Mozaikler ve diğer buluntuların yerinde 'in-situ' korunması projenin ilk kararıydı. Bu nedenle mozaikleri ve buluntuları yerinde sergilerken hem açık hava şartlarından korumak, hem rahatça ziyaret edilebilir kılmak, hem de mümkün olduğunda çıplak gözle tecrübe edilebilir olmalarını istedik.

Mozaiklerin konumu, yüzey alanının büyüklüğü ve yine başka bir tarihi yapının, Osmanlı döneminden kalan askeri hastanenin yanında yer alıyor olmaları yapılacak yapıyı oldukça sınırlayan koşullardı. Mozaiklere de, Osmanlı mirası olan tarihî yapıya da dokunmayan bir koruma örtüsü tasarladık. Bunu yapabilmek için geniş açıklık geçerken kolaylık sağlayan bir çelik yapı tercih ettik. Çelik yapının bir başka avantajı ise hafif bir strüktür olması, kuru imalatla (tamamı kaynaklı değil bulonlu birleşim) çok basitçe monte edilebiliyor olmasıydı. Bu aynı zamanda ileride yeni kazılar veya başka gelişmeler yaşandığında yapının kolaylıkla geri sökülebilir ve geri dönüştürülebilir olmasını da sağladı…

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 96. Sayı “ Bir Keşfin Hikayesi “