Lukka Ülkesi

MÖ 2. binyıl Anadolu’sunu; Orta Anadolu’da Kızılırmak kavsi içinde Hatti, Hatti’nin kuzeyinde Pala, Kaška, doğuda Azzi Hayaša ve Išuwa, batıda Wiluša, Šeha, Arzawa-Mira ve Anadolu’nun batı kıyıları ile bir kısmı Kıta Yunanistan’da olduğu düşünülen Ahhiyawa, Hatti’nin güneybatısında Pedašša ve Walma, güneyde Kargamış, Kizzuwatna, Tarhuntašša ve Lukka gibi başlıca bölgelere ayırmak mümkündür.

Hattuša’da, Nişantepe’nin doğusunda, yer alan Güneykale Anıtı çizimi.

Anadolu’nun güneyinde yer aldığı bilinen Lukka Ülkesi, Antik Likya ile eşitlenmektedir. Bu eşitlemenin yapılmasında fonolojik dayanaklar kadar yazılı belgelerden sağlanan bilgiler de etkili olmuştur. Lukka kelimesinin kökeni ve türevleri incelendiğinde (Lu-(luk(k)a/i/e-)) ışık, parıltı, aydınlanmak, gün doğumu, şafak vb. Hititçe ve Luwice kelimelerle türetilmiş anlamlar karşımıza çıkar. Sadece bu kelime anlamları bile, “Işık Ülkesi” olarak da bilinen Likya ile Lukka Ülkesi arasında bir bağ kurmaya yeterlidir.

Hattuša’da, Nişantepe’nin doğusunda, yer alan Güneykale Anıtı.

Hitit çivi yazılı belgelerinde, yaklaşık 30 adet tablette adı geçen Lukka Ülkesi’nin, zaman zaman “Lukka Adamları”, “Lukka Şehri”, “Lukka Ülkesi” ya da “Lukka Ülkeleri” şeklinde, farklı kullanımlarla karşımıza çıkıyor olması, Lukka Ülkesi hakkındaki ilgiyi arttırmaktadır. Çok detaya girmeden genel olarak Hitit tarihinde, Lukkalıların varlığına bakılacak olursa, ilk kez Telipinu döneminde (MÖ 1525-1500) “Lukka Şehri” olarak metinde yer alan Lukkalıların, II. Muršili döneminde (MÖ 1343-1310) “Lukka Ülkesi” şeklinde kendilerinden bahsedildiği görülür. II. Muršili’nin, tahta geçmesinin ikinci yılında, Arzawa kralına sığınmış olan ve Lukka Ülkesi içerisinde yer aldıkları bilinen; Attarimma (Telmessos?), Huwaršanašša ve Šuruta ülkelerinden Arzawa ülkesine sığınan kölelerin geri verilmemesi üzerine, II. Muršili’nin Arzawa’ya savaş açtığı bilinmektedir. II. Muršili dönemine ait bir diğer metin olan,“Veba ve Düşmana Dair Arinna’nın Güneş Tanrıçasına Dua Metni”nde ise; Lukka Ülkesi’nin, Arinna’nın Güneş Tanrıçası’ndan hür olduğu ve vergi ödemeyi bırakarak Hatti Ülkesi ile savaştıkları görülür. Bu sayede II. Muršili Dönemi başlarında ya da daha öncesinde, Lukka halkının Hitit Devleti’ne bağlı olduğu ancak daha sonra isyan ettikleri ortaya çıkmaktadır. II. Muwattalli döneminde (MÖ 1310-1282) yazılmış olan “Alakšandu Antlaşması”nda ise; Lukka Şehri, Hatti Ülkesi’nin düşmanları arasında gösterilmekte ve olası bir seferde Wiluša kralının desteğinin istendiği görülmektedir. Ancak yine aynı döneme denk gelen Kadeš Savaşı’nda (MÖ 1285), Hatti Ülkesi’nin yanında savaşanlar arasında, Lukka halkının da yer almış olması akılları karıştırmaktadır. Bilim insanlarının bir kısmı Kadeš Savaşı öncesinde Lukkalıların, Hatti Ülkesi’ne tekrar bağlandığını, diğer bir kısmı ise paralı asker statüsünde ya da kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini düşünmektedir. Lukka hakkında bize bilgi veren ve önemli bir tablet olan, “Tawagalawa Mektubu”nda ise; Lukkalı Adamların Attarimma kentinin yakılmasının ardından, hem Ahhiyawa Ülkesi kralının kardeşi olan Tawagalawa’yı, hem de Hatti kralını yardıma çağırdıkları görülür. Bahsi geçen Hitit kralının, yapılan araştırmalar neticesinde III. Hattušili olduğu kabul edilmektedir. Hatti kralından yardım isteyen Lukkalıların, III. Hattušili döneminde (MÖ 1275-1250) Hatti Devleti’ne bağlı oldukları açıktır. “IV. Tuthaliya’nın Prensleri/ Komutanları İçin Talimatı” metninde, Lukka halkının Hatti Ülkesi’ne sorun olmaktan vazgeçmediği görülür. Bu nedenledir ki, IV. Tuthaliya (MÖ 1250-1220) güneye bir sefer düzenler. Seferin tüm detayları “Yalburt Anıtı” olarak bilinen taş bloklara kaydedilmiştir. Bu yazıt içerisinde geçen yer adları sayesinde Likya=Lukka eşitliği kesinlik kazanmıştır. Anıtın 9. bloğunda “Lukka Ülkelerini mahvettim, Wiyanawanda Ülkesi’nde ben Büyük Kral, … yaptım” cümlesi okunmaktadır. Yazıtta geçen Wiyanawanda Antik Çağdaki Oinanda kenti ile eşitlenen bir Lukka kentidir. Metnin devamında IV. Tuthaliya Pina(li)’yi (antik Pınara) cezalandırır, Awarna’ya (antik Xanthos) gider ve oradan da D/Talawa (antik Tlos) kentine iner. Ayrıca yazıtta Patara/Patari Dağı’ndan da bahsedilir ki, bu yer adı da antik Patara kentinin adı ile eşitlenmektedir. Yazıtın sonlarında ise; “Bu topraklarda Hatti’nin büyük krallarından, babam ve atalarımdan hiçbiri ilerleyemedi” ibaresi dikkat çekmektedir. Bu cümle Lukka’nın, IV. Tuthaliya döneminden önce, hiçbir zaman tam olarak ele geçirilemediğinin kanıtıdır. Ancak Hattuša’da, Nişantepe’nin doğusunda, yer alan “Südburg/Güneykale Anıtı”ndan anlaşıldığına göre, IV. Tuthaliya’nın bu zaferi kalıcı olmamıştır. II. Šuppiluliuma dönemine (MÖ 1210-1200) ait bu anıtta, Lukka Ülkesi’nin idare altına alındığından bahsedilir ki, bu da Lukka Ülkesi’nin II. Šuppiluliuma dönemi öncesinde tekrar isyan ettiğinin bir göstergesidir.

Tawagalawa Mektubu, MÖ 1250’de Hitit kralı Hattuşili III tarafından Ahhiyawa kralına yazılır. Hitit-Ahhiyawa ilişkileri üzerine önemli bilgiler veren metinden anlaşıldığı üzere; Ahhiyawa kralının kardeşi olan Tawagalawa, Hitit kralının vasalı olarak toprak ve bazı imtiyazlar istemektedir.

Hitit çivi yazılı belgeleri dışında Lukkalılardan bahsedildiğini daha önce dile getirmiştik. Bunlardan biri Kuzey Suriye’de yer alan Ugarit’in kralı Ammurapi’nin Alašiya (Kıbrıs) kralına yazmış olduğu mektupta: “Benim tüm asker ve savaş arabalarımın(?) Hatti Ülkesi’nde olduğunu ve gemilerimin de Lukka Ülkesi’nde beklediklerini babam bilmiyor mu? Düşmanın yedi gemisi bize çok zararlar verdi” şeklindeki ifadesinden, Lukka Ülkesi’nin denize kıyısı olan bir yerde bulunuyor olması gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca deniz kavimlerinin güneye inme hareketini gerçekleştirdiği bu dönemde, Ugarit gemilerinin Lukka Ülkesi’nde olması, Lukka Ülkesi’nin deniz gücünü vurgulamaktadır.

I. Tuthaliya (MÖ 1250-1220) güneye bir sefer düzenler. Seferin tüm detayları “Yalburt Anıtı” olarak bilinen taş bloklar üzerine kaydettirir. Bu bloklar bugün Konya ilinin Ilgın ilçesinde yer alır. ©Konya Arkeoloji Müzesi

Mısır kaynaklarında ise, Lukka adı, Kadeş Savaşı’na katılan ülkeler dışında, “Merneptah Steli” olarak bilinen ve Büyük Karnak Tapınağı’nın doğu duvarında bulunan yazıtlarda da yer almaktadır. Merneptah’ın (MÖ 1213-1204) Libya işgalcilerine ve müttefiklerine karşı kazandığı büyük zaferin anlatıldığı bu yazıt, Merneptah’ın 5. yılına aittir. Yazıtta Lukka “Rw-kw” şeklinde geçmektedir.

Yalburt Anıtı Çizimi.

Ayrıca El-Amarna tabletlerinden de Alašiya kralının adı geçmeyen bir Mısır firavununa yazmış olduğu tablette, Lukka halkından şöyle bahsedilmektedir: “Kardeşim, neden bu konu hakkında beni suçluyorsun? Ben hiç bir şey yapmadım. Aksine (durumu) haber verdim. Alašiya da korsanlardan rahatsız. Lukkadan gelen bu adamlar, kendi ülkemde de her yıl bir kent işgal ediyorlar”. Bu metinden anlaşılabileceği gibi, Lukka halkının deniz gücünü iyi kullandıkları hatta korsanlık yaptıkları açıktır.

Kadeş savaşı sırasında Mısırlılar tarafından esir alınan Lukkalı askerlerin betimlendiği Abu Simbel Tapınağı.

Hatti Ülkesi’ne sürekli olarak sorun yaratmış olan Lukka Ülkesi’nin bir türlü kontrol altına alınamayışına ve korsanlık faaliyetleri gerçekleştirmelerine şaşırmamak ve sadece Likya Bölgesi’nin coğrafyasına bakmak yeterli olacaktır. Böylesine dağlık bir bölgeye ulaşmak ve Lukka Ülkesi’ni sürekli kontrol altında tutmak, Hatti Ülkesi için oldukça zordu. Aynı şekilde, bulunduğu Tekke Yarımadası’nın, MÖ 2. binyıl’da, günümüz kıyı şeridinden çok daha fazla doğal limanlara sahip olması; Lukka halkının korsanlık yapmaları ve Alašiya gibi bir ülkeye saldırmalarını son derece mantıklı kılmaktadır. Keza aynı coğrafyada yaşamış olan Likyalıların da korsanlık yaptıkları Strabon tarafından dile getirilmektedir. Yine de bu bilgiler dışında ne yazık ki, Lukkalı insanların yaşayış tarzlarına dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz.

Alaksandu Antlaşması. II Muwatalli döneminde yazılan antlaşmada, Lukka şehri Hatti ülkesinin düşmanları arasında yer alır.

Lukka Ülkesi’nin nerede yer aldığını yazılı belgeler neticesinde net olarak biliyor olsak da, elimizde herhangi bir arkeolojik verinin olmayışı araştırmaları zorlaştıran bir etkendir. Arkeolojik verilerin ele geçmemesi bu halkın, ufak beylikler şeklinde yaşadıkları ya da yarı göçebe oldukları ihtimalleri da akla getirmektedir. Dileğimiz ve umudumuz, yazılı belgelerle kanıtlanmış olan bu lokalizasyon çalışmalarının, arkeolojik verilerle desteklenmesi ve “Lukka” adının, adına yaraşır bir şekilde “aydınlanma”sının sağlanmasıdır.

Kaynak: Aktüel Arkeoloji Dergisi “Likya Işık Ülkesi”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER