçlü olan erkeklerin toplumda otoriter bir statü kazanmasını sağlamış ve ataerkil toplum yapısının temellerini atmıştır. MÖ 3. binyılda Anadolu’da uzmanlık isteyen meslek gruplarının ve buna bağlı olarak iş bölümünün ortaya çıkması, kentleşmenin ve ticaretin başlaması sonucu sosyo-ekonomik ve siyasal yaşamda başlayan büyük gelişmeler, kadın ve erkeğin toplumsal statüsünde önemli değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Yazılı kaynaklar ile neredeyse tüm Yakındoğu’da toplum düzeninin ataerkil bir yapıya sahip olduğu bilinse de binlerce yıldır süregelen Ana Tanrıça inanışı kutsallığını devam ettirmiştir. Böylece kadının statüsü belli bir ölçüde korunabilmiş ve bu güç kadına bazı toplumsal haklar getirmiştir.

Zengin hediyeleri ile açığa çıkarılan soylu mezarı (5 metal, 1 pişmiş toprak kase ve 36 adet frit boncuktan oluşan bir kolye) (Çizim: B. Afşar)

MÖ 2. binyılın başlarında Asur Ticaret Kolonileri Döneminde özellikle Kültepe yerleşmesinde ele geçen yazılı belgeler, kraliçenin kralla birlikte ülke yönetiminde ortak söz hakkına sahip olduğunu, kadının ticari hayat içinde aktif bir rolü olduğunu ve boşanma, miras gibi hukuki süreçlerde erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu göstermektedir.

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 94. Sayı “ Çağlar Boyu Kadın “

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER