Anadolu, Yunan, Mısır ve Greko-Pers üslubunda; bir kısmı yarı değerli taşlarla, altın ve gümüş gibi madenlerden yüksek teknoloji ve ince bir işçilikle üretilen bu eserler, günümüzde Uşak Müzesinde sergilenmektedir.

Zenginlik ve Gücün Ülkesi: Lydia

Günümüzde Manisa ve Uşak illerinin büyük bir bölümünü kapsayan Lydia Krallığı, Gediz (Hermos) ve Küçük Menderes (Kaystros) nehirleri arasında konumlanmıştır. Doğal kaynaklar açısından oldukça zengin olan bu krallığın gelişmesi ve büyümesindeki en önemli etkenlerden biri Sart çayı (Paktolos) alüvyonlarında altın ve gümüş karışımı elektron bulunmasıydı.

Tarihçi Herodotos altın pullar taşıyan Paktolos çayının Bozdağ’dan (Tmolos) doğup Sardeis kentinin ortasından geçtiğini, Lydialıların nehirden elde ettikleri altın sayesinde büyük güç ve ün kazandıklarını aktarır. Sardeis'te yürütülen kazılarda altın arıtma atölyelerinden birinin ortaya çıkarılması bunu destekler niteliktedir.

Krallığın MÖ 7. yüzyılın ilk yarısından itibaren bölgede ön plana çıkmasıyla siyasi ve kültürel ilişkiler giderek yoğunlaşmıştır. Birçok efsaneye konu olan Lydia ülkesi tarihçi Herodotos'a göre üç ayrı kral sülalesi ile yönetilmiştir. Lydialıların adını tarihe geçiren son sülale Mermnadlar zamanında ülke topraklarını genişletme politikası izlenmiştir. Ticaret yollarının kesiştiği yere kurulan başkent Sardeis, yaklaşık MÖ 680- 547 yılları arasındaki bu dönemde antik dünyanın en güçlü ve en zengin başkenti olarak bilinir. Antik Çağda elektron denilen altın ve gümüş karışımından oluşan ilk sikkenin basılması da bu döneme rastlar. Mermnad sülalesinin ilk krallarından biri olan Gyges, Phrygia Kralı Gordios oğlu Midas’tan sonra Delphi Apollon Tapınağı’na armağan gönderen ikinci Anadolulu kraldır. Amasyalı Antik Çağ filozofu ve coğrafyacı Strabon, siyasi ve ekonomik alanda aktif bir politikanın izlendiği Gyges zamanında Lydia’nın hakimiyet alanının Troas bölgesine kadar uzandığından bahsetmektedir…

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 99. Sayı “Anadolu’nun Kültürel Zenginliği”