Ephesos 9000 Yıllık İnsanlık Tarihi
Aşağı Kaystros Vadisi’nde yerleşim izleri Neolitik döneme kadar takip edilebilmektedir. O zamanlar Ayasuluk Dağı'na kadar geniş bir koy oluşturan kıyıdan güvenli bir mesafede, tepelerde küçük yerleşimler vardı, bunlardan Çukuriçi Höyük yoğun olarak araştırılmıştır. Burada, yerleşim merkezi Ayasuluk'a kaymadan önce erken Tunç Çağında, geniş kapsamlı ticari ilişkilere sahip bir metal işleme merkezi vardı. 2. binyılın sonlarında Hitit kaynaklarında Arzawa ülkesindeki Apasa kentinin adı geçer ki bu muhtemelen Ephesos'tan bahsedilen en eski kaynaktır.
- Yazar : Sabine LADSTAETTER
- Tarih : 2022-10-01 13:27:33
Ephesos Tiyatro Binası
Potnia Theron'un özel bir formu olan Ephesos Artemis'ine tapınma geleneği de muhtemelen Bronz Çağına kadar uzanmaktadır. Denizin hemen kıyısındaki ovada yer alan kutsal alan, ortasında doğal bir anıtın -belki de bir ağaç kütüğünün- bulunduğu kutsal bir bölgeydi. MÖ 8. yüzyılda inşa edilen ilk ahşap tapınağı bir dizi başka tapınak binaları takip edecekti. Mimari açıdan öne çıkan yapı ise hiç şüphesiz Lydia Kralı Kroisos tarafından yaptırılan anıtsal mermer tapınaktır. Tapınak yıkıldıktan sonra 4. yüzyılda yeniden inşa edilmiş ve Roma imparatorluk döneminin sonlarına kadar varlığını sürdürmüştür. Artemis Tapınak Alanı bölgenin kutsal ve ekonomik merkezi haline gelerek Ephesos Artemis'ine Grek-Roma dünyasının birçok bölgesinde tapınıldı. Artemis, Kutsal alandan yaklaşık iki kilometre uzakta ve kutsal alana tören alayı yollarıyla bağlanan Hellenistik-Roma Dönemi Ephesos'un koruyucu tanrıçasıydı.
Artemis Ephesia
Ephesos'un MÖ 300 civarında yeniden kurulması, sadece bölgedeki yerleşim düzeninde çarpıcı bir değişikliğe işaret etmekle kalmamış, aynı zamanda antik dünyanın en önemli kentlerinden biri haline gelmesinin de başlangıcı olmuştur. Kent yeniden kurulana kadar Artemision çevresinde, Panayırdağı'nda ve daha sonraki Hellenistik liman havzasında bağımsız yerleşimler vardı. Kentin kurulmasıyla buralar artık terk edilmiş ve sakinleri yeni planlanan şehre yerleşmiştir. Hellenistik kuruluş evresine ait olmak üzere büyük tiyatrodaki kayaya oyulmuş oturma basamakları ve elbette şehrin iki dağı üzerinde uzanan şehir surları gibi sadece birkaç yapı bugün hala görülebilmektedir. Bununla birlikte, nüfusta önemli bir artış ve dolayısıyla artan inşa faaliyetleri ancak Apameia Barışı'ndan sonra Ephesos'un Bergama İmparatorluğu'nun bir parçası olduğu ve Attalosların kente büyük yatırımlar yaptığı MÖ 2. yüzyıldan itibaren kaydedilebilir. Bu durum özellikle, jeostratejik- askeri önemi bir önceki Roma-Suriye savaşında kendini göstermiş olan liman için de geçerliydi.
Ephesos antik limanının günümüzdeki görünümü
MÖ 133 yılında Küçük Asya'nın Roma İmparatorluğu'na katılması ve Ephesos'un yeni kurulan Asya eyaletinin başkenti olarak atanmasıyla birlikte Ephesos'un genişlemesi istikrarlı bir şekilde devam etti. Hellenistik Dönem ızgara planı yamaçlarda da devam etmiştir. Meydanlar ve sokaklar, varlıklı vatandaşların ekonomik gücünü sergilediği kamu yararına da hizmet eden onurlandırma anıtları ve onların bağışlarıyla donanmıştı. MÖ 1. yüzyıl gibi geç bir tarihte, General Sulla'nın torunu C. Memmius adına, Ephesos için gösterdiği çabalardan dolayı onu bir kurtarıcı/kahraman olarak kutsayan bir onurlandırma anıtı dikilmiştir. Romalılar şehrin altyapısına da yatırım yapmışlardır. Sürekli büyüyen metropolde içme ve kullanma amaçlı su tedarikine özel önem verilmiştir. Su kemerleri tarafından dağlardan şehre taşınan temiz su, burada çok sayıda kamusal çeşme ile halka ulaşıyordu. Nymphaea'ların tasarımı pratik kullanımlarının çok ötesindedir; bunlar daha ziyade, bağışçıların kendileri için bir anıt yarattıkları, çoğunlukla ayrıntılı mimari ve heykel dekorasyonuna sahip görkemli yapılardır. Şehrin siyasi merkezi yukarı agoradaydı; burada devlet tapınaklarının yanı sıra idari binalar da bulunuyordu. Böylece, revaklarla çevrili meydanın kuzey ucunu, belediye meclisinin merkezi olan Bouleuterion ve şehir meclisinin merkezi olan Prytaneion oluşturuyordu. Güneyde, jeoradar ölçüm verileri birkaç terasa yayılan yoğun bir yapılaşma olduğunu göstermektedir. MS 1. yüzyılın ikinci yarısında ilk kez Ephesos'ta bir imparatorun onuruna tapınak inşa etme ayrıcalığı tanınmıştır. İmparator Domitianus'a adanmış olan bu kült yapısı, Agora'nın batı ucunu oluşturuyordu ve eşsiz topografik konumu nedeniyle uzaktan da görülebiliyordu. İmparator Domitianus'un ölümünden ve imparatora dair tüm hatıraların silindiği damnatio memoriae'den sonra, Flavianus hanedanı ve onunla birlikte Vespasianus ve Titus gibi sevilen imparatorlar burada genel olarak tapınım görmüştür. Ancak yapının çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir: günümüzde sadece en alt katları görülebilmektedir, ancak onlar bile geç antik dönemde payelerle güçlendirilmiş devasa bir bina tarafından kapatılmıştır. Sadece tapınak avlusunu çevreleyen salonlardan sütunlar ve kiriş blokları bulunmuştur. Geri kalan her şey geç antik dönemde sistematik olarak ortadan kaldırılmış, başka yapılarda yeniden devşirme olarak kullanılmış ve hatta yakılarak kireç haline getirilmiştir. Örneğin, İmparator Titus'u temsil eden devasa bir baş, geç antik döneme ait bir duvar örgüsünün içine yerleştirilmiştir. Şimdi aşağı şehir ile yukarı şehri birbirine bağlayan Kuretler Caddesi'ne dönelim. Başlangıçta kutsal bir tören yolu olarak planlanan bu cadde, düzensiz seyrini korumuş ve böylece ortogonal sokak, ızgara planından sapmıştır. MS 1. yüzyılın sonuna kadar caddeye mermer plakalar döşenmemişti; bu döneme kadar yağmurlu mevsimlerde araba trafiği için de mükemmel olan kompakt bir çakıl döşemesi vardı. Roma imparatorluk döneminde Kuretler Caddesi, her iki tarafı onurlandırma anıtları ve kamusal bağışlarla donatılmış bir şehir içi bulvarına dönüşmüştür. Geç antik dönemde, doğuda Herakles Kapısı'nın inşa edilmesiyle birlikte cadde araç trafiğine kapatılmış ve yayalara tahsis edilmiştir…
Nymphaeum Traiani (Traian Çeşmesi)
Çeviri: Filiz ÖZTÜRK
Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi, 88. Sayı “ İzmir’in Kültürel Belleği “
EN ÇOK OKUNANLAR
Altınlarla Donatılmış Trakyalı Savaşçı Mezarı Bulundu
Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.
- Trakyalı
- Trak
- Savaşçı
- Süvari
- Mezar
- Altın
- Yüzük
- Hançer
- Zırh
- Hazine
- At
- Bulgaristan
- Thracian
- Thracian
- Warrior
- Cavalry
- Tomb
- Gold
- Ring
- Dagger
- Armour
- Treasure
- Horse
- Bulgaria
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archa
Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu
Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.