73 Yıl Aradan Sonra Amos Antik Kenti’nde Arkeolojik Kazılar Yeniden Başladı

Antik dönemde Karia Khersonesos’u olarak anılan Bozburun Yarımadası’nın başlıca kentlerinden biri olan Amos günümüzde Marmaris’in 20 km güneybatısında, Kumlubük mevkiindeki Asarcık Tepesi’de yer almaktadır.

Bir burun şeklinde denize doğru uzanan tepe üzerindeki ana yerleşim; surlar, kuleler ve şehir kapıları ile güçlendirilmiş tahkimatlı bir kent özelliği göstermektedir. Müstahkem bir tepe yerleşimi olan Amos’ta iskan üç ana teras üzerinde yükselmektedir. Kentin kamusal yapılarının yer aldığı akropoliste bin kişilik bir tiyatro ve muhtemelen Athena’ya adanmış bir kutsal alan, orta terasta Apollon Samnaios tapınağı, en alt terasta ise sivil yapılar bulunmaktadır.

Kentin tarihi şu ana kadarki mevcut verilere dayanarak MÖ 6. yüzyıla gitmekteydi ancak en son bulgular MÖ 10. yüzyılı işaret etmektedir. MÖ 6. yüzyıl ile birlikte yoğun bir iskân görmeyen başlayan Amos’un MÖ 4. yüzyıla kadar bağımsız bir polis kimliğine sahip olduğu söylenebilir. MÖ 5. yüzyılda Attika-Delos Deniz Birliği’ne üye olan Amos’un ismine MÖ 428’e ait Atina Vergi Listeleri’nde rastlanılmaktadır. MÖ 4. yüzyıl ile birlikte Rhodos Peraia’sın bir deme’si olarak varlığını MS 3. yüzyıla kadar devam ettirmiştir. Bu tarihten itibaren sadece Amos’ta değil, Karia Khersonesos’unun tamamında izlenebilen bir hiatus bulunmaktadır. Yaklaşık yedi yüz yıl süren söz konusu zamansal boşluğun ana nedeni olarak ardışık depremler ileri sürülmektedir.

1948 ve 1953 yıllarında G. E. Bean tarafından yürütülen bir dizi kazı çalışması, günümüze kadar Amos’ta gerçekleştirilmiş tek araştırma olma niteliği taşımaktaydı. 2019 yılından itibaren Amos ve çevresinde yürütülmeye başlanan yüzey araştırmasına ilaveten 2020’de bir mezarda gerçekleştirilen kurtarma kazısı ve 2021 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Gürbüzer’in bilimsel danışmanlığında başlanan sistematik kazılar ile kente dair güncel verilere ve bulgulara ulaşılmıştır.

2021 yılı kazı çalışmalarının odak noktasını akropolisteki tapınak oluşturmaktadır. 13x7 m. ölçülerindeki tapınak templum in antis ya da daha büyük bir ihtimalle prostylos planlı olmalıdır. Tapınağın düzenini işaret edebilecek bir bulgu günümüzde bulunmamasına karşın, genel kanı Dor düzeninde olduğu yönündedir. Kazı çalışmaları söz konusu tapınağın MÖ 4. yüzyılda inşa edildiğini ortaya koymakla birlikte, tapınağın ilk evresi MÖ 6. yüzyıla aittir. Ele geçen adak eşyaları ve kült heykeline ait parçalar tapınağın bir tanrıçaya adanmış olabileceğini göstermektedir. Tapınağın bulunduğu kutsal alanın Lindos’taki Athena Lindia temenosu ile yakın plan benzerliği göstermesinin yanı sıra, Lindos’un bir deme’si olarak varlığını sürdüren kentin tarih boyunca sosyo-kültürel ve politik açıdan Lindos etkisinde olması da göz önüne alındığında söz konusu tanrıçanın Athena olma olasılığı yüksek görünmektedir. Tapınakta yapılan kazı çalışmaları kutsal alanın tarihinin, geniş ölçekte kent tarihinin de MÖ 10. yüzyıla kadar geriye gittiğini kanıtlamaktadır.

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER