Mezarlar 10 kattan fazla teras üzerine inşa edilmiştir. Mısır'da bu tür bir teraslamaya sahip başka bir mezar keşfedilmemiştir. Antik dönemde yağmalanmış olsa da kayaya oyulmuş odaların bazılarında taş ve ahşap lahitler, sunu masaları, boyalı heykelcikler, figürinler, pişmiş toprak kandiller ve canlı bir şekilde boyanmış büyük kartonaj kalıntıları da dahil olmak üzere günümüze ulaşan mezar objeleri bulunmaktadır. Kandillerin varlığı, mezarların hayatta kalanlar tarafından yas ve ritüel amaçlı ziyaret edilmiş olabileceğini düşündürmektedir; titreyen ışıklar tepedeki açıklıklardan görülebilirdi ve yerdeki izleyiciler için çarpıcı bir etkiye sahip olmalıydı.

Mezar odasının giriş kapısı. ©University of Milan

Bulunan cesetler arasında bir yetişkin (kadın olduğu düşünülüyor) ile öldüklerinde bir ya da iki yaşlarında olan bir çocuk bulunuyor. Taş lahidin içinde birbirlerine yaslanmışlardı. Arkeologlar, muhtemelen ebeveyn ve çocuk olmak üzere akraba olduklarından şüpheleniyor. DNA analizi ile ailevi ilişkilerinin ne olduğu tespit edilmeye çalışılacak.

Bir mumyaya ait mask. ©University of Milan

X-ışınları ve insan kalıntıları üzerinde yapılan antropolojik çalışmalar, Greko-Romen Mısır'da yaşam, hastalık ve ölüm hakkında değerli bir bilgi özeti oluşturmuştur. Örneğin, ölenlerin %30 ila 40'ı, yeni doğanlardan ergenlere kadar değişen genç yaştaydı. Mumyaların çoğunda bulaşıcı hastalık ve bazı metabolik bozukluklara dair kanıtlar bulunmuştur. Birçok yetişkin kadının uzuvları kesilmişti. Beslenme yetersizlikleri ve anemi yaygındı. Bazı cesetlerde tüberküloz ve osteoartrit kanıtları bulunmuştur.

Pektoral. ©University of Milan

Mezarların mimari tarzı farklılık göstermekte olup, bazılarında tonozlu girişler ve açık avlular bulunurken, diğerleri doğrudan kayaya oyulmuştur. Mısır Eski Eserler Sektörü Başkanı Dr. Ayman Ashmawy, mezarların nekropol içindeki konumunun, bazı eserlerin varlığıyla birleştiğinde, Asvan Adası sakinlerinin orta sınıfının bu bölgeye gömüldüğünü düşündürdüğünü belirtti. [...]