Bizans İmparatorluğunda Aile

Bizans toplumunun aile yapısı Antik Yunan-Roma geleneği ve Hristiyanlık tarafından şekillendirilmiştir. 4-7. yüzyıllar arasında Hristiyanlık kamu ve bireysel hayatın her noktasına giderek daha çok nüfuz etmeye başlamış, bunun sonucunda da aile ve onun temeli olan evlilik kurumu bütünüyle Hristiyanlaşmıştır.

Bizans toplumunun aile yapısı Antik Yunan-Roma geleneği ve Hristiyanlık tarafından şekillendirilmiştir. 4-7. yüzyıllar arasında Hristiyanlık kamu ve bireysel hayatın her noktasına giderek daha çok nüfuz etmeye başlamış, bunun sonucunda da aile ve onun temeli olan evlilik kurumu bütünüyle Hristiyanlaşmıştır. Hristiyanlık hem kadın hem erkek için evliliği salık veriyor, sadece kendini dini yaşama adayacak kişileri bu kapsamın dışında tutuyordu. Hemen hemen tüm modernite öncesi toplumlardaki gibi, Bizans’ta da evlilik yaşı hem kadın hem erkek için oldukça erkendi; önemli bir 9. Yüzyıl hukuk külliyatı olan Basilika yasal yaşı kızlar için 12, erkekler için 14 olarak verir. Bunda elbette insan ömrünün günümüze göre çok daha kısa olmasının ve çocuk ölümlerinin çok daha yaygın olmasının bir payı vardır. Ancak, elbette çok daha sonra evlenen bireyler vardı; Bazilika sadece yasal sınırı belirtir. Neredeyse tüm modernite öncesi toplumlardaki gibi Bizans aile yapısı ataerkildi; aile reisi erkekti ve tüm aile bireylerinin ona itaat etmesi beklenirdi. Aynı şekilde, her ne kadar Bizans tarihi boyunca güçlü imparatoriçeler, aristokrat kadınlar ve ev dışında aktif olarak çalışan kadınlar karşımıza çıksa da toplumun genel beklentisi erkeklerin kamuda görünür olmaları, kadınların ise ev dışı yaşamda daha geri planda kalıp, kendilerini ev ve aile yaşamına adamalarıydı. Ancak, kadınların yeri toplumda her ne kadar erkeğin gerisinde olsa da onların ev ve aile hayatını düzenlemeleri ciddi ve önemli bir katkı olarak görülürdü. Bu noktada, ünlü 5. yüzyıl din adamı ve kilise babası İoannes Khrysostomos’un şu sözleri oldukça açıklayıcıdır:

Hayatımız iki alana bölünmüştür; özel ve kamu. Tanrı bu ikisini böldüğü zaman ev idaresini kadına verdi, ama erkeğe şehirdeki tüm işleri, pazaryerindeki işleri, mahkemeleri, konseyleri, orduyu ve diğer nice şeyi verdi. Bir kadın mızrak veya ok atamaz, ama eline iğini alıp, kumaş dokuyabilir, ev ile ilgili ne varsa hepsini idare edebilir. Bir konseyde fikir beyan edemez, ama evinde bunu yapabilir. Genellikle, kocası ev idaresi hakkında ne biliyorsa bilsin, kadın daha iyisini bilir… Bir kadının tek bir görevi vardır; topladığımızı korumak, gelirimizi arttırmak ve evi idare etmek. Sonuçta, Tanrı kadını bize bu nedenle verdi, bu konularda ve diğerlerinde yardımcımız olarak... Kadın, çocukları iyi yetiştirebilir, ki çocuklar en büyük hazinedir. Hizmetçilerin kötü davranışlarını fark edip, çalışanların erdemini gözetebilir. Kocasını evin tüm endişe ve sıkıntılarından koruyabilir: kiler düzeni, yün eğirmek, yemek pişirmek ve giysilerin korunması... (çev. Siren Çelik)

Evlilikler her zümrede genellikle aileler, tarafından ayarlanırdı; yani günümüzdeki aşk evliliği Bizans toplumunda çok yaygın bir kavram değildi. Çiftin aileleri karşı tarafı değerlendirir, çeyiz, evlilik hediyesi gibi evliliğin temel ve resmi yönlerini karşılıklı kararlaştırırdı. Evlilik sadece iki kişinin birlikteliği değildi, aynı zamanda iki ailenin arasındaki sosyal bir anlaşmaydı. Bu nedenle, siyasi ittifaklar, sosyal ilişkiler, ticari ortaklıklar veya tarla-toprak birleşmesi gibi hususlar en az çiftin birbirine uygunluğu kadar önemliydi — hatta bazen daha önemliydi. Ailelerden beklenen çocuklarına sosyo-ekonomik statüleri onlara denk ve anlaşabilecekleri kişileri eş olarak seçmeleriydi. Çiftin de ailelerinin seçimlerine saygı göstermesi, kendileri için ayarlanan evliliği kabul etmesi beklenirdi. Ancak, eğer nikah akdi sırasında kişi resmi yaşın altındaysa veya rızası dışında, zorla evlendirildiyse buna mahkemede itiraz etme ve evliliği iptal ettirme hakkı vardı.

Devamı: Aktüel Arkeoloji Dergisi 105. Sayı Aile Üzerinden Toplumu Okumak: Arkeolojinin Yeni Yaklaşımları

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER