Karkamış’ta British Müzesi Kazıları

Konstantinopolis Osmanlı İmparatorluk Müzesinin kurucusu ve ilk müdürü olan Osman Hamdi Bey’in sıra dışı kişiliği, geç Osmanlı Dönemi boyunca arkeoloji tarihini umulmadık bir derecede etkiler. Karkamış kazılarının erken tarihi, Osman Hamdi Bey’le yakın ilişkilidir ve onun tarafından taslağı 1883’te hazırlanan Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin uygulamasının öncesi ve sonrası gibi birbirinden oldukça farklı iki dönem arasındaki geçişe tanıklık eder.

1913 yılına ait fotoğrafta T. E. Lawrence ve L. Woolley Karkamış kazılarında, Uzun Heykelli Duvar önünde. Nicolò Marchetti, Karkemish on the Euphrates: Excavating a City’s History, Near Eastern Archaeology, Vol. 75, No. 3 (September 2012) , s. 134.

İlk araştırmalar (1876-1881)

1855 yılında Mezopotamya’daki kazıları etkileyen duraksama, 1876 yılında British Müzesi tarafından araştırmalara yeniden başlanana kadar devam etmiştir. Asurbilimci George Smith Musul’a giderken, Fırat kıyısındaki Cerablus köyünde durmuş ve “Hititlerin Karkamış’ı” olarak tanımladığı bu büyük höyükteki anıtları kaydetmiştir. Birkaç ay sonra Halep’te ölüm yatağındayken, buradaki araştırmaların hızla başlatılması gerektiğini önermiştir.

Böylece müze, Halep’teki İngiliz Konsolosu Patrick Henderson’un vasıtasıyla 1878-1881 yılları arasında, yerleşimdeki araştırmaların ilk dönemini başlatmış oldu. 1878 Eylül’ünde, Sultan II. Abdülhamid dönemi büyükelçilerinden olan meşhur arkeolog Austen Henry Layard’in vasıtasıyla Bâb-ı Âli’den bir fermanla izin aldı.

Henderson kazıları, höyüğün yamacında “Büyük Merdiven” olarak adlandırılan yerin, taş heykelleri ve onu çevreleyen yazıtlarıyla birlikte oldukça belirgin olduğu yerde başladı. Ardından akropolisin tepesinde, kuzeybatı ucunda, merdivenin güneyinde ve nehrin doğusunda yeni çukurlar açıldı, ancak kentin planını ve buluntu kontekstini anlamaya yönelik herhangi bir çaba harcanmadı. O yıllardaki araştırmaların genel tutumu buydu, gerçek ilgi sağlam büyük heykellere ve değerli nesnelere gösterilirdi.

Keşif Gezisi (1911-1914, 1920)

1888 ve 1905 yıllarından itibaren sırasıyla Zincirli ve Hattuşa’da yürütülen Alman kazıları Hitit kültürünün yeniden araştırılmasına yönelik ilgiyi yeniden uyandırdı. 1908 yılında British Müzesi, D. G. Hogarth’a, ellerindeki bilgiyi artırmak amacıyla Kuzey Suriye’deki bazı yerleşimlerin araştırılması önerisini getirdi. İki yıllık yüzey araştırmasının ardından, Karkamış yeni bir kazının başlatılması için en uygun yerleşim olarak seçildi.

Karkamış kazıları için yeni izin 13 Eylül 1910 yılında Osmanlı Maârif-i Umûmiye Nezâreti (bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından verildi.

Bundan sonra, müdür F. G. Kenyon adına British Müzesi ve Karkamış’ta kazı yapanlar hızlı bir işbirliğine girişti ve Osmanlı İmparatorluk Müzesi ve müdürü Halil Edhem Bey ile yazışmalar başlatıldı. Halil Edhem Bey, Osman Hamdi Bey’in küçük kardeşidir. 1889 yılından beri müzede asistan yönetici olarak çalışmış, Osman Hamdi Bey’in ölümünden sonra 1910 yılında müdürlüğe atanmıştır. Bu görüşmelerin bazıları, Karkamış kazı raporları, planları, çizimleri, fotoğrafları ve alınan notlarla birlikte bugün British Müzesi arşivinde saklanmaktadır. Aynı zamanda İngiltere’nin, Osmanlı Müzesi’nin daha önceki idarecileri ve Osmanlı Maârif-i Umûmiye Nezâreti ile 1878-1910 yılları arasında yazptığı yazışmalar da arşivdedir.

1911 yılının ilkbaharında, Hogarth asistanları R. C. Thompson ve T. E. Lawrence ile birlikte yeni kazılara başladı. Sonraki yıl, Hogarth Ashmolean Müzesinin sorumlusu olarak atanınca arazi çalışmalarının yönetimi, Lawrence’ı asistan olarak seçen, 1912 ve 1913 yıllarının ilkbahar ve sonbaharında, 1914 yılının ilkbaharında, beş sezon boyunca kazılara getiren C. L. Woolley’e devredildi.

I.Dünya Savaşı’nın baş göstermesi İngiliz bilimadamlarını kazılardan uzaklaşmaya zorladı. 1920 yılında, yalnızca bir yıllığına kazılara Fransızların hakimiyetinde devam edildi. Türk ulusal ordusu 1920 Temmuz’unda Karkamış çevresindeki toprakları alınca arkeologlar bir daha yerleşime ulaşamadı ve kazı izni alamadı.

 Kazı Evi’nin salonu önünde oturmakta olan işçibaşı Gregori’nin arkasında soldan sağa doğru işçibaşları Dahum, Abd-es-Selam ve Hamudi görülüyor. (C. L. Woolley, Dead Towns and Living Men, Oxford 1920, Resim s. 122-123 ortasında).

Sonsöz ve Öngörüler

Wooley’in başkanlığında İngiliz bilimadamları birçok kişi tarafından desteklendi: İmparatorluk yetkilisi 1912 yılında kazılara katılan Fuad Bey idi. İşçilerin başında Kıbrıslı Gregóri olarak bilinen Gregorios Antoniou ve Cerabluslu Hamudi olarak adlandırılan Muhammed İbrahim El Hoca vardı. Daha önce Halep’teki İngiliz Konsolosluğunda kavas (tercüman-rehber) olan aynı zamanda aşçı olarak çalışan Hac Vahid, ve Dahum ismiyle bilinen Arap su taşıyıcısı, sonrasında fotoğrafçı olarak Lawrence’ın asistanı olan Selim Ahmed de bunlar arasındadır. Arşivdeki birçok fotoğrafta, Wooley ve Lawrence’ın yazılı ifadelerinde ve üç yıllık kazının takdire değen sonuçlarında görüldüğü gibi grup birleşik, işbirlikçi ve oldukça etkiliydi.    

Karkamış’a ayak bastıklarında, Thompson, Woolley ve Lawrence Orta Doğu’daki ilk kazı deneyimlerini yaşayacaklardı ve o zaman için uygun olan metod ve perspektifle kazıları yönetmeyi başardılar, hatta zamana göre öngörülüydüler (Bağdat demiryolu yapılırken bir kurtarma projesi gerçekleştirmişlerdir, ve Geç Hitit anıtlarını ziyaretçilere göre restore etmişlerdir). Sonrasında, gelecekteki görevlendirmeler için gerekli bilgileri hazırlamışlar ve hatta daha önceki Karkamış araştırmaları üyelerinin desteğini yeniden almaya karar vermişlerdir. İlk olarak Lawrence 1914 yılında Wooley tarafından yürütülen Sina’daki yüzey araştırması ekibinde Dahum’u istemişti. Thompson ise Hamudi’yi 1922 yılında Ur’a oradan da 1936 yılında Alalah’a işçibaşı olarak götürmüştü.    

İngiliz araştırmaları sona erdiğinde, Geç Hitit Karkamış’ının önemli bir kısmı gün ışığına çıkarılmıştı: İç kentteki kamu yapıları (Kral Kapısı ve Haberciler Duvarı, Büyük Merdiven’e uzanan Uzun Heykelli Duvar, Fırtına Tanrısı Tapınağı, Hilani ve nehir kıyısındaki Su Kapısı yapı kompleksleriyle temsil edilen Aşağı Saray bölgesi), Kubaba Tapınağı olarak adlandırılan yapı ve akropolisteki klasik yapılar, kent savunmaları (batı ve güney kapıları, iç ve dış şehir duvarlar), dış kentteki bazı evler ve Yunus mezarlığındaki bazı mezarlar. Geç Hitit sanatının özelliklerini ve yapımını tanımlayan birçok heykel ve objeyle karşılaşıldı ve ortaya çıkarıldı, ve aynı zamanda 1930’larda Luvi hiyerogliflerinin çözümlenmesine sağlam temeller yaratan yazılı belgelerin çizimleri yapıldı.

1911 yılına ait fotoğrafta Büyük Merdiven’de devam eden kazı çalışmaları görülüyor. (C. L. Woolley and R. D. Barnett, Carchemish. Report on the Excavations at Jerablus on Behalf of the British Museum. Part III, The Excavations in the Inner Town, London 1952, Pl. 31a).

Karkamış’taki İngiliz kazılarının tarihi, katılımcı kişiler için ve yerleşimdeki keşiflerin arkeolojik öneminden dolayı, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Orta Doğu arkeolojisi açısından bir dönüm noktasıdır. Aynı zamanda büyük Avrupa müze kurumlarının Yakın Doğu’daki bir yatırım modeli olarak politikalarını araştırmak için güzel bir örnektir. Bu tarih, yukarıda sözü edilen birçok arşivsel kaynak ve yerleşimde çalışan bilim insanlarının doğrudan tanıklığına teşekkür borçludur. Karkamış’ta bahsettiğimiz daha önceki kazı çalışmalarının izleri ve arkeologların o yıllarda yaşadığı ve çalıştığı Kazı Evi’nin kalıntıları keşfedilmiştir. Eski İç Kentte yeralan ev, şu an tamamen kazılmıştır ve gelecekteki Karkamış Arkeoloji Parkının yol güzergahında yerini almıştır.

Karkamış’taki arkeolojik araştırmalar 2011 yılından itibaren Bologna Üniversitesi’nden Nicolò Marchetti başkanlığında, İstanbul Üniversitesi’nden Hasan Peker’in eş başkanlığında Türk-İtalyan işbirliğiyle yenilenerek yürütülmektedir. Yeni projenin ayırtedici özelliklerinden biri de, yerleşimde daha önce yürütülen çalışmalarda da belirgin rol oynayan disiplinlerarası yaklaşıma sahip olmasıdır: arşiv çalışması biçimdeki alanda daha önce yapılan çalışmaların önemi içeren Yeni projenin öne çıkan özellikleri arşiv çalışmaları, İngiliz kazı evinin kazısı, Karkamış temelinde yatan yakın geçmişe ait diğer kanıtlar, Türkiye, İngiltere ve diğer yerlerden çeşitli müzelerde korunan çoğu sergilenmemiş 1000'den fazla Karkamış eserinin yeniden değerlendirilmesi biçiminde yerleşimde daha önceki araştırmalara önemli bir rol veren çok disiplinli yaklaşımıdır

 

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER