Anadolu'nun Kültürel Zenginliği

Dünya tarihinin yeniden yazılmasına neden olan önemli arkeolojik buluntuları bünyesinde barındıran Anadolu topraklarını bir açık hava müzesi olarak adlandırabiliriz. Her karış toprağında ayrı bir tarihi eser ya da yapı bulunan bu zengin coğrafya her an yeni bir buluşa gebedir.

Paleolitik dönem sonrası tarımın ve ehlileştirmenin başlamasıyla yerleşik hayata geçiş sürecine giren insanoğlu, bir araya gelerek ilk köyleri oluşturmuştur. Konya ilimizde yer alan Çatalhöyük, MÖ 7.binyıldan başlayarak kesintisiz olarak yaklaşık 2 bin yıl boyunca iskân edilmiş, gelişmiş bir köy yerleşimidir. İngiliz arkeolog James Mellaart tarafından 1958 yılında keşfedilen ve 1961-1965 yılları arasında başlayan bilimsel kazılar günümüzde de devam etmektedir. Çatalhöyük deyince şüphesiz akla gelen ilk eser "Ana Tanrıça Heykelciği" olarak tanımlanan pişmiş toprak kadın heykelciğidir. Bu figür olasılıkla kadınların doğurganlığı ile yaşamın sürekliliği arasında var olduğu düşünülen kutsal bağı simgelemektedir.

Yaşamın kaynağı kadar ölümün gizemi de insanoğlunu her daim etkilemiştir. Kimi zaman ölen kişi için kalıcı bir anıt yapılmak istenmiştir. Efes’in 15 kilometre kuzeybatısında, Antik Efes-Sardes yolu yakınında yer alan Belevi Mezar Anıtı da bunlardan birisidir. Ölen kişi için hazırlanan en gözde eserlerden bir diğeri de lahitlerdir. 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olan Sidamara Lahdi, Konya İli, Ereğli İlçesi’nin Ambar Köyü’nde 1875 yılında İ. Gündoğdu tarafından buğday kuyusu kazarken bulunmuştur. O dönemin zorlu ulaşım şartlarına rağmen İstanbul’a yani Payitaht’a taşınmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen Sidamara Lahdi’nin sahneleri, Antik Çağ mimarisi, ikonografisi ve tasviri açısından oldukça önemlidir.

Maalesef ülkemizdeki her eser bilimsel kazılar sonucu bulunmamıştır. Kültürel miras bilincinin tam olarak gelişmediği ülkemizin en büyük sorunlarından biride tarihi eser kaçakçılığıdır. Osmanlı Döneminde Avrupalılar tarafından başlayan bu talan günümüze değin devam etmiş ve etmektedir. Ülkemizden yasa dışı yollarla kaçırılan pek çok eser bugün Avrupa’nın en gözde müzelerinde sergilenmektedir. Bunlardan biri de günümüzde British Museum’da bulunan Knidos Aslanı’dır. British Museum adına, 1858 yıllında, ilk kapsamlı ve planlı kazıları gerçekleştiren konsolos yardımcısı Sir Charles Thomas Newton tarafından bulunmuştur. Newton’un, kraliyet tarafından emrine verilen bir harp gemisi, yedi mürettebatı ile Knidos’a geldiği bilinmektedir. Osmanlı yönetiminin izni ile kentin önemli anıtlardan ele geçen değerli eserlerin büyük bir kısmını Londra-British Museum’a götürülmüştür.

Knidos Aslanı halen ana vatanından uzakta olsa da yurt dışına kaçırılan pek çok tarihi değerimiz ülkemize geri dönmüştür. Aktüel Arkeoloji Dergisi, Anadolu’nun en önemli mozaikleri olan Edessa Mozaikleri’nin yağmalanma ve yurt dışına kaçırılmalarının hikayesini anlatarak, eserlerin geri getirilmesi için bir kampanya başlatmıştır. Ülkemizden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan ve Aktüel Arkeoloji Dergisi’nde 2009 yılında Barış Salman imzası ilk kez yayınlanan Dallas müzesinde sergilenen “Orpheus Mozaiği” haberi kısa zamanda kamuoyu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın ilgisini çekmiştir. Dergimiz ve bakanlığımızın uzun süren çabaları sonucu 2012 yılında ait olduğu topraklara geri dönmüştür.

İyi okumalar...

Necdet AKGÖZ

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER