Aktüel Arkeoloji Dergisi 85. Sayı “Öte Dünya, Kült ve Tarikat”

İnsanoğlunun anlamlandıramadığı doğa olayları, doğumlar, ölümler, felaketler, hastalıklar zamanla ortak korkuları, ortak çaresizlikleri ve kaygıları ortaya çıkartmış; insanların karşısında aciz kaldıkları olaylarla başa çıkma, bunlardan kurtulma çabası onları doğaüstü güçlere ve kutsal varlıklara yönlendirmiştir.

İnsanların doğayla mücadelesi ve doğa olaylarını anlamaya başlaması, çok tanrılı inanışları doğurmuş ve şekillendirmiş; böylece zaman içinde inanç sistemleri oluşmaya başlamıştır. Tanrılar ve tanrıçalar aynı insanlar gibidir: yerler, içerler, üzülürler, sevinirler, kavga eder, savaşır, aşık olur evlenirler, yeni doğumlarla soylarını genişletirler... İnanma ihtiyacı ile birlikte insanların hayatında zamanla daha fazla yer kaplamaya, onların toplumdaki statüsünü bile belirlemeye başlarlar. Ayrıca bu ihtiyaç artık insanoğlu için bir varoluş sebebidir ve insanoğluna önemli görevler yüklemiştir.

Kaygıları, hayattaki belirsizliklerin bitimsizliği ve arzularına ulaşma umuduyla inandıkları, saygı-sevgi duydukları tanrı ve tanrıçalara karşı önemli görevler edinmişlerdir. Suçlar ve günahlar da oluşunca insanların bilerek ya da bilmeden yaptığı hatalar tanrıları öfkelendirmiştir. Başlarına gelen talihsizlikleri, hastalıkları birer ceza olarak algılayanlar, tüm günahlarından kurtulmak, arınmak, tanrıları hoş tutmak için ritüeller gerçekleştirmişlerdir. Tanrılar için ziyafetler hazırlamış, eğlenceler düzenlemiş ve onları hoş kokularla karşılamış ve göndermişlerdir.

Binlerce yıllık bir süreçte insanlar, toplumlar, kültürler önemli değişiklikler yaşamış ancak eski inanışlar kaybolmamış, en önemli tanrılar isim değiştirerek ve hatta kişi isimlerinde yeniden hayat bularak tapınım görmeye devam etmiştir. Zamanla devletlerin resmi dini haline gelen inanç sistemleri, aynı sistem içinde farklı grupları, tarikatları ve cemaatleri yaratmış; insanlığa ışık olma, yol gösterme gayesinde olan ruhani liderlerin yanı sıra üstün konuşma yetenekleri ve ikna kabiliyetleri, hile düşkünü kıvrak zekaları ve sahte mucizeleriyle peşlerinden sürükledikleri çaresizleri duygusal, maddi ve cinsel açıdan sömüren din simsarlarını ve şarlatanları da çıkarmıştır.

Eskiçağlardan beri süregelen bu inançların izleri günümüzde hayatın her alanında görülmektedir. Kuşkusuz hayat var oldukça da her birey kendince doğruya, iyiye, güzele, çareye, ölümsüz ruha ve sevgiye ulaşmak için yine kendi maneviyatı, kendi arzularına cevap vereceğine inandığı kutsalı ya da yönteminin peşinde koşulsuz şartsız bir inançla gidecektir. Arkeologlara, tarihçilere, mitologlara ve teologlara düşen ise günümüze kalan bu soyut ve somut dini mirasın ve maneviyatın izlerini yakalamak olmuştur.

Devamlılığı olan, farklı kimliklere bürünüp özünde aynı kalan inanç, şenlik, ritüel, tarikat ve öğretiler için...

İyi okumalar

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER