Anadolu’ya Saygı Otobüsü Latmos’taydı

Bir Kültür Katliamı : Latmos'a Dokunma

Aktüel Arkeoloji Dergisi, 24 Kasım 2012 tarihinde Anadolu’nun eşsiz arkeolojik ve kültürel doğal değerini korumak amacıyla 200’ü aşkın gönüllü ile birlikte Latmos’taydı.  

 

Beşparmak Dağları’nda, sayısı her geçen gün hızla artan ve çalışma alanları genişleyen taş ocakları, kültür varlıkları için tehlike teşkil etmekle kalmıyor dağın eşsiz doğal güzelliğini de bozuyor. Görkemli manzarası ve Neolitik Dönemden Osmanlı’ya uzanan geniş bir zaman diliminden bizlere emanet kalmış zengin mirası ile Latmos’un, artan feldspat maden işletmeciliğinden korunması gerekiyor.

Latmos Dağları, arkeolojik kalıntıların yanı sıra doğal güzellikleriyle de eşsizdir. Bu nedenle gelecek kuşaklara aktarılması çok önemlidir. Latmos Dağları’nda çeşitli mağaralarda ve kaya altlarında kırmızı aşı boyası ile yapılan resimler, hem Anadolu hem de dünya kültür mirası için eşsiz örneklerdir.

İlk kez 1994 yılında keşfedilen ve sayıları bugün 170’i bulan resimler; kadın ve erkeklerin çift olarak ele alındığı, çocukları ile birlikte betimlendikleri aile sahnelerinden oluşur. Bazı resimlerin düğün sahnelerini anlattığı düşünülmektedir. Kadınların erkeklerden daha sık resmedildiği beş yüzden fazla insan figürü, MÖ 8. binyıl ile 6. binyıl arasında yapılmıştır. Yani bugünden 10 ila 8 binyıl öncesinden bizlere ulaşmış, Anadolu insanının sosyal yaşamını ilk betimleyen kaya resimleridir.

Bu resimlerin bir kısmı Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun, diğer kısmı da Muğla Kurulu'nun sorumluluk alanında yer alır. Aydın Kurulu tarafından 10 mağara, I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir. Tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar herhangi bir fiziki müdahale olmaması yönünde karar alınmıştır.

Diğer kaya resimlerinin bulunması ve koordinatlarının belirlenmesi işlemlerinden sonra tescil ve koruma prosedürlerinin tamamlanması gerekmektedir. Aksi halde maden aramak için alınan ruhsatların yasal alanları kültür varlıklarını da içine alacak şekilde genişleyecektir.

Biz sadece yaşadığımız zamana ait değiliz, aynı zamanda geleceğin de birer parçasıyız. Bu nedenle geçmişe büyük bir sadakatle bağlı kalmalıyız. Biz, modern çağın insanı kendimizle birlikte her şeyi yok etmeye yatkınız ve bunu yaparken de oldukça cesuruz. Bu cesaret ve vurdumduymazlığı bilinçsizlik ve cehalet olarak adlandıramayız. Bu nedenle binlerce yıldır el değmeden, zarar görmeden, tehlike altında kalmadan günümüze kadar gelmiş 8 binyıllık Neolitik Dönem kaya resimlerini koruma altına almak zor değildir ve zor olmamalıdır.

Talebimiz; uygarlık tarihinde çok önemli bir yere sahip, eksikliği geçmişi anlamamıza büyük engel oluşturacak, binlerce yıllık bilgi birikimini yok edecek bu kültür katliamının bir an önce yetkililerce sonlandırılması, koruma önlemlerinin alınması ve taş ocaklarının kapatılarak doğal ve tarihsel kültürel zenginliğin bir miras olarak korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.

Aktüel Arkeoloji Dergisi

“Latmos ünik bir açık hava müzesi niteliğindedir. Yerleşim tarihi prehistorik dönemlerden Osmanlı Dönemine dek uzanır. Kaya resimleri ise kendine özgü bir kültür sergiler. Bütün bu tarihi anıtlar dağlık Latmos’un bir parçasıdır. Latmos’taki doğa ve insan eli zıtlığı değil ortak bir yaşamı göstermektedir.

Görevimiz, bu büyüleyici dağ ve çevresini, arkeolojik kalıntılarını tahribattan korumak ve gelecek nesillere aktarmak için gereken her şeyi yapmaktır. Bafa Gölü ve kıyısı, Muğla’nın eski valisi Sayın Lale Aytaman döneminde koruma altına alınmış doğal çevre olarak ilan edilmiştir. Bu şekilde kıyı bölgesinin bozulması önlenmiştir. Şimdi ise Latmos dağlık alanını korumaya yönelik adımlar atılmalıdır. Bu konuda kaybedecek zamanımız olmamakla birlikte, artık gerekli önlemleri almak zorundayız. Latmos hiç şüphesiz ki UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aittir ve milli park ilan edilmelidir!”

Anneliese Peschlow-Bindokat

 

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER