Urartu İmparatorluğu Devlet Pantheonu
Pantheondaki bu en büyük üçlü tanrı grubu, Melikishvili’nin Gök ve Savaş tanrısı olarak nitelendirdiği devletin yüce tanrısı Haldi, Yıldırım ve Yağmur tanrısı Teḭšeba ve Güneş tanrısı Šiṷini’dir. Ardini/Muṣaṣir kentini Haldi kültünün merkezi (ve Urartuların beşiği) olarak ele alır, “Qumenu(ni) kentinin tanrısı” ifadesini Teḭšeba’ya atfederek Qumenu(ni) kentini onun kült merkezi olarak tanımlar. “Ṭušpa kentinin tanrısı” diyerek Ṭušpa kentinin de Šiṷini’nin kült merkezi olduğuna işaret eder.
- Yazar : Yervand GREKYAN
- Tarih : 2020-08-17 23:47:28

Van Kalesi (Tuşpa, Urartu İmparatorluğu’nun başkenti) yakınlarında yer alan, sonraki Ermeni geleneğinde ‘Mheri duŕ’ diye anılan ve ‘Meher kapısı’, ‘Kapalı kapı’, ya da ‘Taş kapı’ gibi adlarla da bilinen “Haldi Kapısı”, Urartu Devleti Pantheonu’nun çalışılmasına temel bir kaynak oluşturur. Bu kapı, Urartu Kralı Işpuini (yaklaşık MÖ 830-810) ve oğlu Menua (yaklaşık MÖ 810-790/785) tarafından yapılan çeşitli tanrılara verilen kurbanların kapsamlı bir listesini temsil eder.
Pantheonun yapısını anlamaya yönelik ilk çalışmalar, Grigor Ghapantsyan tarafından yapılır. Ghapantsyan, tanrıları sınıflayarak 6 gruba ayırmıştır. Zamanının bilimsel düşüncesi ve kendi bilgisinin sınırları dâhilinde, kısmen Urartuca, Hurrice, Akadça, Hititçe ve Ermeniceye dayanarak tanrı isimlerinin kökenlerini bulmaya çalışır. Urartu pantheonunda Mezopotamya kökenli tanrıları saptar. Ghapantsyan’ın en büyük başarısı, yazıttaki tanrı listesinin en sonunda yer alan bir grup tanrıçayı ayırt ederek bir ilki gerçekleştirmesidir.
Ghapantsyan’nın görüşleri, ünlü Sovyet uzman Georgy Melikishvili tarafından geliştirilir. Melikishvili, bir grup tanrıya, boğa ve koyunların, sonra sadece koyunların, ardından inek ve koyunların, sonrasında yine sadece koyunların kurban edildiğine dikkat çekmiştir. Bu nedenle, boğaların kurban edilmesinin tanrıların başlangıcına, ineklerin kurban edilmesinin ise tanrıçaların başlangıcına işaret ettiği sonucuna varmıştır. Kendisinin yaptığı başka bir gözleme göre, ilk üç tanrıça Ṷarubani, Ḫuba ve Tušpuea, pantheondaki ilk üç büyük tanrı Haldi, Teḭšeba ve Šiṷini’nin eşleri olmalıdır.
Pantheondaki bu en büyük üçlü tanrı grubu, Melikishvili’nin gök ve savaş tanrısı olarak nitelendirdiği devletin yüce tanrısı Haldi, yıldırım ve yağmur tanrısı Teḭšeba ve güneş tanrısı Šiṷini’dir. Ardini/Muṣaṣir kentini Haldi kültünün merkezi (ve Urartuların beşiği) olarak ele alır, “Qumenu(ni) kentinin tanrısı” ifadesini Teḭšeba’ya atfederek Qumenu(ni) kentini onun kült merkezi olarak tanımlar. “Ṭušpa kentinin tanrısı” diyerek Ṭušpa kentinin de Šiṷini’nin kült merkezi olduğuna işaret eder. Pantheondaki yerel tanrıları (örneğin; Šebeteria kentini Tanrı Šebitu’nun kült merkezi olarak tanımlanması ya da Tanrı Nalaini’nin adının Nal(a)) Dağı adı ile benzerlik göstermesi gibi) tanımlamaya çalışan N. Adontz gibi, Melikishvili de Tanrı dQilibani’nin adını Qilbani ülkesi ile Tanrı Ziuquni’nin adını ise Ziuquni ülkesinin adıyla ilişkilendirir.
Bronz kalkan üzerine kazınmış Urartu tanrılarından detay (Belli 1999, Fig. 17).
Igor Diakonoff bir adım daha ileri giderek, tanrı ailelerini tanımlamaya çalışır. Teḭšeba, Ḫuba ve Ṭurani’yi ayırarak, ilk ikisini Hurri pantheonundaki Teššub ve Ḫebat ile birlikte Turaniyi oğulları, Tilla/Šarruma ile eşleştirir. S. Hmayakyan’nın çalışmasında pantheon aşağıdaki yapıyı izler;
Tanrılar
İlk Grup (3 tanrı) – dḪaldi, dTeḭšeba ve dŠiṷini.
İkinci Grup (6) – dḪuṭuini, dṬurani, dUa, dNalaini, dŠebitu, dArsimela.
Üçüncü Grup (26) – dṶanapša, dDiduaini, dŠelardi (ya da dMelardi), dAtbini, dQuera, dElipri, dTaraini, dAdaruta, dIrmušini, yasak bir tanrı (DINGIR aluše urulili uešiuali), dAlaptušini, dErina, dŠiniri, dUnina, dAiraini, dZuzumaru, dḪara, dAraṣa, dZiuquni, dUra, dArṣibedini, dArni, dŠuba, dEliaṷa, dTalapura, dQilibani.
Tanrıçalar
İlk Grup (3) – dṶarubaini, dḪuba (Baba), dṬušpuea.
İkinci Grup (6) – dAṷi, dAḭa, dSardi, dṢinuḭardi, dIpḫari, dArdi.
Üçüncü Grup (26) – dBarṣia, dSilia, dArṷa, dAdia, dUḭa ve ayrıca daḭnaṷe ve dinuanaṷe (...e hali) adı verilen bir grup tanrıça. Bu son iki grup için kurban edilen koyun sayısına bakıldığında onlar sayıca dört ve on yedi tanrıça olmalıdırlar.
Bu yüzden, S. Hmayakyan tarafından yeniden yapılandırılan pantheonda 35 tane tanrı ve tanrıça yer alır. Bunların yanı sıra, çeşitli tanrısal fenomenler için de kurbanlar kesilmiş, bunlardan çoğu Tanrı Haldi’ye özgü niteliklerdir, “Haldi’nin silahları” veya “Haldi’nin ışığı” gibi.
Sentez çalışmaları başka araştırmacılar tarafından da yapılır. Aynı zamanda Urartu kale kazıları boyunca açığa çıkan bronz ya da ahşap heykeller üzerine kazınmış tanrı betimleri şu ya da bu tanrıyla ilişkilendirilir. Sonuç olarak, tanrılar yalnızca işlevleriyle değil, özel biçimlerde ve özelliklerde de karşımıza çıkar. Böylece, Tanrı Haldi, Teḭšeba, Šiṷini ve Tanrıça Ṷarubaini ile onların yanı sıra, şifa veren ya da demircilikle bağlı olan tanrılar da tanındılar. Hatta Urartu mitolojisinin kimi yönlerinden, örneğin “Ejderha-Savaşçı Tanrı” mitinin var olma olasılığından bahsetmek bile mümkün görünüyor.
Sonraki çalışmalar “Meher Kapısı” yazıtındaki listede yer alan tanrı ve tanrıçaların konumları ve birincil işlevleriyle birlikte eşleştirilmesi kapsamında devam eder. Özellikle Oktay Belli, bu bağlamda Yukarı Anzaf Kalesi’nde ortaya çıkarılan bir kalkanın daha sağlam korunmuş parçası üzerinde betimlenen tanrıları tanımlar. Kalkanda, Assur ordusunu bozguna uğratan ve Urartu tanrılarına liderlik eden, yaya gösterilen tanrıyı Haldi ile özdeşleştirerek onu takip eden tanrıları listede Haldi’den sonra adı geçen tanrılar ile aynı bulup sıralar.
Tanrı Haldi bir aslanın üzerinde, duvar resmi (Hovhannisyan 1973: Tab. 46).
Haldi’nin Hurri pantheonunda bir karşılığı olmaması tesadüfî değildir. Bunun yerine, Assurluların yerel tanrısı Aššur ile olan bağlantısı tamamiyle şaşırtıcıdır. Dikkat çekici bir biçimde, bu tanrılar benzer işlevlere sahipti: aynı zamanda bir dağ olan Aššur dağ tanrısıydı. Ayrıca, yapılan çalışmalar Aššur’un bir tanrıça olduğunu, Yeni Assur döneminde bile bir meyve ağacı olarak görülmeye devam edildiğini göstermiştir. Tanrı Aššur olarak yorumlanan kabartma (Museum Berlin, 150f., Abb. 92; 178, Abb. 115).
Urartuların Yerel (Öz ?) Tanrıları
MÖ 9. yüzyılın üçüncü çeyreğinde, Urartu henüz tek ve merkezi bir devlet formunda değildi ve Biainili’den çıkan bir hanedanlığın hükmü altındaki Nairi ülkelerinin oluşturduğu konfederasyon yapıya sahipti. Bu birliğin manifestosu, Nairi ülkelerinin pantheonunu yaratmaktı ve “Meher Kapısı”nın tanrı listesini barındıran yazıt, ortak pantheon yaratmak için yapılan ilk ve son girişimdi. Yapay bir şekilde yaratılmış bu pantheon, Išpuini’nin taşıdığı “Nairi ülkesinin Kralı” ünvanı gibi kısa bir süre içinde unutulacaktı.
Kral Išpuini dönemi, Tanrı Haldi kültünün yayılarak Ṭušpa dâhil Nairi topraklarıyla tanışmasına tanıklık eder. Haldi kültü, muhtemelen yerel nüfus üzerine zorla uygulanmış olmalıdır: Haldi’nin geç dönemlerde Mihra/Mher figüründe yeniden ortaya çıkması bunun kanıtıdır. Haldi kültünün fethedilen topraklara katkısı en iyi Išpuini ve Menua tarafından bırakılmış yazıtlarda kendini gösterir. Bu duruma, Išpuini ve Menua’nın ortak yönetim döneminde fethedilen ve Tanrı Haldi’ye bahşedilen ve “kule-tapınak” ((É)susi) ile “Haldi Kapısı”nın (dḫaldiei (GIŠ)KÁ) inşa edildiği Uiše kenti kanıt oluşturur. Diğer bir kanıt ise “Meher Kapısı” yazıtındaki listede yerel tanrılarıyla temsil edilen ve Haldi kültünün zorla uygulandığı Arṣuniuni kentidir. Genel olarak, ülkenin çeşitli yerlerine Urartuca (NA4)pulusi olarak adlandırılan (yazıtlı) stellerin dikilmesi ve farklı tanrılara adanması, bu tanrı kültlerinin yeni bölgelerle tanıştırılmasının doğrudan bir ifadesi ve Išpuini ve sonrasında Menua’nın dini politikalarının birer göstergesi sayılmış olmalıdır.
Böylesi anıtların oldukça büyük ritüel bir öneme sahip olduğu herkesçe bilinir. Üzerlerinde yazıt bulunan stellerin çoğunun Išpuini ve Menua dönemine ait olması ilginçtir. Dahası, ṭeribišuzi denilen yapıların da tümü Išpuini ve Menua döneminde dikilmiştir.
Išpuini ve Menua tarafından dikilen anıtlarda toplamda on adet tanrı ismi koruna gelmiştir: Ḫaldi, Teḭšeba, Šiṷini, Ḫuṭuini, Šebitu, Quera, Elip(u)ri, Ua, Ura ve Nalaini. Ilginç bir şekilde, bu erken tanrı grubu “Meher Kapısı” yazıtındaki listede bahsedilen ve daha sonradan gelen Urartuca kaynaklarda Menua oğlu Argišti’den başlayarak Argišti oğlu Rusa ve Erimena oğlu Rusa’ya kadar belirtilen tanrılardır. Sözüm ona, kimi daha üstün olan tanrıların, örneğin pantheondaki tanrı listesinde beşinci sırada yer alan Tanrı Turani ya da Tanrı Arsimela’nın hiç anılmaması şaşırtıcıdır. Buna karşılık, listenin sonunda yer alan tanrılardan biri olan Ura’nın (pantheonda yirmi dokuzuncu sırada) adı bir kereden fazla geçer. “Meher Kapısı”ndan sonraki en kapsamlı tanrı listesi, Ayanis’teki susi-tapınağı yazıtında ve Erimena oğlu Rusa tarafından bırakılmış Gövelek (Keşiş Göl) ve Savacık yazıtlarında görülebilir. Bu yazıtların ilki; Ḫaldi, Teḭšeba, Šiṷini, Ḫuṭuini, Ua ve ay tanrısı, dağ tanrısı Eiduru ve yediden fazla tanrıçaya (Ṷarubaini, Baba, Adia, Sardi, Inuani, Aia, Ṭušpunia, anf Inuani šišinie) sunulan kurbanları anlatır. İkinci grup kaynak ise Ḫaldi, Teḭšeba, Šiṷini, Quera, Ura, Nalaini ve Tanrıça Ṷarubaini’den bahseder. İşte bu noktada kesinlikle tek ve aynı tanrı grubuyla karşı karşıya kalırız. Bu grup, Urartuların yerel tanrılarını temsil ediyor olmalıdır. Hanedanlığın taptığı ya da daha doğrusu hanedanlık tarafından yönetilen belki de bu dağlık bölgenin renkli etnik haritası üzerindeki Urartular olarak tanımlanabilecek belirli bir grup insanın taptığı tanrılar…
Peki, kimdi bu tanrılar? Belli tanrıların kabulü ile birlikte, haklarında çok az şey biliyoruz. Varolan veriler de genellikle varsayıma dayalı. Örneğin; Teḭšeba, Urartu’da yıldırım tanrısı olarak tapınım görmüş ve Hurri Teššup’un mevkidaşı olarak görülmüş, ancak Urartuların Teḭšeba’sı yüce tanrı Teššup’a mahsus özelliklerden yoksun bırakılmıştır. Šiṷini (dUTU) Güneş tanrısıydı, Šelardi (Melardi) ise Ay tanrısı. Ḫuṭuini, genellikle Hurri kader tanrıları Ḫutena ve Ḫutellura ile bir tutulmuş, Urartuca “şans”, “kader” - ḫuṭutuḫi kelimesiyle ilişkilendirilen adı Hutuini’nin kader tanrısı olduğu düşüncesini desteklemiştir. Tanrı Šeb/pitu olasılıkla Sibitti ya da Sebettu’nun (Pleiades) dengidir. Bir grup tanrı belirli coğrafi bölgelerle (Nalaini, Ura vs.) ilişkilidir. Tanrıçalarla ilgili daha az bilgi vardır. Yüce Tanrı Haldi’nin eşi Tanrıça Ṷarubaini, bereket ve doğa tanrıçası (ana tanrıça) olarak görülür. Ayrıca Ṷarubaini’nin Tanrı Haldi’nin dişil karşılığı olma olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
‘Meher kapısı’ tanrı listesi, muhtemelen Išpuini ve Menua politik planının sadece bir parçası ve yansımasıydı. Menua zamanından itibaren Urartu Devlet pantheonunun, 70 adet tanrı (48 tanesinin ismi mevcut) ve çeşitli kutsal göstergeleri (çoğu Tanrı Haldi’nin nitelikleri) içeren “Meher Kapısı” tanrı listesiyle ortak yönlerinin az olduğunu varsayabiliriz. Ayrıca, Urartuların yerel tanrı sayısı (yaklaşık 10 erkek, 7 kadın) herhangi bir yerel Yakındoğu pantheonu ile benzerlik göstermesi olasıdır.
Van Kalesi (Tuşpa, Urartu İmparatorluğu’nun başkenti) yakınlarında yer alan ‘Meher kapısı’, ‘Kapalı kapı’, ya da ‘Taş kapı’ gibi adlarla da bilinen “Haldi Kapısı”, Urartu Devleti Pantheonu’nun çalışılmasına temel bir kaynak oluşturur. Bu kapı, Urartu Kralı Işpuini (yaklaşık MÖ 830-810) ve oğlu Menua (yaklaşık MÖ 810-790/785) tarafından yapılan çeşitli tanrılara verilen kurbanların kapsamlı bir listesini temsil eder.
Elbette bu sayı kesin değildir. Bu sayılara yeni isimler eklemek ve eksiltmek mümkündür. Varsayımlara göre, Urartu pantheonunda ikincil tanrılar da azımsanmayacak kadar çoktur. Örneğin, devletin coğrafi konumu göz önünde bulundurulduğunda, ikincil tanrılar olarak dağlara tapınma hiç kuşkusuz Urartu’da uygulanmış olmalıdır. Urartu’da da “Meher Kapısı”nı süsleyen kimi tanrılara bu bağlamda tapmaya devam edilmiş olması olasıdır. Bu özellikle, büyük olasılıkla Varaga Dağı (Er(e)k dağı) olan Tanrı Qilbani (“Meher Kapısı”ndaki listede 35. sırada) için geçerlidir. “Qilbani (Dağı) önündeki Rusaḫinili” (mRusaḫina KURQilbanika) olarak bilinen Urartu merkezlerinden biri bu dağın önüne inşa edilmiştir. “Meher Kapısı” tanrı listesinde gösterilmeyen Eiduru diğer bir dağ tanrısıdır. Ayrıca, Tanrı Zi(u)quni ve Adaruta da coğrafi bölgelerle ilişkilidir. Urartu dini metinlerine göre, hem dağlara hem de dağ tanrılarına kurban sunulduğu bilinmektedir. Bununla birlikte, birkaç istisna dışında ikincil tanrılardan olasılıkla kaynaklarda bahsedilmemiş ve “tüm (geri kalan) tanrılar (DINGIRMEŠ UKKINMEŠ) ya da “(tüm) tanrılar ve tanrıçalar” (DINGIRMEŠ dNIN(MEŠ)) konseptinde bir yere dâhil edilmiştir. Sonuç olarak, elimizde sadece eski Yakındoğu devletleri pantheounuyla ilgili fikir veren önemli ve karakteristik olan “yüce tanrılar” vardır.
Tanrı Haldi
Urartu Devletinde, Grigor Ghapantsyan tarafından “Haldomania” (Haldi çılgınlığı) olarak tanımlanan Haldi kültünün varlığı dikkat çekici bir unsurdur. Haldi’nin diğer tanrılar üzerindeki üstünlüğü zaten “Meher Kapısı” yazıtındaki tanrı listesinde aşikârdır. Išpuini döneminden başlayarak Urartu çivi yazılı yazıtlarda ilk kez Tanrı Haldi’den bahsedilmiş olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, onun isteği üzerine Haldi kültünün oluşturulduğu ve üstünlük sağladığı varsayılabilir. Dahası, Ḫaldi’nin Urartuların (Urartuca konuşan halkın) yerel tanrısı olmadığı düşünülür. Daha ziyade, Ḫaldi, Urartu devletinde “Biaḭnililer” denilen yönetici seçkinlerin yerel tanrısı olmalıdır. Bu durum, farklı etnik kökenlere sahip ve bu nedenle kendi yerel tanrıları olan bir hanedanlığın yönetiminde görülen ilk örnek değildir. Buna en iyi örnek, Orta Babil Dönemi, yani Kassit hükümranlığı boyunca görülen Babil inanç sistemidir. Kassitler iktidar olmadan önce olduğu gibi, Babil pantheonu çivi yazılı kaynaklarda bahsedilen “kralın tanrıları” Šuqamuna ve Šumaliya gibi Kassite kökenli birkaç tanrı dışında aynı kalmıştır. Kraliyet hanesinin koruyucu tanrıları olduğu düşünülen bu tanrılar açık bir şekilde Kassitlerin etnik tanrılarıdır: Mitanni’de iktidara gelen Hint-Aryan tanrıları Mitra, Indra, Varuna ve Nasatyalar gibi.
Bu yüzden, “Meher Kapısı” yazıtındaki tanrı listesinin farklı katmanları olduğu düşünülebilir: yerel halkın tanrıları, esas olarak Urartu (Hurri-Urartu) tanrıları (ayrıca olasılıkla bazı Mezopotamya kökenli tanrıları da içeren) ve en üstte yönetici hanedanlığın koruyucu tanrısı Haldi.
Tanrı Haldi çeşitli durumlarda karşımıza çıkar. Kısaca, Haldi güneş, bereket tanrısıdır. Bu nedenle, Haldi’nin dişi bir tanrıça olma ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda Urartu döneminde onun karısı olarak görülen Tanrıça Ṷarubaini (ki bu düşünce bilimsel literatürde oldukça kabül görür) Haldi’nin dişi yanlarının taşıyıcısı olabilir. Aynı zamanda bu figürü, eski Yakındoğu dağ tanrıları veya kayadan-doğan tanrılarla ilişkilendirmek mümkündür. Ayrıca Haldi ölen ve yükselen bir tanrı gibi görünmektedir. Belki de Ölüler Diyarı Efendisidir ve oranın güneşidir. Haldi kültünün varlığının kanıtı, Urartu’da tüm dini seromonilerin Haldi’nin susi-tapınağında, “Haldi kapı(ları)sının” önünde veya açık hava tapınaklarında ve Haldi stellerinin önünde gerçekleştirildiğini gösterir. Bununla birlikte, Urartu’da “tapınak” kavramı, genel olarak “Haldi’nin tapınağı” olarak algılanır.
Bu veriler ışığında, Haldi’nin Hurri pantheonunda bir karşılığı olmaması tesadüfî değildir. Bunun yerine, Assurluların yerel tanrısı Aššur ile olan bağlantısı tamamiyle şaşırtıcıdır. Dikkat çekici bir biçimde, bu tanrılar benzer işlevlere sahipti: aynı zamanda bir dağ olan Aššur dağ tanrısıydı. Ayrıca, yapılan çalışmalar Aššur’un bir tanrıça olduğunu, Yeni Assur döneminde bile bir meyve ağacı olarak görülmeye devam edildiğini göstermiştir. Aššur’un ne karısı ne de ailesi vardı. Ištar/Ninlil ile olan evlilik bağı sonrasında gelen Ninlil’in Enlil’in karısı olduğu düşüncesi, Aššur’un Tanrı Enlil olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. Aššur kültü açık bir şekilde bitki örtüsü, özellikle de Kutsal Ağaç ile ilişkiliydi. Urartu’da olduğu gibi Assur’da da Aššur kültü varlığının olduğu söylenebilir. Aššur’dan “benim tanrım”, “efendim” olarak bahsedilir ve ilu(m) -“tanrı” kelimesi kullanıldığında genellikle Aššur kastedilir. Diğer tanrılar gibi herhangi bir özel doğal ya da tanrısal güçle cisimleştirilmemiştir. Aynı zamanda hem herşeye sahip hem de hiçbirşeye sahip değilmiş gibi görünür. Aššur hiç kuşkusuz karakteriyle birlikte öne çıkar ve Mezopotamya’nın diğer bölgelerinde benzeri yoktur.
Bu nedenle, eğer aynı karakterin iki farklı yansıması değil ise Ḫaldi ve Aššur karakter olarak birbirine yakındır denebilir. Her iki tanrı da “evrensel”dir ve tek başlarına tüm pantheonu temsil edebilirler. Belki de, bu durum Urartu’daki yönetici hanedanlığın, Biainililerin olası kökleri üzerindeki yansımalara neden olmuş olmalıdır.
“Meher Kapısı” yazıtındaki tanrı listesinde adı geçmeyen fakat diğer Urartu yazıtlarından bilinen tanrıların (dIubša, dAMAR.UTU (= Marduk veya Santaš), dAššur, dAniqu ve dEiduru) adlarına gönderme yapmak; etno-politik süreçler, fetihler, bölgede Urartuların ulguladığı tehcirler ya da Urartu’da yeni etno-politik güçlerin rolünün artması ile dini politikada yaşanan değişikliklerle bağlantılı olmalıdır.
EN ÇOK OKUNANLAR
Altınlarla Donatılmış Trakyalı Savaşçı Mezarı Bulundu
Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.
- Trakyalı
- Trak
- Savaşçı
- Süvari
- Mezar
- Altın
- Yüzük
- Hançer
- Zırh
- Hazine
- At
- Bulgaristan
- Thracian
- Thracian
- Warrior
- Cavalry
- Tomb
- Gold
- Ring
- Dagger
- Armour
- Treasure
- Horse
- Bulgaria
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archa
Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu
Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.
SON İÇERİKLER
Tokat’taki İzinsiz Kazıda Mozaik Bulundu
- Mozaik
- Mosaic
- Kültürel Miras
- Kaçakçılık
- Jandarma
- Operasyon
- Define
- Tokat
- Türkiye
- Turkey
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology
Antik Taş Ustalarına Ait Alet Takımı Bulundu
- Dacia
- Romanya
- Demir Çağı
- Alet
- Taş
- Taş Ustası
- Örs
- Çekiç
- Keski
- Daçya
- Romania
- Iron Age
- Tool
- Stone
- Stonemason
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology
Karatepe Yazıtları, UNESCO Dünya Belleği Uluslararası Kütüğü'ne Girdi
- Karatepe
- Aslantaş
- Yazıt
- Hiyeroglif
- Yazı
- Geç Hitit Dönemi
- Açık Hava Müzesi
- Müze
- Museum
- Kadirli Osmaniye
- Türkiye
- Turkey
- UNESCO
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology