Aktüel Arkeoloji Dergisi 81. Sayı - Barajlar ve Kültür Tarihi: Ilısu

Arkeolojik dolgular geçmişin arşivleridir. Bu arşivlerdeki bilgi ancak arkeolojik kazılarla birlikte etkin ve kullanılabilir bir bilgiye dönüşebilir. Bilgi, gerekli belgeleme yapılmadan yok edildiğinde insanlık tarihini ortadan kaldırmaktadır. Günümüzde hızlı nüfus artışı ve artan gereksinimler karşısında, uygarlık tarihinin arşivleri, bilgi dağarcıkları, barajlarla ya da barajlar olmadan hızla yok edilmektedir.

Barajlar bir havzadaki bütün yerleşimleri ortadan kaldırdığı için, kültür varlıkları açısından günümüzün en kapsamlı yok edicisi durumundadır. Ancak barajlar planlanırken barajların etki alanı içinde kalacak kültür ve doğa varlıklarının neler olduğu önceden bilinip, baraj projeleri buna göre geliştirilse ve zorunlu olarak etki alanı içinde kalacak varlıklar belgelense, taşınma işlemi önceden planlansa, bugün tartışılan birçok sorun ortadan kalkacaktır. Fırat Nehri üzerinde yapılan Keban Barajı, Türk arkeolojisinde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Yürütülen arkeolojik çalışmalarla o yıllara kadar geçmişi hiç bilinmeyen bir bölgenin kültür tarihi aydınlanmış, kazandırdığı bilginin yanı sıra, binlerce eserin ortaya çıkması sağlanmış, bölgenin nekadar büyük ve görkemli merkezlere sahip olduğunu göstermiştir. Keban Projesi, kültür varlıklarının tümünü kurtaramadan sonuçlanmıştır, ancak projenin uygulandığı yıllarda dünyadaki en kapsamlı, çok uluslu, çok disiplinli, iyi yönetilen tek proje olarak ün yapmış, Malta-Valetta Sözleşmesi ile de uluslararası bir nitelik kazanmıştır.

Daha sonra çalışmalar Karakaya ve Atatürk Baraj Alanlarında da devam etmiştir. Ilısu Baraj alanındaki kazılarda farklı bir yönetim modeli oluşmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra Devlet Su İşleri kazıların etkili yürütülmesi, eserlerin belgelenmesi ve mümkün olduğunca çok sayıda merkezin kazılabilmesi için kazılara destek ve ödenek sağlamış, Dünya Bankası ise kültür varlıklarına gereken önem gösterilmediği taktirde projeye aktaracağı kredileri kapatacağına yönelik tehditte bulunmuştur.

Suçlu Kimdir?

Eğer suçlu aranacaksa bu tek başına yatırımcı kurumlar değildir. Çağdaş yaşamın gereklilikleri üzerine yatırım yapan kurum yasal zorunluluk gereği yatırım yapacağı alanda tescilli kültür varlığı olup olmadığını sorar. Yatırım alanında tescilli kültür varlığı yok ise, projenin gerçekleştirilmesi açısından herhangi bir sakınca da yoktur. Nitekim Samsat, Zeugma, Halfeti, Hasankeyf “yok” sayılmıştır. Bunlar proje planlama aşamasında tescilsiz olduklarından Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Su İşleri’ne baraj göl alanında kültür varlığı bulunmadığı ve bu nedenle projenin gerçekleşmesinde hiçbir sakınca olmadığı yanıtını vermiştir. Aynı durum ülkemizde yapımı sürmekte olan karayolları, boru hatları, havaalanları, limanlar, sanayi ve turistik tesisler ve maden ocakları için de söz konusudur. Örneğin, aylardır adım adım tahribatı belgelediğimiz, tescillenmesi ve korunmasına yönelik tüm ilgili kurumlara taleplerimizi ilettiğimiz Antalya’nın Kaş ilçesi Çukurbağ köyünde baraj yok ama semalarında hava limanı, verimli tarım arazilerinde ve zengin bioçeşitliliği olan topraklarında otoban projeleri var. Kaçak kazı ve kaçak yapılaşmayla birlikte hızla yok edilen, yok edilmesine izin verilen kültür ve tabiat varlıkları, tarım alanları var. Ancak başvuru belgelerimiz kayıp, tüm sorularımız yanıtsız. Barajlar ve Kültür Tarihi - Ilısu sayımızın şekillenmesinde öncülük yapan Haluk Sağlamtimur’a, tatilini bölerek bize barajların tarihini ve barajların yok ederken kazandırdıklarını anlatan Mehmet Özdoğan’a ve bizimle çok hızlı bilgi paylaşımında bulunan tüm Ilısu Baraj bölgesi ekibine sonsuz teşekkürler. 

Barajlar ve Kültür Tarihi sayımızın ikincisi hazırlanma aşamasındadır.

İyi okumalar,

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER