Daskleion'da Bir Lydia Tümülüsü

TEPECİK

Daskyleion İlk Çağ kenti, Balıkesir İli Bandırma İlçesi’nde Hisartepe Mevkii’ndedir. Manyas Gölü’nün güneydoğu kıyısında, Kuş Cenneti ile içiçe bir konumdadır. Phryg (Frig), Lyd (Lid), Pers ve Eski Yunan kültürlerine ev sahipliği yapmış, tarihi kayıtlarda sık sık adı geçen önemli bir merkezdir.

Temizlendikten sonra kuzeydeki mezar odasına kapıdan bakış

İzlenebilen en erken yaşam izleri MÖ 3. bine dayanmaktadır. Fakat bir yerleşimin kurulması ancak MÖ 8. yüzyıl sonlarında Phryg ve Lydlerin bölgeye hâkim olmasıyla gerçekleşmiştir. Kültürel kanıtlara bakılırsa yerel halk Phryg kökenli görünmekteyse de, efsanelere göre kentin ismi bir Lyd soylusu olan Daskylos’tan gelir: Daskyleion, yani “Daskylos’un Yeri”. Bu durum tarihsel açıdan bölgenin MÖ 7. yüzyılın başlarında Lydia kontrolüne geçmiş olmasıyla uyuşmaktadır. MÖ 7. yüzyılın ortalarına doğru Daskyleion’a ismini veren Mermnadlar Hanedanı bir darbe ile Lydia Devleti’nin başına geçmiş ve bu tarihten sonra yayılmacı bir politika ile doğuda Kızılırmak’a kadar dayanan geniş bir alanı kontrol etmeye başlamıştır. MÖ 546 yılında Lydia kralı Kroisos Büyük Kuroş’a (Kyros) yenilince bütün Anadolu Perslerin hâkimiyetine geçmiş ve Anadolu’da yaklaşık 200 yıllık bir Pers Dönemi yaşanmıştır. Dünyanın ilk imparatorluğunu kuran Persler topraklarını eyaletlere ayırarak yönettiler. Her eyaletin başında satrap denilen, bir kral kadar yetkilerle ve güçle donatılmış valiler bulunmaktaydı. Bu valiler merkez tarafından görevlendirilmekteydi. Daskyleion’un da Pers ülkesindeki merkez tarafından görevlendirilen satraplar tarafından yönetildiği ve merkez ile yoğun resmi yazışmaların gerçekleştiği kentte bulunan 400’den fazla bulla gibi somut kanıtlardan bilinmektedir.

Daskyleion halkının gömüldüğü nekropolisin yeri henüz saptanamamış olsa da “seçkinler mezarlığı” çok sayıda tümülüsüyle kendini tüm görkemiyle gösterir. Tümülüs geleneği Anadolu’ya Balkanlardan Anadolu’ya geçen kavimlerle birlikte Geç Tunç Çağında ya da Erken Demir Çağında (yaklaşık MÖ 13.-11. yüzyıl) girmişe benzemektedir. Her ne kadar Tümülüsler bütün Manyas Gölü’nün çevresine dağılmakla beraber, Daskyleion kentinin “Seçkinler Nekropolisi” iki ana alanda toplanmıştır: kentin güneyi ve doğusu. Tepecik Tümülüsü henüz açılmadan tepeden görünüşü

Bu tümülüsler MÖ 6. yüzyıldan Hellenistik Dönem içlerine kadar kullanılmışlardır. Daskyleion’u kazan arkeoloji ekibi Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün gösterdiği dikkat ve hassasiyet sayesinde bazen Bandırma Arkeoloji Müzesi ile birlikte, bazense tek başına bu tümülüslerden birkaçının kurtarılmasına katkı sağlamıştır. Bu şekilde farklı dönemlerde Tepecik, Koru, Bağlar, Koca Resul ve Kösemtuğ tümülüsleri kazılmıştır. Bu tümülüslerden bazıları sayesinde Türkiye ve bölge tarihi için önemli verilere ulaşmak mümkün olmuştur.

Bu yazının konusu bu tümülüslerin tarihsel olarak en erken olanı Tepecik Tümülüsü'dür. Bu tümülüs, 2011 yılında Manyas Gölü çevresinde yürütülen yüzey araştırması sonucunda saptanmış, son zamanlarda kaçak çalışmaların yapılmış olduğu görülmüş ve jeofizik çalışmaları yürütülmesine karar verilmiştir. Tepecik Tümülüsü üzerinde yapılan Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç ve ekibi tarafından gerçekleştirilen jeoradar çalışmaları sonucunda tepenin içinde mezar odalarına işaret edebilecek boşluklar saptanmış; bunun üzerine gereken izinler alınmış ve Bandırma Arkeoloji Müzesi başkanlığında Prof. Dr. Kaan İren’in bilimsel danışmanlığında bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir.

Mezarın bilinmeyen bir dönemde soyulmuş olduğu anlaşılır. Hatta o kadar vahşice soyulmuştur ki, yerdeki bütün kenetler sökülmüş sadece şimdi boşlukları kalmıştır. Buna rağmen ele geçen bazı buluntular Daskyleion’un günümüze sunduğu en önemli eserlerden bazıları olmuştur. Tümülüs’ün üzeri Orta Çağ’da mezarlık olarak kullanılmıştır. Mezarın tepesindeki phalostan arta kalanlar yakındaki bir tarlada hala durmaktaydı. Mezar, içinde birer kline bulunan art arda iki odadan oluşur. Duvarları tamamen Prokonessos (Marmara Adası) mermerinden örülmüş olan mezar odalarının mimari açıdan en ilgi çekici özellikleri iki odanın aralarında geçişi sağlayan kapı dışında dışarı açılan birer kapıya sahip olması ve odaların yalancı tonoz çatıya sahip olmalarıdır. İki odanın da ayrı birer kapısının bulunması iki mezar sahibinin farklı dönemlerde gömülmüş olduğunu düşündürür. İlk ölü gömüldükten sonra odalardan biri mühürlenmiş; ikinci gömüyse daha sonra diğer odaya yapılmış olmalıdır. Aralarındaki kapı ise açık bırakılmıştır. Bu şekilde tren vagonlarını andıran mimari yapısıyla eşsizdir. Odaların zeminindeki taş blokları birbirlerine kırlangıç tipi kenetlerle bağlanmıştır.

İki odadaki klineler birbirinin tamamen aynısıdır ve oldukça sadedirler. Kline üzerinden malzemelerin kaldırılması sırasında, kline üzerinde iskeletin yatış pozisyonu hakkında bilgi vereceğini düşündüğümüz izler ile karşılaşılmıştır. Mor-bordo renge sahip olan izler mezar sahibinin örtü üzerine yatırılmış ya da bu renkte bir kefene sarılmış olabileceğini düşündürür. Mezarda ele geçen kemikler Prof. Dr. Yılmaz Erdal tarafından incelenmektedir. Mezarın arkeometrik çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Ali Akın Akyol tarafından sürdürülmektedir.

Mezarın kuzey yüzü. Tek bir dromos duvarı vardır.

Mezar odalarının çeşitli yerlerinden çok sayıda lydion parçası ele geçmiştir. Lydionlar, Lydia kültürüne özgü koku ya da merhem kaplarıdır. Tepecik Tümülüsü lydionları çoğunlukla mermer taklidi bezemeye sahiptir. Bu lydionlardan biri neyse ki tüme yakın olarak ele geçmiş ve birleştirilmiştir. Ortaya, üzerinde frizler halinde mermer taklidi ve gümüş taklidi bezemelerin bulunduğu, bugüne kadar benzerine ender rastlanmış büyük boyutlu bir lydion çıkmıştır. Değerli madenden yapılmış muadillerini taklit eden bu tip bir lydion Daskyleion’da önceki yıllarda yürütülen kazılardan ele geçmiş bir parçalar, Sardes Bin Tepeler’deki bir tümülüs ve Caere’den ismi verilmiş bir mezardan bilinmektedir. Bu lydion ile ele geçen çok sayıda diğer lydionlar ve Lydia lekythosları üzerine bazı çizgiler kazınmıştır. Mezarın içinde bir de Lydia tipi kandil çıkmıştır.

Mezardan ele geçen buluntular ışığında Tepecik Tümülüsü’nün MÖ 570-530 yılları arasına tarihlenen Lydia kültürünü işaret eden bir tümülüs olduğu sonucuna varılmıştır. Bu haliyle Tepecik Tümülüsü şu ana kadar kazı yapılan en erken Daskyleion Tümülüsüdür.

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER