75. Sayı - Doğal Afetler

17 Ağustos 1999 yılında yer yerinden oynamıştı, gecenin yarısında Türkiye'nin en büyük nüfusunun yaşadığı Marmara Bölgesinde büyük bir deprem yaşandı ve geriye yıkıntıların içinde bir hafıza bıraktı. Depremin üzerinden 21 yıl geçti ve biz binlerce yıl önce yaşanmış benzer depremlerin sonuçlarını modern yaşamlarımızı kurarken nasıl yok saydı isek, bu büyük depremin bize öğrettiklerini de öyle yok saydık ve gözlerimizi doğanın felaketlerine kapattık. Farklı coğrafyalardan örnekler ile insanın doğa karşısında caresizliğini anlatıyoruz.

Salat Tepe Orta Tunç Çağı deprem tabakası. Aşağı Salat Kazı Arşivi’nden.

HASANKEYF VE UTANÇ

Ergen kavgaları kolay yatıştırılamaz, duygular ve tepkiler hakimdir her şeye... Sonuç hep bir pişmanlık ve geri döndürülemez bir başka sorunu ortaya çıkartır. Hasankeyf ‘te tam olarak olan buydu, akıl ve toplumsal fayda yerine tamamen kontrol edilemez ergen duygular hakim oldu. Uzun yıllar hem Türkiye’den hem de dünyadan sayısız araştırma, eylem, tepki ve proje; baraj projesinin büyük bir hata olduğunu, bir an önce bu projeden vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı, eylemler yapıldı ve toplumsal duyarlılıklar oluşturuldu. Buna rağmen, her şey yok edildi. Uygarlık tarihi büyük bir utanç ve kara leke olarak anacak Hasankeyf ’e yapılanları.

Yeni bir Platform ile merhaba

Dergi yayıncılığının belki en son ve en genç kuşağıyız. 2007 yılında ilk sayımız basıldığında ne sosyal medya ne de internet yayıncılığı bu kadar yaygındı. Harıl harıl çalışan matbaalarda, özel kağıtlar bulup en iyi baskıları yakalamaya çalışıyorduk. Çok değil 13 yıl geçti ve birçok yayın farklı nedenlerle de olsa dijital yayıncılığa geçmeye başladı. Biz hala basılı yayında kalmaya devam etsek de çağın getirdiği yeni koşullarla, bireyler ve toplumların üretim ve tüketim ilişkilerine bağlı olarak davranış ve yaşam şekilleri zorunlu olarak değişiyor. Artık evlere gazete ve dergi yerine internetten indirilmiş PDF’ler giriyor ya da online içerikler takip ediliyor.

Arkeoloji, medyanın en popülist bilim dallarından biri. Bu nedenle çok fazla manipülasyona uğrayabiliyor. Her gün birbiri ile çelişkili onlarca arkeoloji içerikli haber ve yazı hızlıca sosyal medyanın tüketimine girip çıkıyor. Biz bundan uzak durarak, bilginin çoğalması, yorumlanması ve işlevlendirilmesi noktasında arkeolojiyi doğrudan bir amaç olarak değil, bilgiye ulaşmak için bir araç olarak kullanarak statükodan kurtarmayı deneyeceğiz. Daha fazla sorumluluk alan yeni bir platformun, bilim, bilim insanı, toplum ve bilgi arasında dengeli ilişki kurabilecek bir alan olacağına inanıyoruz.

Geçmiş gelecek gibi değildir. Gelecek aktif ve arzu edilendir, geçmiş ise pasif ve yok sayılmaya müsait olandır. Özellikle Türkiye gibi gelişme arzusu içinde olan ülkelerde en fazla yok sayılan, yok edilen, görmezden gelinen ve zarar görenin geçmiş ve bu geçmişin kalıntılarının olduğunu biliyoruz. Hem bunları anlatmak, hem toplumun ve devletin sorumlulukları noktasına dikkat çekmek, hem de daha fazla nasıl üretebileceğimiz noktasında birçok bilim insanına davette bulunarak yeni bir dil ve ifade alanı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu süreç önemli.

Sadece salt bir arkeoloji değil, arkeolojiyi bir yol olarak kullanarak, farklı anlatımlar ve diller kullanmalıyız. ARKEOLOJİYİ daha fazla toplumcu, daha fazla açık bir bilim haline getirmeliyiz. Bunu yapamazsak, bu coğrafyayı koruma şansımızın da olmadığını bilmeliyiz. Açık davetimizi buradan da paylaşmak istiyoruz. Açık arşiv, açık bilim ve açık bir arkeoloji ile sesimizi daha fazla duyurmalıyız. İyi okumalar!

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER