Antik DNA Çalışmaları
Arkeoloji, antropoloji ve genetik gibi farklı disiplinlerden elde edilen veriler nasıl karşılaştırılır, birleştirilir ve eşleştirilir? Yakın zamana kadar bu soruyla fazla ilgilenilmemişti. Arkeologlar, tarih öncesi, protohistorik ve tarihi buluntuların kazılması sırasında sıklıkla insan kalıntılarına da rastlamaktadırlar. Bu bağlamda, ilk incelemelerden sonra mezarların açılması ve iskeletlerin çıkarılması yaygın bir uygulamadır. Ayrıntılı bir osteolojik çalışmanın normalde ilk araştırmanın ardından yapılması beklenirken, çok uzak olmayan bir geçmişte, insan iskeletlerini yerinde temizlemek ve incelemek bazen zaman alıcı ve kazının seyrini yavaşlatan bir durum olarak görülüyordu ve buna fazla öncelik verilmiyordu.
- Yazar : M. Songül Alpaslan-Roodenberg ve David Reich
- Tarih : 2021-01-14 15:17:10

Neyse ki günümüzde bu tutum, fiziksel antropoloji alanındaki ilerlemenin yanı sıra, eski iskeletlerin analizlerinden elde edilebilecek etkili moleküler anlayışları içeren yeni kazanımlar sayesinde tamamen değişti. Bu da gösteriyor ki, arkeolojik araştırmaların, yalnızca insanın maddi kültürünü değil, aynı zamanda arkeolojik alanlara gömülmüş ve gerçekte kendi kültürel çevrelerinin kurucuları olan insanların kalıntılarının da eşit düzeyde incelenmesine odaklanması gerekir.
Genetikçilerin ‘eski kemik ve dişlerden yüksek kaliteli genom düzeyinde (son on yılda artan) veri üretme becerileri’ bu yaklaşımın değişmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Bu durum, günümüzde arkeologların, geçmişte arkeolojik çalışmalar sırasında sıklıkla göz ardı edilmiş olmakla birlikte fiziki antropologların her zaman temel çalışma konusunu oluşturan eski insan kalıntılarının incelenmesinin önemini anlamalarına yardım etti. Sonuçta, ADNA analizinin yaygın bir şekilde uygulanması, insan kemiği ve diş kalıntılarının araştırma potansiyelinin yeniden değerlendirilmesini sağlamış ve dolayısıyla malzemenin güvenilir bir arkeolojik bağlamda incelenmesine olan ilgiyi artırmıştır.
Bugüne kadar yayımlanmış olan antik DNA çalışmalarının çoğunluğu, uzun mesafeli göç modelleri gibi nüfus hareketlerini tanımlamaya odaklanmış olup, ayrıca yerleşim yerleri içindeki ve arasındaki aile ve akrabalık bağlarını da aydınlatmıştır. Genetik analizlerin antropologlar için eski nüfus araştırmalarına önemli bir diğer katkısı ise, cinsiyet tayininde sorunlu iki kategori olan bebek ve çocuklar ile yetersiz korunan erişkin kemiklerinden DNA analizi yoluyla cinsiyetin belirlenebilmesinin mümkün olmasıdır. Çünkü söz konusu gruplar için geleneksel fiziki antropoloji metotlarıyla güvenilir cinsiyet analizi yapmak oldukça zordur. Böylece, son on yılda, tüm genom analizi düzeyinde antik DNA'yı kullanan 'moleküler tarih' diyebileceğimiz yeni bir alan ortaya çıktı.
Kafatasının temporal kısmında bulunan petrous kemiğinin, iskeletin diğer bölümlerine göre miligram başına yüz kat daha fazla DNA içerdiğinin keşfedilmesiyle, daha öncesinde gerçekleştirilemeyen faydalı genetik verileri üretmek artık mümkün olmuştur. Günümüzde genom düzeyinde antik DNA analizi hala yeni ve teknik olarak karmaşık bir yöntemdir, bu nedenle en üst düzeyde, yalnızca az sayıda laboratuvar tarafından gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte, orta vadede bu teknoloji giderek daha erişilebilir hale gelmekte ve böylece, antik DNA analizi arkeologlar arasında başlangıçta uzun süre dirençle karşılaşan bilimsel bir teknik olan Radyokarbon Tarihleme yönteminin yolunu izleyerek arkeolojide yaygın olarak kullanılan bilimsel metotlar arasındaki yerini hızla almaktadır ve artık yaygın bir şekilde benimsenmiştir. Antik DNA'nın, arkeologların güçlenmesinde yeni bir araç olarak tümüyle kabul edileceği ve bu kabul sürecinin Radyokarbon Tarihleme yönteminde olduğundan daha hızlı gerçekleşeceği umulmaktadır.
Şu anda, son beş yıldır yürüttüğümüz, ikimizin (bir Türk ve bir Amerikalı) ortak liderliğini yaptığı kapsamlı bir çalışmayı tamamlama sürecindeyiz. Çeşitli kazılarda ortaya çıkarılan insan kalıntılarının antik DNA analizlerini tamamladık ve bu çalışma 16 ülkeden bireylerle temsil edilirken, Türkiye bu çalışmanın hem coğrafi olarak hem de örnekleri açısından odak noktasıdır. Türkiye'den otuzdan fazla akademisyen ve müze araştırmacısı, malzemelerinin arkeolojik bağlamları dahil olmak üzere, doğrudan bilimsel katkılarıyla bu çalışmaya yazar olarak katılmaktadırlar. Genetik sonuçlar, örneklerin alındığı yerleşim yerleri ile mezarlıklar hakkındaki bilgilerin yanı sıra ilgili antropolojik ve arkeolojik verileriyle kendi bağlamında sunulacaktır. Analizleri tamamlamış olmaktan ve sonuçları hakemli bir dergide yayımlamaktan heyecan duyuyoruz; 2021 takvim yılında yayımlanmasını bekliyoruz.
**Prof. Dr. Songül Alpaslan-Roodenberg
Paleo ve Fiziki Antropolog, Associate Professor/Doçent Dr. - Consulting Anthropologist and Scientific Associate at Reich lab, Harvard Genetics;
Scientific Associate at Pinhasi lab, Department of Anthropology, University of Vienna
** Prof. David Reich
Genetics and Human Evolutionary Biology at Harvard, and an Investigator of the Howard Hughes Medical Institute.
EN ÇOK OKUNANLAR
Altınlarla Donatılmış Trakyalı Savaşçı Mezarı Bulundu
Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.
- Trakyalı
- Trak
- Savaşçı
- Süvari
- Mezar
- Altın
- Yüzük
- Hançer
- Zırh
- Hazine
- At
- Bulgaristan
- Thracian
- Thracian
- Warrior
- Cavalry
- Tomb
- Gold
- Ring
- Dagger
- Armour
- Treasure
- Horse
- Bulgaria
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archa
Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu
Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.
SON İÇERİKLER
İtalya’da Roma Öncesi Bir Nekropol Keşfedildi
- Mezar
- Nekropol
- Hediye
- Roma
- Etrüsk
- İtalya
- Torento
- Tomb
- Necropolis
- Gift
- Rome
- Etruscan
- Italy
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology
Padua Nekropolünde Benzersiz Mezarlar Keşfedildi
- Nekropol
- Mezar
- Seramik
- Sikke
- Tunç
- Kemer
- Savaşçı
- Figür
- Süvari
- Necropolis
- Tomb
- Ceramic
- Coin
- Bronze
- Arch
- Warrior
- Figure
- Cavalry
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archaeology News
- Ancient
- World Archaeology
Mısır’da Kral Tutankhamun'dan Bu Yana Yapılan En Büyük Mezar Keşfi Gerçekleşti
- II Thutmose
- Kraliçe Hatshepsut
- Kral Tutankamon
- Mezar
- Mısır
- Antik Mısır
- Büyük Keşif
- Keşif
- Thutmose II
- Queen Hatshepsut
- King Tutankhamun
- Tomb
- Egypt
- Ancient Egypt
- Great Discovery
- Discovery
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Ha