- Anasayfa
- Blog Yazarlığı
- Amazon Kadınların Yurdu : SİNOP
Amazon Kadınların Yurdu : SİNOP
Bir yandan biz onu ararken, o elinde feneri, yanında köpeği ile sokaklarda “insan arayan” Sinoplu filozof Diyojen’in heykelini bulduk: “Gölge etme başka ihsan istemem” sözü aklımıza geldi ve hafifçe gülümsedik bu zeki düşünüre.
- Yazar : Alparslan BERBER
- Tarih : 2020-08-04 01:23:19

Uzun zamandır hayalini kurduğum Batı Karadeniz seyahatine, kadim dostum Durmuş’un yıllardır dilinden düşürmediği memleketi Sinop’tan başlamaya karar verdim.
Havaalanından şehre doğru yol alırken, ülkemizin doğa harikası bir cennet köşesine daha geldiğimizi anladım. İlkbaharın taze yeşilliği içinde yeni açmaya başlayan çiçekler arasında uçuşan kelebekleri görünce, dostum Durmuş’un Sinop hakkında anlattıklarının az bile olduğunu düşündüm.
Anadolu’nun kuzeyindeki en uç nokta olan İnceburun ve deniz fenerine, Türkiye’nin tek doğal fiyordu Hamsilos koyuna, savaşçı Amazon kadınlarına ve ünlü tarihi cezaevine ev sahipliği yapan bir yarımada şehri Sinop’u, mis gibi taze bahar havasını soluyarak gezmek ve gezilen her güzelliği fotoğraflamak inanılmaz zevkli idi.
Bu güzel şehrin içinde gezerken ilk önce, MÖ 8. yüzyılda Milet'ten gelen göçmenlerin Sinop'a yerleşmelerine müteakiben yaptıkları Sinop Kalesi’ne yöneldik. Kalenin surlarında ve burçlarında dolaşırken Karadeniz’in hırçın dalgalarının limanın duvarlarını dövüşünü seyretmek için, burçların limana kuş bakışı bakan tarafında en güzel şekilde konumlanmış ve harika manzarası olan kafe, davetkâr biçimde dinlenmeye çağırıyordu. Hem yolculuğun hem de kalenin dik, dar ve yüksek merdivenlerini tırmanmanın bizi bayağı yormuş olduğunu oturunca anladık. Çaylarımızı yudumlarken, bir taraftan Karadeniz’in uçsuz bucaksız ufkunda gözlerimizi gezdiriyor, diğer yandan limana giriş çıkış yapan rengarenk balıkçı teknelerini seyrediyorduk.
Koyu sohbetimize devam ederken, kafenin sahibi bize; Sinop şehrinin adını, bir rivayete göre Irmak Tanrısı Osopos’un güzeller güzeli kızı Sinope’den aldığını, bir başka rivayete göre de, Assurların ay tanrısı “Sin”den geldiğini anlattı. MÖ 200 yıllarında yaşayan Skymnos ise, şiirlerinde Sinop adının Sinope adlı bir Amazon kraliçesinden geldiğini dile getirmiştir.
Hava güneşli, baharın sabah serinliğinin ise içimizi ürpertiyor olmasına rağmen, yolumuz ve gezecek yerlerimiz çoktu ve tekrar yola koyulmak üzere kalktık. Çıkışı kadar inişi de bir o kadar zorlu kale merdivenlerinden yavaş yavaş ve dikkatli bir şekilde inerek, aracımıza yöneldik.
Bir yandan biz onu ararken, o elinde feneri, yanında köpeği ile sokaklarda “insan arayan” Sinoplu filozof Diyojen’in heykelini bulduk: “Gölge etme başka ihsan istemem” sözü aklımıza geldi ve hafifçe gülümsedik bu zeki düşünüre.
Diyojen heykelini de gördükten sonra, istikametimizi Osmanlıların Karadeniz’deki en büyük tersanesinin bulunduğu alana yönelttik. 1214 yılında, Sinop’un Anadolu Selçukluları Döneminde Sultan İzzettin Keykavus tarafından Türklere geçmesiyle, 4000 yıl önce bölgeye egemen olan Gaskalılar tarafından yaptırılan kaleye ek birbirine paralel surlar eklenmiş ve burada bir iç kale oluşturulmuştu. Örülen bir duvarla da ikiye ayrılan bu İç Kale’nin güneyinde kalan kısım, 1568 yılından 1887 yılına kadar bir cezaevi olarak kullanılmıştı. Bugün açık hava müzesine dönüşen ünlü Tarihi Sinop Cezaevi, dış görünüşü ile hala heybetliydi fakat bir o kadar da hüzün vericiydi. Çok sayıda düşün ve edebiyat adamına ve ölümsüz esere ev sahipliği yapmış olan cezaevi, soğuk yüzlü merdivenleri ve demir parmaklıklı kapıları ile daha merdivenleri çıkarken içimizi ürpertmeye yetmişti. Büyük bir merakla, birçok ünlünün misafir olduğu bu tarihi mekandaki, 20 no’lu koğuşu aradık ve sonunda bulduk. Koğuşun demir kapısının üzerinde yazan, “S.Ali, 1933’ün Mayıs’ında buraya getirildi” yazısını görünce, sanki o günleri bizler de yaşamış gibi olduk. Koğuş kapısını zorlukla aralayıp soğuk ve bakımsız koğuşun içine girince, duvarda Sabahattin Ali’nin, “Aldırma Gönül” şiirinin bulunduğu tabelayla yüz yüze geldik. Bir an zihnimiz zaman tünelinden geçti ve geçmişe sürüklendi.
Bir solukta okuduğumuz o güzel ve dokunaklı şiirden sonra, gezerken bile kedere boğulduğumuz bu koğuştan biran evvel dışarı çıkmaya ihtiyaç duyduk. Sonrasında bu meşhur koğuşa yalnızlığıyla baş başa bıraktık.
Bu güzel bahar havasında, bu kadar hüzün ve yaşanmış acıların derin izlerini geride bırakmak için, kendimizi tabiat ananın kucağına bırakalım istedik ve bir doğa harikası olan tek doğal fiyordumuz Hamsilos koyuna doğru yol aldık. Denizin bir nehir gibi kara içine girdiği, yemyeşil ormanlarla çevrili bu cenneti anlatmak yetmez de, bitmez de…
Mihmandarımız Recep Bey’in kılavuzluğunda ve anlattığı fıkraların eşliğinde, kilometrelerce uzanan kumsalıyla Akliman Yöresini; adını ince simsiyah volkanik kumundan alan Karakum sahilini ve deniz, orman, göl ve çölün birarada olduğu Sarıkum’u, ülkemizin en kuzey ucu olan İnceburun ve fenerini de gezdikten sonra bir molayı hak etmiştik.
İyice acıkan karnımızı doyurmak ve dinlenmek için, 15 metre yükseklikten ve orman içinden küçük bir göle dökülmekte olan, çevresi piknik ve mesire alanı olarak kullanılan Erfelek Tatlıca Şelalelerinde yemek için uzunca bir mola verdik. Yemeğimizi akşamüstünün serinliğinde, sıcak şömine başında yerken, gezdiğimiz yerlerin derin sohbetine dalmış, saatlerin nasıl geçmiş olduğunu unutmuştuk.
EN ÇOK OKUNANLAR
Altınlarla Donatılmış Trakyalı Savaşçı Mezarı Bulundu
Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.
- Trakyalı
- Trak
- Savaşçı
- Süvari
- Mezar
- Altın
- Yüzük
- Hançer
- Zırh
- Hazine
- At
- Bulgaristan
- Thracian
- Thracian
- Warrior
- Cavalry
- Tomb
- Gold
- Ring
- Dagger
- Armour
- Treasure
- Horse
- Bulgaria
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archa
Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu
Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.
SON İÇERİKLER
5 Bin Yıl Önce Yaşamış Bir Kadının Olağanüstü İyi Korunmuş Kalıntıları Bulundu
Roma Süvari Birliğine Ait At Mezarlığı Bulundu
- Süvari
- Romalı
- Asker
- At
- Binici
- Mezar
- İskelet
- Arkeozooloji
- İzotopik
- Antropoloji
- Zooloji
- Almanya
- Cavalry
- Roman
- Soldier
- Horse
- Rider
- Grave
- Skeleton
- Archaeozoology
- Isotopic
- Anthropology
- Zoology
- Germany
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Akt
4 Bin Yıllık Kil Tabletlerde Günümüzde Kullanılan Kelimeler Tespit Edildi
- Kültepe
- Kaniş
- Karum
- Assur
- Tablet
- Yazı
- Çivi Yazısı
- Assurca
- Türkçe
- Kelime
- Kayseri
- Türkiye
- Turkey
- Anadolu
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology