Zeugma Mozaik Müzesi

Üç büyük birim şeklinde kurulmuş olan Zeugma Mozaik Müzesi kompleksinde ana bina, çoğu Zeugma’da bulunmuş olan mozaiklerin sergilendiği yapıdır. Diğer iki binadan biri Gaziantep çevresinden gelmiş olan Geç Antik Döneme tarihlenen kilise mozaiklerinin sergilendiği eşsiz bir diğer koleksiyonu barındırır.

9 Eylül 2010 tarihinde açılan Zeugma Mozaik Müzesi, 30 bin metrekarelik kullanım alanıyla dünyadaki en büyük mozaik müzesi olarak konumunu korumaktadır. Üç büyük birim şeklinde kurulmuş olan müze kompleksinde, ana bina çoğu Zeugma’dan bulunmuş olan mozaiklerin sergilendiği yapıdır. Diğer iki binadan biri Gaziantep çevresinden gelmiş olan Geç Antik Döneme tarihlenen kilise mozaiklerinin sergilendiği eşsiz bir diğer koleksiyonu barındırır. Toplamda 19 mozaiğin yer aldığı bu birimde yaklaşık 1.500 metrekareye yakın mozaik sergilenmektedir. Üçüncü bina ise idari ofislerin ve konferans salonlarının yer aldığı yapıdır. Tüm müze kompleksinin temel katlarında depolar bulunur. Ana binada Zeugma antik kentinden kurtarma kazılarında ele geçmiş toplam 51 adet (896.086m²) mozaik sergilenmekte, ayrıca serginin ikinci katının bir bölümünde ise çevre il ve ilçelerden gelen Geç Antik Dönem mozaikleri yer almaktadır. Zeugma Mozaik Müzesi genelinde sergilenen mozaiklerin tamamı bugün yaklaşık olarak 2.800 metrekareye ulaşmaktadır.

Zeugma Mozaik Müzesinde yer alan Zeugma mozaiklerinin büyük bir çoğunluğu Greko-Romen dünyasının en önemli sosyalleşme kültürü sayılan, conviviumların (yemek davetleri) mimari bağlamının bir parçası olarak mekanların tabanlarında yer almaktaydı. Bu mekanlar, Greko-Romen kültürün en önemli toplu eğlence biçimi olan yemek davetleri için kullanılan mekanlardı ve çoğunlukla bu mekanlardaki taban döşemesi olarak kullanılmış olan mozaikler bu davetlerde yemek sırasında veya sonrasında gerçekleştirilen, mim, pantomim ve tragedya oyunları ve bunların konularıyla ilgili sahneleri içeriyordu. Bu yemekli davetlerdeki gösteriler, bu dönemin popüler mitolojik hikayelerinin ve önemli tragedya ve komedya yazarlarının eserlerinin mekana çağrılmış olan sanatçılar tarafından müzik ve mim şeklinde davetliler önünde icrasıyla gerçekleşmekteydi. Bu davetlerde konuklar klineler üzerine yatarak yemek yiyorlar, hemen klinenin arkasında ise eğer kişi varlıklıysa kendi uşağı, eğer orta halliyse evin kendi uşağı ona hizmet etmek üzere ayakta bekliyordu. Zeugma’da Poseidon Evi’nde Perseus-Andromeda mozaiğinin bulunduğu yemek odalarındaki duvar resimleri üzerinde ayakta duran hizmetli resimleri bu olguya vurgu yapmaktadır.

Zeugma evlerinin büyük bir çoğunluğunda mimari dekorasyon, mozaikler ve duvar resimleri, ev sahibinin bu önemli davetlerde gelen konuklarına kendi entelektüel, eğitim ve iç zenginliği yanında, maddi varlığını da hissettirecek tarzda seçilmiştir. Bu nedenle antik dünyanın çok zengin novella repertuarlarından ev sahibinin kendi bilgi ve beğenisine göre seçilmiş olan mozaik konuları, bir yerde ev sahibinin entelektüel ve sosyal kimliği hakkında, hem gelen ziyaretçilere, hem de bugün bu mozaiklere bakan bizlere, önemli bilgiler vermektedir. Örneğin “Synarsitosai” yani “Kahvaltıdaki Kadınlar” adlı Menander’in bir oyununun bir sahnesinin yer aldığı mozaik, mozaiğin bulunduğu evin sahibinin Yeni Komedya ve Drama’ya ilgisinin olduğunu bize göstermektedir. Aynı şekilde yine Poseidon Evi’nde yer alan Mousalar mozaiğinin bulunduğu triclinumda ise lirik şiir, tarih, müzik, astroloji, felsefe gibi konuların esin perileri olan Mousalar betimlenmiştir. Gerek Mousa figürlerinden gerekse, tricliniumun orta emblematasında, insan şeklinde kişileştirilmiş olan Erdem (arete), Eğitim (padieia), Bilgelik (sofia) figürlerinden, bu evin sahibini filozofi, müzik, edebiyat ve beşeri sanatlara ilgi duyduğu söylenebilir.

Yatak odaları veya evin ebeveynleri ve samimi dostlarla yapılan daha özel yemek odalarında daha çok antik edebiyattan bilinen romantik çiftlerin betimlemeleri yer alırdı. Bunlardan en önemlileri arasında Metiokhos ve Parthenope, Eros ve Telete, Dionysos ve Ariadne’nin yer aldığı sahneleri sayabiliriz.

EN ÇOK OKUNANLAR

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

Türk Topraklarında 3400 Yıllık Piramit Bulundu

Bu yılın başlarında bilim insanları Kazakistan'da 4 bin yıllık sofistike bir bozkır piramidinin keşfedildiğini bildirmişti. Arkeologlar şimdi de Karaganda bölgesinin Shet ilçesine bağlı Taldy köyünün 13 km doğusunda, Taldy-Nura Nehri'nin yanındaki bir tepede başka bir piramit buldular.

SON İÇERİKLER