Tarımın Geçmişinde Değirmenler ve Değirmenlerin Günümüzdeki Önemi

Kırsal mirasımızın en önemli maddi kültür belgelerinden biri, halk mimarisi örneklerinden olan “Su Değirmenleri” dir. Kırsal alanda üretilen ve kır insanının temel besin kaynaklarından olan mısır ve buğdayın öğütülmesi yanı sıra; beslediği hayvanlarının yiyeceği olan tahıl türlerinin öğütülmesinde de su değirmenlerinden yararlanılır. İnsanın hem kendisi ve hem de beslediği hayvanlarının besin teminine yönelik bu gereklilik, su değirmenlerini yıllar boyunca yaşantımızın vazgeçilmez aracı haline getirmiştir.

Türk Dil Kurumu değirmeni, içinde öğütme işi yapılan yer; kahve, buğday, nohut vb. taneleri öğüten araç veya alet olarak tanımlar (Türkçe Sözlük: TDK 2005, 484). Farsça lûgatda; tahılın, un haline getirildiği yuvarlak ve geniş iki taş olarak tanımlar. Eğer bu taşlar su kuvvetiyle hareket ediyorsa “su değirmeni” anlamında Âsiyâ, Âsiyâb denilmektedir. Âsiyâ, bir ev âletidir ki zahire onunla un haline getirme işlevi görür. Şekil itibariyle yuvarlak ve geniş üst üste duran iki taştan ibarettir. Üstteki taş, su gücüyle hareket ediyorsa buna “Âsiyâb” denilir. El ile döndürülüyorsa “el değirmeni” anlamında “Destâs”; eşek veya başka bir hayvan vasıtasıyla döndürülüyorsa “eşek değirmeni” anlamında “Harâs”; rüzgâr kuvvetiyle dönüyor ise “Âsiyâ-yı bâdî” olarak adlandırılır. Motor gücüyle çalışan değirmenlere ise “Âsiyâ-yı dûdi” denildiği gibi “Âsiyâh” veya “Âsiyâv” da denilmektedir.

Antik teknolojinin gizli kalmaktan kaçınmayı başaran tek unsuru belki de su değirmenleri olsa da bunların kökeni ve farklı çeşitlerinin gelişimi halen akademik alanda tartışılmaktadır. Gıda işleme ve üretimin merkezileştirilmesinin yoğun olarak artmasında bu araçların ekonomik katkıları büyük olmakla birlikte, farklı su değirmenlerinin coğrafi ve kronoloji dağılımları da mevcuttur.

Noria su çarkı ve su kemeri, Hamah, Suriye. © rrruss/Fotolia

Temelde “kentsel” olan klasik literatürde “kırsal” su değirmenlerinden pek söz edilmez ve klasik sitelerin kazılmasında bu tür “endüstriyel” deliller genelde göz önüne alınmamıştır. Bu durum eski dönemlerde suyoluyla değirmencilik faaliyetleri gerçekleştirmenin sıklığı ile ilgili şüpheleri de beraberinde getirmiştir. Hatta su değirmenlerinin ancak MS 6. yüzyıldan itibaren kullanılageldiği bile düşünülmektedir. Buna istinaden su gücünün Ortaçağlardan itibaren Avrupa sanayi devrimindeki önemi sebebiyle odak noktası daha çok Roma Dönemi sonrası görülen gelişmelerle ilgilidir. Bu tür teknolojiler ancak son zamanlarda tekrar değerlendirilmeye başlanmıştır.

Su değirmenleri aslında kırsal ve ancak bazen kentsel bölgelerde de sık görülen bir yapıydı. Su tedarik imkânlarına ve suyun dökülme yüksekliğine bağlı olarak fonksiyonel olarak eşit türler de eş zamanlı olarak kullanılmıştır. Su değirmeni keşfedildikten sonra su olukları ya da kanallarla su akışını kontrol etme olasılığı, değirmenlerin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Pek çok bilim insanı, su değirmenin icadını MÖ 2. yüzyılın sonu ya da 1. yüzyıl başları olarak kabul etmektedir.

Didyma Apollon Tapınağı – 1900

Perge’li Apollonius tarafından MÖ 3. yüzyılın ikinci yarısında icat edilen buhar kullanan otomatik flüt çalar ve Arşimet tarafından icat edilen su saati, su değirmeninin en erken örneklerini temsil ederler. Bu icatların her ikisi de su değirmeninden gelen bir mekanizmaya bağlıdır. Bu mekanizma güç sağlayan değirmenlerin hem yatay hem de dikey şekillerinde zaten mevcuttur. Lewis’e göre bu değirmenler MÖ 3. yüzyılda diğer su kaldırma araçları ile birlikte çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. Ona göre hem dikey hem de yatay tekerlekli değirmenler ilk pratik kullanımlarını Küçük Asya’da görmüş olmalıdır ki varlıklarına ait en eski deliller de zaten bu bölgede bulunmuştur…

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 92. Sayı “Değirmenin Serüveni”

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER