Yaklaşık 30 santimetre uzunluğundaki kuğu, diğer eserlerle birlikte Rusya'nın Kazakistan, Çin ve Moğolistan sınırlarına yakın Altay Dağları'ndaki Pazırık Vadisi'nde bir kurganda keşfedildi.

Arkeologlar heykelciğin MÖ 5. ya da 4. yüzyıla ait olduğunu düşünüyor. Kuğunun gövdesi beyaz keçe haline getirilmiş ren geyiği yününden, gagası, gözleri ve kanat uçları ise siyah keçeden yapılmış. “Ayaklar” için kırmızımsı kahverengi keçe kullanılmış ve heykelcik ren geyiği yünü ile doldurulmuştur.

Ayaklarda ayrıca kuğuyu dik konumda destekleyen ahşap çubuklar da bulunuyor. Petersburg'daki Hermitage Müzesi küratörleri, bu çubukların kuğuyu yakınlarda bulunan ahşap bir arabaya ya da belki de kurganın üzerine dikilmiş ancak uzun zaman önce çürümüş olan çadır benzeri bir yapının tepesine monte etmek için kullanıldığını düşünüyor.

Müzeye göre kuğu üç alanda yaşamı sembolize ediyordu: hava, kara ve su.

Kuğu ya da benzeri bir su kuşu bir yaratılış efsanesinde de yer almış olabilir: Müzeye göre “eski çağlardaki pek çok kozmogonik anlayışın karakteristik özelliği olan, evrenin bir kuğu, ördek ya da kaz tarafından yaratıldığına dair yaygın bir kavram” vardı.

Washington Üniversitesi'ne göre, Sovyetler Birliği'nden arkeologlar 1920'lerde Pazırık Vadisi'ndeki antik mezarı kazmaya başladılar ve 1949'da keçeleşmiş kuğuyu buldular.

Bölge yüksek ve dolayısıyla soğuk olduğu için kurganların doğal olarak donmuş ve insan kalıntıları da dahil olmak üzere pek çok organik maddeyi muhafaza etmiş durumda.

Kaynak: Live Science