Aktüel Arkeoloji Dergisi 98. Sayı “Tanrılar ve Kutsal İçecekleri”

Kurutularak ya da taze olarak tüketilen üzümün MÖ 6.000’den sonra yetiştirilmeye başlandığı düşünülmektedir. Anadolu topraklarında üzümden üretilen şarabın ise MÖ 4.000’lerden buyana tüketildiği söylenmektedir. Tarih boyunca tören, eğlence, özel gün ve toplantılarda kullanılan şarap; kutsal inancı yansıtan birçok dinde önemli bir içecek olarak kabul edilmiştir.

İnsanoğlunun üzümden yapılan bu fermantasyonu henüz nasıl keşfettiği bilinmese de ele geçirilen materyaller bu meyveden üretilen sıvının her zaman önemli bir işlevinin olduğunu göstermektedir. İnancın ortaya çıkması ile birlikte tanrılara tapınma olgusu, onlara sunum yaparak bağışlanma ve bereket isteği şarabın bir sunu materyali olarak kullanılmasında etkendir. Günümüzde daha çok bir eğlence ya da rahatlama unsuru olarak görülse de geçmişte verdiği hazzın tanrıların da hoşuna gideceğini düşünen toplumlar bu içeceğe kutsal bir anlam yüklemişlerdir.

Anadolu’da Şarap Kültürü ilk olarak Hititlerle başlamıştır. Etimolojik açıdan Hint-Avrupa dillerindeki wine, wein, vin, vinum gibi kelimelerin bu kökten geldiği düşünülmüştür. Hititlerde şarap, “viyana”, Sümercede “geştin” olarak geçmektedir. Hititçede şarabın farklı türlerini anlatan kelimeler çok sayıda Hitit metinlerinde geçmektedir. “gibil geştin” taze şarap, “geştin ku” tatlı şarap olarak bilinmektedir.

Arkeolojik buluntulardan kaya resimleri ve heykellerde üzüm ve şaraba ait figürlere rastlanılmaktadır. MÖ 1200-742 yıllarına ait Konya-Ereğli İvriz Kaya Kabartması üzerinde tanrı tarafından krala verilen üzüm salkımı görülmektedir. Anadolu’da bağcılığın gelişmiş olduğu, özellikle ritüellerde üzüm ve şarap sunumunun oldukça sık olduğu anlaşılmaktadır.

Assur’un egemenlik kurduğu Kuzey Mezopotamya’da MÖ 3. binyıldan itibaren asma yetiştirilmiştir. Bununla birlikte MÖ 9. yüzyıldan önce Assur’un yakın çevresinde bağcılık yapıldığına dair çok az kanıt vardır. Assur çivi yazılı metinlerinde bahçelere dair çok sayıda bilgi geçmekle birlikte doğrudan bağcılığa dair veriler bulunmamaktadır. Ancak 2. Asurnasirpal (MÖ 883-859) ve Sennaherib (MÖ 704-681) dönemlerine ait yazılı metinlerde bahçeler içerisinde çeşitli ağaçlarla birlikte asmalara da yer verildiğine dair veriler bulunur. Bu yazılı kaynaklardan asmanın Assur kraliyet bahçelerinin bitkilerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Yeni Assur sanatı şarabın hammaddesi olan asma ve meyvesi hakkında önemli görsel veriler sunar.

MÖ 9.-7. yüzyıllar arasında Doğu Anadolu’da Van Gölü Havzası başta olmak üzere Transkafkasya ve İran Azerbaycan’ında hâkimiyet süren Urartu kralları üzüm bağları, meyve bahçeleri ve ekim için hazırlanan tarlalara önem vermiş ve bu tarım alanlarının sulanması için barajlar, göletler ve su kanalları inşa etmişlerdir. Urartu Dönemine ait çivi yazılı metinlerde geçen üzüm bağları (GIŠuldi / GIŠGEŠTIN) ile ilgili terimler tarımsal faaliyetler içinde bağcılığın özel bir yeri olduğunu gösterir.

Antik Yunan ve Roma mitolojisinde şarap ve bağ bozumu tanrısı olan Dionysos, şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil etmektedir.

İyi okumalar…

Necdet AKGÖZ

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER