Arkeolojik Kazılarda Mozaik Koruma ve Onarımı

Kazıda ortaya çıkarılan mozaiklerde, diğer tüm arkeolojik malzemelerde olduğu gibi, oluşan veya yeni oluşacak sorunları gidermek ve bünyenin sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlamak (stabilize etmek) amacıyla bir seri etkin yada önleyici koruma (konservasyon) müdahalesine başvurulması gerekmektedir.

Antik Dönemde konut, villa, sarnıç gibi yapıların oda ve salon gibi mekanlarıyla havuz gibi bölümlerinin taban döşemesini oluşturan mozaikler, sıkıştırılmış toprağa kısmen gömülerek yerleştirilen yumruk büyüklüğündeki taş ve tuğla parçalarıyla oluşturulmuş bir blokaj tabakası (statumen) üzerine önce kalın, daha sonra ince kum, çakıl, tuğla kırığı ve tozu karışımlı kireçli harç tabakaları (rudus ve nucleus) ile tesviye edilmiş hazırlık bölümü üzerine kireci yoğun ince bir yatak harcı tabakasına yan yana yerleştirilen değişik renkteki mermer, renkli taş, tuğla ve bazen de renkli cam parçacıklarıyla (tessera) hazırlanan en üst tabakadan (tesellatum) oluşan bir dekorasyon tekniğidir. Ait olduğu döneme, bina türüne ve mekâna göre dekorasyon özellikleri değişmekle birlikte, mitolojik konulardan veya günlük yaşantıdan seçilen konuların da yer aldığı figürlü, bitkisel ve geometrik dekora sahip veya bazen de düz tek renkli (sarnıç/havuz) olan mozaikler, Antik Dönemin ekonomik açıdan zenginliğinin ve sanatsal beğenisinin de göstergesi olmuştur.

Arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılan mozaiklerdeki koruma ve onarımlar, buluntunun mevcut halinin muhafaza edilmesini öngören “önleyici koruma” uygulamaları ile uğradığı bozulma etkenlerinden kurtarılarak durumunun iyileştirilmesini gözeten ve koruma meslek elamanınca (konservatör) gerçekleştirilmesi gerekli “etkin koruma” uygulamalarından oluşmaktadır. Müdahalenin belirlenmesinde, eser özellikleri yanında ve mevcut korunma durumunun (bozulmalarının) tespit edilmesi önemlidir. Bu nedenle yapılacak kapsamlı incelemeler bir taraftan buluntunun malzemesini, yapım tekniğini ve dekoratif özelliklerini açığa çıkartırken, diğer taraftan özgün halinin kötüleşmesine yol açan sorunlarının (bozulmalarının) ve nedenlerinin de tespit edilmesini sağlamaktadır. Nitekim bu tür bir inceleme eserin yapımına ve teknik açıdan arkeolojik bulgu ve bilgilerine kayıt edilmesine imkân sağlarken, bozulmaların tanınmasına ve belgelenmesine, bundan yola çıkılarak da yapılması gerekli koruma ve onarım müdahalelerin türünü, niteliğini ve kapsamının belirlenmesine; dolayısıyla da seçilecek uygulamalara temel oluşturmaktadır.

Arkeolojik alanlardaki mozaiklerde, diğer tüm buluntularda olduğu gibi, uzun süre kaldıkları toprak altı şartlarında çeşitli bozulma oluşumları meydana gelir. Kullanım dışı kalarak terk edilen binada yıkılan bir duvar veya örtü parçasının altta kalan mozaik yüzeyine düşmesi/çökmesi, yüzeyde ve yapım katlarında dağılma, çatlama, ayrılma daha ağır yüklerle kırılma ve parçalanmalara yol açması; toprak örtü altında kaldığında ise ağaç ve bitki köklerinin harç katlarında şişme ve kabarmalar oluşturması, yağışlarla yumuşayan zeminle tabanda çökmelerin oluşması, topraktaki eriyebilir minerallerin mozaik yüzeyini kaplayan kalker tabakalarını oluşturması sıkça karşılaşılan bozulmalardandır.

Kazıyla ortaya çıkartılan ve koruma tedbiri alınmadan açıkta kalan mozaiklerde, belki de toprak altı şartlarından daha ağır sorunlar meydana gelmektedir. Nitekim kazı sezonu dışında doğaya emanet edilen mozaiklerde, biriken yüzey toprağında gelişen ağaç ve bitkilerin kökleri, mikrobiyolojik oluşumlar, kontrolsüz ziyaret, yağışlar, iklimsel etkiler, don oluşumu, tuz çıkışı, vandalizm ve hırsızlık girişimleri, ufalanma, aşınma gibi birim (tessera-harç) malzemedeki bozulmaları veya tesseraların ve harç tabakalarının dağılması, tabakaların ayrılması (tessellatum), kırılması, çatlaması, çökmesi ve kabarması gibi yüzey ve yapım katlarını ilgilendiren kayıp, dağılma ve çözülmeler gibi yeni bozulmaları da beraberinde getirmektedir.

Kazı alanında bazen yapılan bilinçli-bilinçsiz hatalı onarım müdahaleleri mozaiklerin korunmasını kötü etkileyen diğer bir sorun tipidir. Hatalı kaldırma çalışmasıyla dağılan mozaikler yanında, yerinden kaldırılmış bir mozaiğin çimento harçlı taşıyıcıya aktarılması, hem kırılgan bir yapı riski meydana getirir, hem de tuz oluşumlarına yol açmaktadır. Benzer durum, kaldırılmış mozaiklerde taşıyıcı olarak kullanılan çimentolu harç paneller, içerisine yerleştirilen demir iskeletten dolayı, mozaiğe de ulaşabilen pas lekelerinin oluşmasına yol açabilmektedir. Mozaik yüzeyindeki kalker ve benzeri kirlerin temizlenmesinde aşındırıcıların (spiral motor ve diskleri kullanımı ve kumlama gibi) yüzey patinasının kaybolmasına yol açmaktadır.

Mozaikte dağılma riski olan bölümlerdeki sağlamlaştırmada, çatlak dolgusunda ve eksik bölümlerin tamamlanmasında kullanılan çimentolu harçlar, zemin suyunun harçtaki yoğun tuzu çözerek diğer bölümlere taşınmasına veya özgün (kireçli) harçla uyuşmayan, geçirimsiz harç yapısı nedeniyle nemin diğer bölümlerde yoğunlaşmasına, dolayısıyla da kabarma, şişme ve tessera dökülmeleri gibi bozulmalara yol açmaktadır. Bu tür olayların oluşmasının en büyük nedeni, belki de koruma ve onarım çalışmalarında sorunları algılayacak ve ona göre onarım yöntemleri belirleyecek deneyimli koruma meslek elemanlarının görev almamasından kaynaklanmamaktadır.

Kazıda ortaya çıkarılan mozaiklerde, diğer tüm arkeolojik malzemelerde olduğu gibi, oluşan veya yeni oluşacak sorunları gidermek ve bünyenin sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlamak (stabilize etmek) amacıyla bir seri etkin yada önleyici koruma (konservasyon) müdahalesine başvurulması gerekmektedir.

ÖNLEYİCİ KORUMA

Kazıda önleyici koruma yöntemlerinden ilki buluntu ve çevresindeki trafiğin-hareketliliğin kontrol altına alınmasıdır. Alanda çalışan ve ziyaretçi hareketliliği tesseraların yerinden çıkmasına, dağılmasına ve kaybına, yüzey altındaki boşluklar nedeniyle harç yatağında/tabakalarında kırılmalara yol açabilmektedir. Bu nedenle ortaya çıkan mozaik üzerinde dolaşımın görevli deneyimli ekip elemanları ile sınırlı tutulması gereklidir.

Kazı sezonu ve sezon dışında, ören yeri ziyaretçilerinin dolaşımının kontrol altında tutulması koruma tedbirlerinden bir diğerini oluşturur. Bunun için mozaik buluntunun bulunduğu alanın/alanların ve çevresinin tel örgü ve çit benzeri bariyerlerle çevrilerek dolaşımın sınırlandırılması sık başvurulan bir uygulamadır. Gezi sırasında ziyaretçilerin ihtiyacı, bazı kazılarda örneklerini gördüğümüz gibi, buluntularla temasını engelleyen, ahşap yürüme parkuru gibi etkili uygulamalarla çözümlenebilir.

Kazı alanındaki iş makineleri hareketliliği de kontrol altında tutulmalıdır. Kazı toprak atımı ve buluntuların nakli gibi farklı amaçlarla kullanılan (kamyon, vinç, traktör gibi) iş makineleri için uygun bir dolaşım güzergâhı oluşturulması basit çözümlerdendir.

Mozaiklerin yerinde (in situ) korunması için koruyucu bir çatı, örtü veya yapıyla koruma altına alınması önemlidir. Söz konusu koruma yapıları, mozaiği iklim ve doğa (güneş, yağış, sel, don, bitki gelişimi gibi) koşullarından, vandalizm ve hırsızlıktan korurken ziyaretçilere engel olmamalıdır. Ülkemizdeki çoğu kazı alanında mozaiklerin korunması amacıyla pek çok barınak, çatı ve koruma binaları inşa edilmiştir. Söz konusu yapılar, metal veya ahşap destekler üzerinde saç, sentetik branda gibi daha basit uygulamalardan, tüm alanı kaplayan ve destek sayısı azaltılmış uzay çatı uygulamalarına veya mozaik ve içerisinde bulunduğu yapıyı/yapı grubunu kapsayacak şekilde tasarlanan, çatı ve zemin suyu drenaj sorunları çözümlenmiş, ziyaretçi hareketinde kontrolü sağlanmış daha kompleks ve etkili koruma binalarına kadar değişik ve ileri uygulamalar şeklinde çeşitlilik göstermektedir. Kazısı yapılan mozaiğin korunması-onarımı için gerekli imkân oluşmadığında, üzerinin kısa veya uzun süreli olarak yine toprak örtüyle kapatılması, başvurulan en yaygın önleyici koruma yöntemidir. Tamamı açılamayan mozaik buluntuların yer aldığı açmalar, sezon sonunda yağışa bağlı olarak birer havuz niteliğine dönüşmekte ve bu uygulamayı zorunlu kılmaktadır. Geçici toprak örtüyle kapatma uygulaması, kontrolsüz ziyaretçi etkileri, yağış, Vandalizm, sıcak-soğuk değişimleri, don olayları ve bitki gelişimi vb gibi unsurlara karşı mozaik buluntuyu korumak ve oluşabilecek bozulma risklerini engelleme amacı taşımaktadır. Mozaik yüzeyinden yukarıya doğru sırasıyla, sentetik kumaş örtü, kum, toprak (kil) ve ponza veya çakıl katmanlarından oluşan ve kalınlığı 40 cm ölçüsündeki kapatma uygulaması, yaygın uygulama biçimidir ve kazısı tamamlanmamış veya korumaçatısı gibi, geçerli diğer uygulamalara zamanın ve imkânın yetersiz kaldığı durumlarda başvurulmaktadır.

Konservasyon ve Restorasyon Çalışmaları

Mozaiklerde gerçekleştirilen etkin konservasyon (koruma) ve restorasyon (onarım) uygulamaları, yapım malzemesi, üretim teknolojisi, oluşan bozulmalar ve nedenleri dikkate alınarak, özgün nitelikler değiştirilmeksizin, geriye dönüşlü yöntem ve malzemelerle yapılan tüm müdahaleleri kapsamaktadır. Her türlü müdahalede, günümüze ulaşan eserin mevcut durumunu iyileştirmek, durumunu dayanıklı hale getirmek ve ömrünü uzatmak temel amaçtır. Bu nedenle eserin durumuna, bozulmalarının neler olduğuna ve bozulmalarının nedenlerine göre değişiklik göstermektedir. Çalışmanın her aşamasında gerçekleştirilen belgelemeler yanında genelde temizlik, sağlamlaştırma dolgu ve tamamlama çalışmalarından oluşmaktadır.

Belgeleme çalışmaları fotoğraf, çizim, belge fişi, formu ve raporu gibi çalışmalarından oluşmaktadır. Belgelemeler mozaik eserin çalışma öncesi ve sonrası tüm durum değişimlerini kayıt altına almaya yarayan önemli bir uygulama biçimidir.

Konservasyonda temizlik çalışmaları, farklı kirlilik sorunlarına ve konservasyon aşamalarındaki çok sayıda uygulamayı kapsar; kazı toprağının ve geçici toprak örtülerin kaldırılması, yüzeydeki ilk yıkama, yüzeye yapışık tortu ve kalker tabakalarının temizliği ve sağlamlaştırma işlemleri biten mozaik yüzeyindeki detaylı/son temizlik, in situ mozaiklerde çoğunlukla yapılan uygulamaları oluşturmaktadır. Mozaik temizliğinde yoğun su kullanımı, yüzey ve altındaki harç yatağında yeni sorunların oluşmasına neden olur. Bu nedenle “yıkama” olarak tanımlanan temizlik uygulaması bir su kovasına batırılarak çırpılan fırçayla kirlerin yumuşatılması, arkasından temiz suya batırılarak sıkılmış nemli süngere yüzey suyunun emdirilmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir Mozaik yüzeylerinde görülen sert ve yapışık birikimler daha çok mekanik ve kimyasal yöntemlerle temizlenir. Kalın tabakalar bir ön çalışmayla mekanik olarak inceltilir. Çözelti halde hazırlanan kimyasal malzemeler kâğıt hamuruna emdirilerek paket malzemesi/tampon oluşturulur; yüzeye 2-3 cm.lik tabakalar oluşturacak biçimde kaplanarak tabakanın yumuşatılması sağlanır; fırçama eşliğinde yapılan yıkamayla veya yine bisturi kullanımı gibi mekanik yöntemlerle temizlik tamamlanır.  

Sağlamlaştırma, mozaiği oluşturan tabakaların durumlarının iyileştirilmesi amacıyla yapılan uygulamaları kapsamaktadır. Bordür onarımı, mozaiklerde tessellatum, nucleus ve rudus tabakalarında kenarların ve lakuna çevresinin olası dökülmesinin/dağılmasının engellenerek sağlamlaştırılması ve stabilizasyonu amacıyla yapılan harç dolgu uygulamalarıdır. Uygulamada kireç, ince elenmiş kum, tuğla tozu ve su karışımıyla, daha çok taşıyıcı harç (nucleus ve rudus) katları rengine benzer renkte hazırlanan kireçli bir harç türü kullanılır. Bordür harcı uygulaması, olası tessera kayıplarını engellemek için genelde kazı toprağının kaldırılmasıyla paralel sürdürülür.

Tessellatum-Nucleus-Rudus tabakalarının konsolidasyonu, aralarında boşluk ve ayrışmalar bulunan tessellatum, nucleus ve rudus tabakalarında kopan bağlantının, sıvı halde (kireçli) harç enjeksiyonu yapılarak yeniden sağlanmasına dayanmaktadır.

Yatak harcının yenilenmesi, tessellatumun ile alttaki harç katları arasında var olan kopma/ayrılmaların bulunduğu alanlarda uygulanır ve tessellatumun alttaki harç (genelde nucleus ancak bazen de nucleus ile birlikte rudus) katına yeniden bağlanması amacı taşır. Uygulamada, tessellatum tabakası, öncelikle yüzeyine geriye dönüşlü reçine çözeltisiyle yapıştırılan pamuklu bezle (facing uygulaması) üstten bütünleştirilir/bağlanır.

Altta bulunan toprak, çamur vb. kalıntılar ile yatak harcı çıkıntıları fırça, spatül ve ince keskiler kullanılarak temizlenir. Benzer nitelikte kireçli yeni harç hazırlanır, kaldırılan bölüm hizasında yüzeye yayılır, tessellatum bölümü yenilenen yatak harcı üzerine (yeniden) yerleştirilir, ahşap takozlarla hafif dövülerek yerine oturtulur, tesviye edilir ve kuruma sürecine bırakılır. Son aşamayı, geçici kaldırma tabakanın (facing) temizlenmesi oluşturur. Bu işlemde öncelikle yüzeye yapıştırılan reçine çözülür, yumuşayan bez yüzeyden alınır.

Çatlaklarda dolgu uygulaması: tessellatum, nucleus ve rudus katlarında görülen ayrılmış alanların kireç bağlayıcılı ve renklendirilmiş harçlarla dolgulanmasıdır. Bu işlem iki amaca hizmet etmektedir: İlki, oluşan boşlukla zayıflamış bölümün sağlamlaştırılmasını ve istenmeyen birikimin/dolgunun önlenmesini gözeten koruma kaygısıdır. İkincisi ise dolguyla estetik bütünlüğün yeniden sağlanması çabasıdır.

Statumen, rudus ve nucleusta harçla tamamlama: Mozaiklerde açıkta bırakılmasına karar verilmiş nucleus, rudus ve statumen tabakalarındaki eksik alanlar (lacunealar), renklendirilmiş kireç bağlayıcılı harç (estetik harç) kullanılarak tamamlanır. Uygulamanın amacı tabakada sağlamlığın artırılması, olası bozulmaların engellenmesi ve estetik bütünlüğü sağlamaktır. Tamamlama biçimi açığa çıkan tabaka veya bozulma tiplerine göre değişiklik göstermektedir. Uygulamalarda genelde altı sağlamlaştırılan taban üzerinde, özgün dokuda olduğu gibi önce kaba sonra da ince harçlı dolgu ile tamamlamalar yapılır. Kaba harç katı için iri kum ve kireç kaymağı karışımından oluşur ve mevcut yüzey seviyesinden 2 cm. aşağıda kalacak şekilde tesviye edilir. İkinci kat için kullanılacak harç malzemesi, açıkta kalacağı (dışarıdan izleneceği) için ince kum, kireç kaymağı ve rengi sağlayan tuğla tozu ve pigmentlerle hazırlanır. Renklendirilmiş harç, lakuna yüzeyine öncelikle mevcut rudus katıyla hem yüzey oluşturacak biçimde yayılır, mala ve spatül kullanımıyla yapılan tesviye sırasında baskılanarak yüzeyin yaklaşık 1 mm kadar altında, belirgin kalacak biçimde tesviye edilir.

Tessellatum derzlerinin dolgulanması: Derz dolgu uygulamaları, özgün yapımda yanlardan birbirlerine ve altta nucleusa yatak harcıyla bağlanan tesseraların örülmesiyle oluşturulan tessellatum katında, yatak harçlarında dökülme ve zayıflama olan alanlardaki tesseraların güçlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilir. Derzler, öncelikle dolgu toprak, çamur ve diğer birikimlerden temizlenir ve nemlendirilir; daha sonra genelde hazırlanan renklendirilmiş harçla dolgulanarak sağlamlaştırılır. Dolgular yumuşak fırçalama eşliğinde dövülür; böylelikle harcın hem sıkışarak alttaki tabakaya ve yanlarda tesseralara bağlanması, hem de özgün uygulamalarda yapıldığı gibi yüzeyden bir miktar aşağıya indirilmesi sağlanır.

Arkeolojik alanda ortaya çıkan mozaikler, ancak gerekli özenin gösterilmesiyle korunabilir. Bunun için gerekli etkin ve önleyici koruma müdahalelerine imkan sağlanması, belirlenen sorunların giderilerek mevcut buluntu durumlarını iyileştirilmesini ve oluşacak zararın önlenmesini sağlar. Mozaiklerde önleyici koruma, kazı toprağının açılmasından önce, hazır ve donanımlı olmakla başlar; kazı sırasında ve kazı sonrasında alınacak önlemler ve bu amaca hizmet eden müdahaleler mevcut buluntunun varlığını sürdürmesine yardımcı olur. Etkin koruma, kazı sırasındaki ilk temizlikle başlayan giderek sağlamlaştırma, dolgu, tamamlama gibi çeşitlilik gösteren kapsamlı müdahaleleri kapsamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki konservasyon adıyla bilinen bu tür çalışmalar bilimsel disiplin altında yetişmiş meslek elemanlarının işidir. Mozaiklerin korunmaları için, gerçekleştirilen tüm konservasyon çalışmalarının sorunun çözümünde tek başına yetersiz kalacağı, koruyucu örtü ve sergi düzenlemelerine de ihtiyaç duyulduğu; korumada devamlılığın sağlanması için periyodik bakımların yapılması gerektiği de unutulmaması gereken hususları oluşturur.

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER