Yeni Assur Krallığı’nda Şarap

Yeni Assur Krallığı MÖ 1. binyıldan itibaren Mezopotamya coğrafyasında rakipsiz bir güç olarak hâkimiyet sürmüştür. Assur krallarının izlemiş olduğu genişleme politikası neticesinde krallığın sınırları batıda Halep, doğuda Zagros Dağları, güneyde Basra Körfezine kadar uzanmıştır. Böylesi geniş bir coğrafyada hâkimiyet sürmüş olan Assur Krallığı askeri, dini ve ekonomik alanlarda birçok başarı göstermiştir.

Aslanlara libasyon sahnesi ©Akyıldız, Gökce ve Kaçmaz Levent 2022

Assur Krallığı aynı başarıyı tarımsal faaliyetlerde de sürdürmüştür. Bu tarımsal faaliyetler arasında kurulan bahçelerin de önemli bir yeri vardır. Söz konusu bahçeler büyük av ile botanik parkları (kirû, ambassu) ve keyif bahçeleri ile meyvelikleri (kirimāhu) içerir. Ayrıca tarımsal faaliyetler arasında bağcılığında özel bir yeri vardır. Assur’un egemenlik kurduğu Kuzey Mezopotamya’da MÖ 3. binyıldan itibaren asma yetiştirilmiştir. Bununla birlikte MÖ 9. yüzyıldan önce Assur’un yakın çevresinde bağcılık yapıldığına dair çok az kanıt vardır. Assur çivi yazılı metinlerinde bahçelere dair çok sayıda bilgi geçmekle birlikte doğrudan bağcılığa dair veriler bulunmamaktadır. Ancak II. Asurnasirpal (MÖ 883-859) ve Sennaherib (MÖ 704-681) dönemlerine ait yazılı metinlerde bahçeler içerisinde çeşitli ağaçlarla birlikte asmalara da yer verildiğine dair veriler bulunur. Bu yazılı kaynaklardan asmanın Assur kraliyet bahçelerinin bitkilerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.

Yeni Assur sanatı şarabın hammaddesi olan asma ve meyvesi hakkında önemli görsel veriler sunar. Asma betimlerine Assur kral kronolojisinde şimdilik Sennaherib dönemine ait iki ve Aşurbanipal (MÖ 668-627) dönemine tarihlenen dört kabartma ile Nimrud’dan bir fildişi eser üzerinde rastlanır. Askeri sahnelerde betimlenmiş asma ve meyvesi diğer bitki türleri ile birlikte gösterilmiştir.

Bazı sahnelerde asmaların sayıları birden fazladır. Birden fazla asmanın görüldüğü alanlar bağ olmalıdır. Betim sanatında yaprakları ve meyvesi belirgin olarak gösterilmiş olan asmalar bir ağaca sarılı şekilde de tasvir edilmiştir. Assur sanatında asmaların çardak olarak kullanımı da söz konusudur.

Bunun en güzel örneği Kral Asurbanipal ve eşi Assurşarat’ı birlikte gösteren ziyafet sahnesinde görülür. Sahnede meyvesi ve yaprakları ile birlikte işlenmiş asma sahnenin sağında ve solunda bulunan ağaçlara dolanarak gelişmiştir. Büyüyen asmaların daha sonra uçları birbirine kavuşturularak çardak oluşturulmuştur. Böylelikle söz konusu ziyafet bir korulukta asma çardağı altında gerçekleşmiştir.

Libasyon sahnesi ©Akyıldız, Gökce ve Kaçmaz Levent 2022

Şarap Üretimi

Sümerce GEŠTIN, Akadca karānum ile ifade edilen şarabın üretimine dair sınırlı sayıda veri vardır. Nitekim Diyarbakır/Kavuşan Höyük’ün Yeni Assur tabakasında tespit edilen kuyu bir şarap işliğinin parçası olarak tanımlanmıştır. Ağız çapı yaklaşık 1,85 metre olan kuyunun 4,30 metre derinliğe gelindiğinde bu kez tam ortasında, 35 santimetre çapında, 25 santimetre derinliğinde küçük dairesel bir çukur yer alır. Bu kuyu, içinde üzümün ayaklarla ezildiği dörtgen çiğneme havuzu, havuzun kenarında, buradan gelen üzüm suyunun ön taraftaki toplama kuyusuna akmasını sağlayan, uzunluğu 3,5 metreyi bulan bir kanal, portatif çuval üzüm presinin tabana saplanarak kullanımından kaynaklanan delikli bir taban ve üzüm suyunun toplandığı, şarap olmak üzere bekletilerek fermente edildiği içi kireçle sıvanmış toplama alanı olarak tanımlanmıştır.

Yeni Assur çivi yazılı metinlerinde personel listelerinin olduğu kayıtlarda rab karāni/ rab kūtāti (şarapçı başı) gibi meslek unvanları yer almaktadır. Ayrıca Yeni Assur dönemi metinlerinde È.GEŠTIN (şarap evi) terimi de geçmektedir. Bu terim üretilen şarabın daha sonraki zamanlarda kullanılmak üzere depolandığını gösterir. Nitekim Yeni Assur merkezlerinden Khorsabad ve Nimrud’da yapılan kazı çalışmalarında şarap mahzenleri olarak tanımlanan mekânlar da tespit edilmiştir. Söz konusu mekânlarda şarap pithos tarzı kaplarda muhafaza edilmiştir. Bununla birlikte Şölen Steli’nden şarabın sadece pithoslarda değil tulumlarda da korunduğunu öğrenmekteyiz.

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 98. Sayı “Tanrılar ve Kutsal İçecekleri”  

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER