Seyitömer Höyük

Seyitömer Höyüğü, Türkiye için önemli yer altı kaynaklarından biri olan linyit kömürünün çıkarıldığı Çelikler Seyitömer Linyit İşletmesi rezerv sahası içinde yer alır ve Anadolu’nun önemli yerleşim merkezlerinden biridir.

Seyitömer Höyüğü 2014 Yılı Hava Fotoğrafı

Seyitömer Höyüğü’nün etkilediği alanda yapılan incelemeler, burada yüksek kaliteli 12 milyon ton kömür rezervinin bulunduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu rezervin kullanılır duruma getirilebilmesi için arkeolojik kazı çalışmaları ilk kez 1989 yılında başlatılmış; 1996 yılına kadar sürdürülen çalışmalara 10 yıl ara verilmiştir. 2006 yılında Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TKİ) ile Dumlupınar Üniversitesi arasında yapılan protokol ve Kültür Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle yeniden başlatılan kazı çalışmaları günümüze kadar her yıl altı ay süren sezonlar halinde devam ettirilmektedir. Yürütülen çalışmalarda bugün gelinen nokta, Seyitömer Höyüğün gerek Kütahya İli gerekse Anadolu arkeolojisi adına eşsiz kalıntı ve buluntulara sahip olduğudur. Roma Dönemi, Hellenistik Dönem, Akhaemenid Dönemi, Orta ve Erken Tunç çağlarına kadar giden bir stratigrafiye sahip olan höyükte açığa çıkarılan mimari kalıntılar ile buluntular aynı zamanda disiplinler arası çalışmaların yürütülmesine de olanak sağlaması açısından son derece önemlidir.

Höyükte gerçekleştirilen çalışmalar, höyüğün özellikle Tunç çağlarında yoğun bir yerleşime sahne olduğunu göstermektedir. Höyük stratigrafisinde Orta Tunç Çağı’na tarihlenen ve Orta Anadolu’nun Asur Ticaret Kolonileri devri ile çağdaş olan yerleşimi çeviren sur duvarı, yükseklik ve uzunluğu açışından iyi korunmuş örneklerden bir tanesidir. Orta Tunç Çağı yerleşiminde yaşanan şiddetli depremin yarattığı dramatik sonuçların halk üzerinde etkileri oldukça çarpıcıdır. Meydana gelen depremin izlerini ve oluşturduğu hasarlar sadece yerleşimin belirli alanları ile sınırlı kalmamış; yerleşimin tümünde takip edilebilen etkileri, evlerin yıkılmasına, odaların tabanların yarılmasına neden olmuştur. Depremden dolayı yıkılan evlerin bazılarında, insanların kaçmaya fırsat bulamadıklarını gösteren bireylere ait iskeletlerle karşılaşılmıştır. Yerleşimdeki mekanların birinde yanarak hayatlarını kaybeden bireylere ait iskeletlerin kafatasları içinde karbonize durumda tespit edilen beyinler, Seyitömer Höyük adının dünya çapında yayılmasına neden olmuş; aynı zamanda farklı disiplinlerden birçok bilim insanının da dikkatini çekerek ortak çalışmalarda bulunulmasına olanak tanımıştır. Bu döneme tarihlenen buluntular yerleşimin kendi içine kapalı bir toplum değil, aynı zamanda döneminin özelliğini yansıtır şekilde, uzak mesafeli ticaretin gerçekleştirildiği bir sisteme sahip bir kent olduğunu açıkça göstermektedir.

Seyitömer Höyüğü 2014 Yılı Arazi Çalışması

Höyükte, hem kentleşme sürecinin tümüyle izlenmesini sağlayan mimari dokusu, hem de özellikli zengin buluntularıyla Erken Tunç Çağı III yerleşimi özellikli bir konuma sahiptir. Kentin dini ve idari yapısı, yönetim merkezi, dükkânları, üretim merkezleri, yaşam alanları, sokakları ve avlularıyla bütünlük sergileyen yerleşim planı, Anadolu Erken Tunç Çağı III kent oluşumuna önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilmektedir. Seyitömer Höyük’te yürütülen çalışma sisteminden kaynaklı olarak, yerleşimi bir bütün halinde ve kalıntılar arasında herhangi bir kesinti olmaksızın gözlemlenebilmektedir. Bu nedenle yerleşimin şimdiye kadar açığa çıkarılan evrelerinden, erkenden geçe doğru olan kent planlamasındaki değişikliklerin ve yeniliklerin tümüyle izlenebilmesi dayanak noktamızı oluşturur.

Seyitömer Höyük, Erken Tunç Çağı III’de bölgeler arası ve uzak mesafeli ticari ilişkilerin yürütüldüğü aynı zamanda önemli bir üretim merkezidir. Höyüğün bulunduğu Batı Anadolu Bölgesi’ne bakıldığında, dönemi karakterize eden yerleşimlerden biri olarak kabul edilen Troia kenti ile çanak çömlek buluntular açısından önemli benzerlikler ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Seyitömer Höyüğünü Troia’dan ayıran “kalıp tekniğinde” üretilmiş kaplar, dönemin Anadolu coğrafyasında karşımıza çıkan çark yapımı seramiklerden farklı ve özgün bir repartuvar sunar. Yine Troia kenti ile özdeşleşen “depas” formlu kapların Seyitömer Höyük’te ele geçen örnekleri, söz konusu yerleşmeden sayısal değer ve tipolojik dağılım kapsamında eş değer olduğunu ortaya koymaktadır.

Günümüze kadar yapılan kazı çalışmaları sonucunda sayısı 20 bine yaklaşan buluntu açığa çıkarılmış; bunlardan yaklaşık 8 bin adedi müzelik değerde olup Kütahya Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilmiştir. Seyitömer Höyük’te ele geçen eserler yalnızca sayısal değerleriyle değil, diğer merkezlerle kültürel ve ticari bağlantıların varlığını açıkça ortaya koyması ve bazı örneklerin ünik olmasıyla da öne çıkmaktadırlar. Seyitömer Höyüğünde açığa çıkarılan eserler, Türkiye’nin ilk özel Üniversite müzesi olan “Dumlupınar Üniversitesi Müzesi”nde sergilenmektedir.

Erken Tunç Çağı III / Megaron Planlı Tapınak İçinde Bulunan Libasyon Kabı

Seyitömer Höyüğünde 2006 yılından itibaren günümüze kadar yapılan çalışmalar sayesinde, sadece kazı tekniği açısından değil, restorasyon-konservasyon, mimari çizim, buluntu ve seramik çizimi, arazi ve buluntu fotoğrafçılığı ve dökümantasyon gibi teknik konularda öne çıkan profesyonel bir ekip oluşmuştur. Seyitömer Höyüğündeki çalışmalar, gün geçtikçe tecrübesini artırarak özverili bir şekilde çalışmalarını devam ettiren büyük bir ekip tarafından yürütülmektedir. Söz konusu ekip DPÜ Arkeoloji Bölümü bünyesinde, arazi çalışmaları sona erip yeniden başlatılana kadar çalışmalarına aralıksız devam etmektedir.

Seyitömer Höyük arkeolojik kazı çalışmaları ziyaretçi meslektaşlarımızın da belirttiği gibi “bir arkeolojik kazı okulu” niteliğinde, altı aylık sürelerle ve 300 işçilik çalışanlarıyla Anadolu arkeolojisine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Anadolu'nun arkeolojisi için bu kadar önemli veriler sunan Seyitömer Höyüğü kazılarının, zamanından önce sonlandırılması arkeolojik açıdan bir kayıp olacağı gibi aynı zamanda Kütahya ili iş alanı/işçi istihdamı açısından da önemli kaynak eksikliği yaratacağı göz ardı edilmemelidir.

Proje süresi yeniden gözden geçirilip yeterli çalışma ortamı sağlandığında, şimdiye kadar elde edilen birçok önemli bilimsel verinin yanında Anadolu’nun tarihsel süreci ilgili bilgilerimize yeni ve önemli sonuçlar ekleyecektir.

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER