Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal
Ekrem Akurgal Hocam’la ilk kez 1975 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümünü bitirdikten iki yıl sonra tanıdım. 1975 yılı benim hayatımda önemli bir dönüm noktasıdır. Yılbaşından itibaren evimi İstanbul’dan Isparta’ya taşımış ve orada ailemle birlikte kalıyordum.
- Yazar : Mustafa Büyükkolancı
- Tarih : 2025-01-15 00:18:18
Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal
Aynı zamanda orada Prof. H. Hauptmann için İstanbul’da 1971 yılında başladığım Norşun Tepe çizimlerini yayına hazırlamaya devam ediyordum. Bu arada 1974 yılında girdiğim müzecilik sınavı sonuçlarını beklerken Nisan ayında Ülkü İzmirliğil’den bir mektup aldım. Ülkü Hanım yakın bir geçmişte Ekrem Akurgal’la görüştüğünü kendisinin Efes Aziz Yuhanna Kilisesi çalışmaları için bir mimar aradığını ve kendisinin buna karşılık bir mimar yerine mimariyi yatkın ve mimari çizim yapabilen bir Arkeolog olarak beni önerdiğini yazıyordu. İşte bu öneri benim meslek hayatımda çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ülkü Hanım’a teşekkür edip olumlu cevap verdim. Daha sonra kendisi Ekrem Bey’den randevu aldı ve ben Isparta’dan Ankara’ya gidip Türk Tarih Kurumunda Ekrem Bey’le görüştüm. Hoca genel hatlarıyla Efes Aziz Yuhanna Kilisesi çalışmalarının amaçlarını, kendi pozisyonunu, çalışmanın Efes Müzesine bağlı bir çalışma olduğunu anlattı. Ayrıca 1974 yılında Mimar Mehmet Erol, Sanat Tarihçi Ebru Parman’ın müzeden Arkeolog Yaşar Canbaş’la beraber çalışmalara başladığını bunlara takviye olarak bir mimar düşündüğünü fakat Ülkü Hanım’ın önerisinin de uygun olduğunu anlattı. Çalışmalar restorasyon ağırlıklı olmasına karşın kilise çevresinde kazılmamış kısımların da kazılmasını amaçlıyordu. Bu amaçla 1974 yılında kilisenin güneyinde ve Vaftizhane kuzeyinde uzun açmalar açılmış ve buralarda Aydınoğulları ve Erken Osmanlı Dönemlerine ait konutlar ortaya çıkarılmıştı. Benim odasında bulunduğum sırada Ekrem Bey’in yanına tesadüfen Mimar Mehmet Erol geldi ve kendisi tanıştık. Bu tanışma 50 yıla yakın sürecek dostluğun başlangıcı oldu. Ekrem Bey’le anlaşma yaparak Mayıs ayı başında Efes’te işe başlamak üzere Ankara’dan ayrıldım.
Konuştuğumuz gibi 1 Mayıs 1975’te Selçuk’a geldim. Mehmet Erol birkaç gün önce gelmiş işçileri bulmuştu. Çalışma alanı kilise içindeki birinci kat transept sütunlarının ayağa kaldırılması ve sütun başlıklarının tamamlanarak sütunlar üzerine yerleştirilmesiydi. Bir yandan polyester kalıplar alınıyor, diğer yandan bu kalıpların içine demir iskelet hazırlanıyor ve beyaz çimento ile dökümler gerçekleştiriliyor. Bir yıl önce başlamış oldukları çalışma 1975 yılında Mehmet Erol yönetiminde daha çok restorasyon ağırlıklı olarak devam ediyordu.
Ben bir yandan bu işlerle ilgilenip restorasyon çalışmalarını öğrenmeye çalışırken diğer yandan kilise içinde ve kazı evinde dağınık durumda olan korkuluk levhaları ve diğer Bizans mimari parçalarıyla ilgilenmeye başladım. Özellikle Korkuluk levhalarının yeni parçalarını bulup birleştirdikçe hem benim, hem de Ebru Parman’ın ve Mehmet’in keyfi yerine geliyordu. Henüz yeni kazı evi yapılmamıştı. Mehmet, Öcal Özeren’le beraber eski kazı evinde (1960’lı yıllarda Musa Bey tarafından yapılmış) kalıyordu. Burada ön kısım büro olarak kullanıldığı için benim bir pansiyona yerleşmemi önerdiler. Birkaç gün Mengi Pansiyon’da kaldım. Fakat daha sonra eski kazı evinin bürosuna yerleştim.
Bu arada Temmuz’da ayrılıp Aydın’a dört aylık askerlik için gittim. Orada birçok yeni arkadaş edindim. 2. Bölükte arkeolog-gazeteci Erhan Akyıldız vardı. Enteresan olan husus arkeoloji askerlikte de yanımızdaydı ve askerlik yaptığımız yer, Aydın “Üçgözler” adı verilen yer, yani antik Tralleis Kenti’nin göbeğiydi. Atış talimleri için antik Tiyatroya gidip sahne binasına doğru hedef alıyorduk. Karargâh önünde antik kentte bulunan bazı mimari parçalar ve kabartma parçaları dizilmişti (2000 yılından beri Aydın ADMÜ kazılara devam ediyor). Askerliğin ilk 20 günü geçip yemin merasimi yapıldıktan sonra büyük bir rahatlama oldu. Isparta’lı arkadaşlarla hafta sonları Söke, Kuşadası, Pamukkale, Afrodisias gibi çevre ilçelere gidebiliyorduk. Bazı hafta sonlarında ise Selçuk’a geldim. Bunlardan birinde Ümit Serdaroğlu ve Kazı ekibiyle beraber Pine Bay Otelin olduğu eski Çam Limanı’na gittik. Çok eğlendiğimizi hatırlıyorum. Bu arada Aziz Yuhanna Kilisesi çalışmalarını da takip etme olanağı buluyordum…
Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 100. Sayı “Atatürk ve Arkeoloji”
EN ÇOK OKUNANLAR
Altınlarla Donatılmış Trakyalı Savaşçı Mezarı Bulundu
Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.
- Trakyalı
- Trak
- Savaşçı
- Süvari
- Mezar
- Altın
- Yüzük
- Hançer
- Zırh
- Hazine
- At
- Bulgaristan
- Thracian
- Thracian
- Warrior
- Cavalry
- Tomb
- Gold
- Ring
- Dagger
- Armour
- Treasure
- Horse
- Bulgaria
- Arkeoloji
- Tarih
- Sanat
- Sanat Tarihi
- Antik
- Kültür
- Medeniyet
- Archaeology
- Archaeological
- History
- Art
- Art History
- Heritage
- Culture
- Civilization
- Haber
- Gündem
- Güncel
- Aktüel
- Arkeolojik Haber
- Archa
Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu
Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.