55. Sayı - Efendiler ve Köleler

Çok değil yarım asır öncesine uzansak, elimizle hala tutabileceğimiz kadar insanlığın, uygarlığın çok uzağında durmaz kölelik. Neredeyse neolitik çağın hemen sonrasında ilk izlerini yavaş yavaş görmeye başladığımız kölelik, yarattığı karşılıksız emek gücü ile insanlık tarihinin en büyük görünmez kahramanı olarak 20 yüzyılın ortasına kadar varlığını sürdürür.

 

Mısır piramitlerinden Assurluların anıtsal yapılarına, Roma’nın bugün dünyaya bıraktığı devasa mirasa, antik dönem uygarlıklarının felsefesinden edebiyatına, mitolojisinden sanatına kadar insan elinin değdiği her harikanın yaradılışı köle varlığı ve gücü ile gerçekleşmiştir. Kölelik ekonomisinin yarattığı karşılıksız değer, uygarlık tarihine birçok kanıt bırakmışsa da, köleler tarihin karşısında yok olup gitmişlerdir.

Kölelik, antik çağlarda da savaşların yarattığı büyük göçlerin hem sebep hem de sonuçlarından biri olarak gelişmiştir. İlk çağlarda özellikle merkezi yönetimlerin ya da krallıkların güçlendiği tarım toplumlarında daha fazla iş gücü elde etmek için de savaşlar yapılıyor, esirler alınıyor, büyük göçler gerçekleştiriliyordu. Esir alınan köleler, tüm yaşamları boyunca evde, tarlada, tüm diğer işlerde zorunlu olarak çalıştırılıyor, o süreçte dünyaya gelen çocukları bile köle olarak yaşamlarına devam etmek zorunda kalıyordu.

Arkeolojik olarak yazının kullanılması ile köleliğe dair ilk bilgileri ediniyoruz, insan yaşamının sonraki çağlarına ait bilgiler bir çorap söküğü gibi devam ediyor. Sümerler, Assurlular neredeyse kölelik üzerine bir ekonomi inşa ediyorlar. Anadolu’da Hititlerin devam ettirdiği köleliği yazılı kayıtlar dışında görmek neredeyse imkansız. Antik Yunan ve  Roma uygarlığının en önemli payandası diyebileceğimiz kölelik, o kadar yaygın, normal ve yasal ki, heykeltıraşlıktan edebiyata tüm sanatsal üretimlerde yer verilen köle tasvirleri ve anlatımları büyük bir arkeolojik kaynak olarak antik çağ yaşamını anlamamızı sağlıyor.

Özellikle Antik Yunan ve Roma uygarlıklarında insanların en korktukları durumlardan biri köle düşmekti. Bir yolculuk sırasında ya da savaş sırasında esir alınan insanların köle olarak satılması ve satın alınması gayet normaldi. Her ne kadar özgür olsa da insanlar, bir anda köle olabilirlerdi. Antik çağdan tanıdığımız birçok filozof, esir düştükten sonra, uzun yıllar köle olarak kalmış ve birçoğu şans eseri kölelikten kurtulabilmişlerdi. Kölelik o kadar sistematik bir algı yaratmıştı ki, kölelik yasaları hiç değiştirilmeden 20 . yüzyılın ortasına kadar uygulanarak devam etti.  

Özellikle 21. yüzyılda, Orta Doğu’da gelişen durumlar ve IŞİD gibi ilkel vahşiliğin yarattığı algı, Aktüel Arkeoloji Dergisi’nin savaş (şiddet), göç ve kölelik sayılarının bir üçleme olarak şekillenmesini ve antik çağ ile günümüz arasında değişmeyen uygarlık bilincini, arkeolojik kanıtlar üzerinden anlaşılmasına olanak sunmak amacıyla hazırlandı.

 

İyi okumalar!

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER