Orta Anadolu’nun Kuzeyinde Hatti Kültürünün İzleri

Çorum/Uğurludağ sınırları içinde, Kaleboynu Köyü yakınlarında yer alan Resuloğlu yerleşimindeki kazılar 2003 yılından beri kesintisiz sürdürülüyor. Özellikle yerleşim yerinin hemen yanında, Delice Vadisi’ne bakan yüksek bir sırt üzerindeki mezarlık alanında gerçekleştirilen çalışmalar, Hititler daha Anadolu’ya gelmeden, Kızılırmak ile Yeşilırmak arasındaki sahada varlıklarını bildiğimiz ve Hattiler olarak adlandırılan yerli halkın ölü gömme adetlerini ortaya koyuyor.

Çeşitli kolyelere ait örnekler.

Alacahöyük’teki krali mezarları bir tarafa bırakacak olursak, bölgede yerli halkın ölü gömme adetlerine ışık tutacak çok az sayıda Eski Tunç Çağı mezarlığı sistemli bir şekilde araştırılabildi. Bu açıdan Resuloğlu’nda sürdürülen kazılar bölge arkeolojisi açısından önemli veriler sağlıyor.

Resuloğlu’nda ele geçen, çoğu bırakıldığı şekilde iyi korunmuş mezar ve mezar eşyaları, bize MÖ 3. binin ikinci yarısında yaşamış bir toplumun ölü gömme adetlerine ait önemli bilgiler sunuyor. Bugüne kadar 287 adet taş ya da kerpiç sandık, küp, çömlek ve toprak mezar açığa çıkarıldı. İlerleyen kazılar bu sayının artacağını gösteriyor. Arazinin topografyasına göre yüzeyden 1- 2 metre derinlikte yer alan toprak, küp ve sandık tipindeki mezarlara yetişkinlerin, çömlek mezarlara ise daha çok çocuk ve bebeklerin gömüldüğü belirlendi. Sandık ve küp mezarların bazılarında iki bireyin (aralarında akrabalık bağı bulunan erkek ve kadın ya da kadın ve çocuk/bebek) gömüldüğü anlaşıldı.

Güneydoğu Höyük 2

Az sayıda küp ya da sandık mezarın yanına bırakılan ve sadece yetişkinlere ait gövdesiz kafatasları, Anadolu’da Neolitik Çağdan beri bilinen ata kültüyle ilgili olmalıdır. Eski Tunç Çağında Alaca Höyük’te bulunan bir örneği istisna tutacak olursak, bölgede Resuloğlu dışında bu kültle ilgili herhangi bir veriye rastlanmadı.

Bir erişkine ait küp mezar

Antropolojik tetkikler de Resuloğlu bireylerinin sağlık yapısı ve yaşam şekilleri açısından ilginç bilgiler sunuyor. Örneğin, yaş ortalaması en fazla 50-55 olan yetişkinlerin çoğunda aşırı yüklenmeye bağlı eklem bozuklukları tespit edildi. Bu durum bireylerin ağır iş yükleri olduğunu ortaya koyuyor. Tarım topluluklarına has çeşitli hastalıkların yanında dört bireyin kafa iskeletinde sargı bezine bağlı olarak deformasyon görüldü. Kültürel pratikler çerçevesinde başın anatomik şeklinin değiştirilerek yeni bir şekil verme olarak yorumlanan bu adete MÖ 3. binde Anadolu’nun kuzeyinde ilk kez rastlandı. 

Bir iskeletin parmaklarına tutturulmuş madeni kap

Mezarlığın belli bir kesiminde sosyal farklılaşmanın göstergesi olarak diğerlerine göre daha itinalı ve oldukça büyük boyda yapılmış bir grup taş sandık mezarın, üst sınıfa ya da varsıl kesime ait olduğu düşünülüyor. Yakın dönemde tahrip edilmiş olan bu mezarlara ait çok az sayıda mezar eşyası ele geçirilebildi. Resuloğlu mezarları arasında seviye ve zaman farklılığı mevcut olup şimdiye kadar üç ayrı seviye tespit edilebildi. Karşılaştırmalı kronolojiye göre mezarların çoğunluğunun (3. ve 2. seviyeler) MÖ 3. binin ikinci yarısına, az sayıda küp ve çömlek mezarın (1. seviyeye) geçiş evresine ya da MÖ 2. binin hemen başlarına ait oldukları anlaşıldı. Son yıllarda açığa çıkarılan mimarlık kalıntıları arasında bulunan az sayıda mezar, bize yerleşim yerinin hemen yanında yer alan mezarlık alanının yanı sıra evlerin tabanları altında intramural olarak adlandırılan gömülerin de bulunduğunu gösterdi. Bu gömülerin çoğunluğu çocuklara ve bebeklere aitti. 

Bir küp mezarın yanına bırakılmış sığır başı ve ayakları.  Ölü yemeği ile ilgili bir uygulama

Boyları 50 cm. ile 1.40 cm arasında değişen küp mezarların büyük çoğunluğunun her üç seviyede de Resuloğlu sakinleri tarafından tercih edildiği görüldü. Bölgenin yerel özelliklerini taşıyan mezar küplerinin arasında Resuloğlu’na özgü örnekler de var. Mezarlardaki iskeletlerin dizleri, çoğunlukla bükülerek karına doğru çekili durumda. Kollar genellikle dirsekten bükülmüş, eller yüz, çene hizasında ya da baş altında bırakılmıştır. Küplerin ağızları çoğunlukla yassı taşlarla kapatılmış, kapak taşının üstü ve çevresi kalker taşlarla doldurulmuştur. Zaman zaman mezar küplerinin ağızlarının çömleklerle kapatıldığı da gözlenir.

Çeşitli tipte madeni eserlerin mezarlardaki dağılımı

Genel olarak doğu-batı ya da kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan küp mezarların bazılarının üzerinin yaklaşık 30-50 cm. yükseklikte toprakla örtüldükten sonra daire şeklinde taşlar dizilerek mezar yerinin özellikle belli edildiği görüldü. Ağız kısmının hemen önüne zaman zaman siyah renkli ufak çakıl taşları da atılmıştı. Mezar küplerinin dışında görülen bir başka uygulama ise kapak taşlarının arasına madeni ya da pişmiş toprak eşyaların mahsus surette parçalara ayrılarak atılması idi. Ölü kültüyle ilgili bu uygulamanın dışında, bazı mezarların yanında, ağızları yukarı gelecek şekilde yerleştirilmiş pişmiş topraktan kap kacaklar ele geçirildi. Kapların ağızlarının açık oluşu, ölülere sıvı sunumu ile ilgili olmalıydı. Az sayıda küpün ağzını örten kapak taşları arasında, küpün yanlarında veya dip kısmında bir düzen içinde sıralanmış bir şekilde ele geçirilen sığır başına ve ayaklarına ait kemikler,  ölü yemeği ile ilgili bir başka uygulamayı karşımıza çıkardı. Bu uygulama bölgede ilk kez Alaca Höyük prens ve prenses mezarlarında karşımıza çıkan bir adetin halk mezarlarında da yaygın bir şekilde tanındığını gösterdi. Kurban töreni ve ölü yemeğini belgelendiren bu adette, sığırların baş ve ayakları kesildikten sonra pişirilmeden ölüye sunuluyor, geri kalan kısımlar ise ölü yemeğinde kullanılıyordu.

Resuloğlu mezarlığının her üç seviyesinde de çocuk ve bebeklerin çömlek ya da vazo tipinde kapların içine konularak gömüldükleri görüldü. Bu mezarlar çoğunlukla yarı kıymetli taşlar, bronz, altın, gümüş ve elektrumdan yapılmış süs eşyalarından oluşan zengin ölü hediyesi içermekteydi. Çocuklara ait mezar çömleklerinin dışına zaman zaman metal taklidi testi ve çömlekcikler de bırakılmıştı.

2005 yılı Resuloğlu kazısı.

Resuloğlu taş sandık tipindeki mezarların diğer küçük örnekleri dikdörtgen ya da kareye yakın biçimlidir ve çoğunlukla doğu-batı istikametindedir. Mezar tabanları çoğunlukla kerpiçtir sadece bir iki örnekte taş döşelidir. Ölü hediyeleri çoğunlukla mezarların içine bırakılmıştır. Küp mezarlarda olduğu gibi, bazı taş sandık mezarların dışına sığır başı ile ayaklarının bırakıldığı görülür. Sandık mezarların çoğunluğu ikinci seviyeye aittir.

Akik, fayans, frit kolye

Resuloğlu mezarlığının şüphesiz en ilginç bulgularını ölü hediyeleri oluşturur. Resuloğlu bireylerinin öteki dünya ile ilişkili inançlarını yansıtan ölü hediyelerinin bir kısmı günlük işlerde kullanılmış çanak çömlek, metal kap kacak, silah ve süs eşyalarından oluşur. Ayrıca din ve kültle ilgili ölü hediyelerini temsil eden alabaster veya pişmiş toprak idollere de rastlanır. Mezarlara bırakılan tek renkli çanak çömleğin çoğu, Kızılırmak ile Yeşilırmak arasındaki sahada, MÖ 3. binin özellikle son çeyreğinde yaygın bir şekilde kullanılan seramik grubundan farksızdır. Çoğu mezarda metal taklidi son derece kaliteli siyah ve kırmızı astarlı kap kacağa rastlanmıştır. Mezarlara bırakılan ikinci grup ölü hediyesini ise madenden yapılmış örnekler teşkil eder. Çoğu bakır alaşımından yapılmış kap kacak şekillerini çanak, vazo, tava, fincan ve kaşık gibi özel eşyalar oluşturur. Metal kapların kurşun örnekleri de açığa çıkarılmıştır.

Akik, fayans, frit kolye

Resuloğlu mezarları bize bölgede MÖ 3. bine tarihlenen metal kapların mezar içerisindeki dağılımlarını açık bir şekilde gösterir. Metal çanakların özel surette kullanılamaz hale getirildikten sonra sağ göğüs üzerine bırakıldıkları yaygın bir uygulamadır. Çoğu iri metal kabın iskeletin ayak hizasına bırakıldığı gözlenmiştir. Mezarlar bize metal kapların sadece kadınlara değil, erkek mezarlarına da bırakılabileceğini göstermiştir. Dövülerek yapılmış olan metal kapların şekilleri; Çorum, Amasya, Tokat, Merzifon ve Amasya’da bulunan çağdaşı örneklerden farksızdır.

Resuloğlu mezarlarında ele geçen madeni silahlar, Orta Anadolu’nun kuzeyindeki diğer mezarlıklarda olduğu gibi ölü hediyeleri arasında önemli bir yer tutar. Silah tipleri başta sap delikli baltalar ve hançerler olmak üzere az sayıda topuz başıyla temsil edilir.  Silahların bir kısmı kullanılabilir, sağlam durumda, bir kısmı ise özel surette bükülmüş veya parçalanmış şekilde mezar sahiplerinin yanına bırakılmıştır. Resuloğlu mezarlarına bırakılan ve çeşitli tali tiplerle temsil edilen silahlar, sadece Orta Anadolu ve Orta Karadenizle değil, aynı zamanda Güney Kafkasya ve Batı Anadolu ile kültürel ilişkilerin varlığını ortaya koymuştur. Bazı metal silahlar ve kaplar üzerinde görülen kumaş kalıntıları, ölülerin bu devirde giysileriyle gömüldüklerini gösterir. Kumaş kalıntılarının analizleri onların keten iplikleriyle dokunduğunu da ortaya koymuştur.

Harita, Resuloğlu Mezarlığı

Resuloğlu mezarlarında açığa çıkarılan ölü hediyelerininin en büyük grubu bakır ya da bakır alaşımı iğnelerdir. Özellikle mezarlarda çene altında ele geçen bükülmüş iğnelerin, elbiseyi tutturmaya yaradıkları düşünülür. 

Resuloğlu sakinlerinin şahsi süs eşyalarından kolyeler;  frit, fayans, böcekkabuğu, uzonit, akik, amatist, bronz, electrum, gümüş ve altın boncuk ya da pandantiflerden oluşur. Çeşitli tipe giren kolye taneleri, özellikle akik örnekler Alaca Höyük mezarlarında bulunanlarla rekabet edebilecek tekniktedir. Gümüş kolye tanelerinden ve bronz saç halkalarından bazıları, bölgenin Mezopotamya/Suriye ile kültürel ilişkilerini göstermesi açısından önemlidir. Kolyelerin yanında ele geçen masif altın, gümüş, elektrum ya da kaplama damga ve düğme biçimli küpeler, Alaca Höyük örneklerini yalnızlıktan kurtarmıştır.

Mezarlara bırakılan diğer süs eşyalarını, çeşitli madenlerden yapılmış bilezikler, halhallar ve boyunluklar oluşturur ve çoğunlukla iskeletler üzerinde bırakıldıkları şekilde korunmuşlardır. Madeni ölü hediyelerinin zenginliği, Resuloğlu sakinlerinin çiftçilik ve ziraat gibi günlük uğraşılarının yanında çevredeki maden ve hammadde kaynaklarını ustalıkla kullanabilen, ticari ilişkilere açık bir toplum olduklarını gösterir. Metal eserler üzerinde yapılan analizler bakır alaşımı içeriklerinde yüksek miktarda kalay ve arsenik bulunduğunu ortaya koymuştur.

Resuloğlu mezarları bize MÖ 3. binin sonunda teknik ve sanat seviyesi yüksek bir toplumun öbür dünya inançları ve adetleriyle ilgili bilgiler vermeye devam etmektedir. Mezarlığın yanında yer alan ve kronolojik olarak mezarlarla çağdaş mimarlık kalıntılarının araştırılması halen devam etmektedir. Son yıllarda açığa çıkarılan ve en üstteki iki evreli olmak üzere şimdilik iki tabaka halinde temsil edilen mimarlık kalıntıları, içerdikleri küçük buluntulara göre, Eski Tunç’un ikinci yarısına ve MÖ 2. bine geçiş evresine tarihlendirilmektedir.

Mezarlık alanının hemen karşısında yer alan güneydoğu yerleşimindeki kazılar, en üst seviyede Demir Çağına ait kale niteliğinde bir yerleşim modeli ortaya koymuştur. Demir Çağı surunun hemen altında kalan ve oldukça iyi korunmuş olan Eski Tunç Çağına ait bir yapı kompleksindeki çalışmalar halen devam etmektedir. İlk sonuçlar yapının, mezarlık alanındaki küp ve sandık mezarların ikinci seviyesi ile çağdaş olduğunu ortaya koymuştur. Önümüzdeki yıllarda bu evrenin ve hemen öncesinin kültürel yapısı ile ilgili daha kapsamlı sonuçlar elde edeceğimizi tahmin ediyoruz.

Kaynak: Aktüel Arkeoloji Dergisi “Anadolu’nun Zenginliği”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER