“Kanlı Eski Eser” Ticareti

Sermaye piyasaları sendeleyip, küresel ekonomi yavaşladıkça eski eserler can atılarak istenen  bir varlık sınıfı haline geldi. Ancak sanat, antik heykeller, takılar, sikkeler ve diğer nadide eserlerin neredeyse 63,8 milyar dolarlık küresel pazarı, yatırımcı portföyünü çeşitlendirmek için bir yöntem ve pazar dalgalanmalarına karşı bir tedbir sunar. Bunun yanı sıra beklenmedik ve ölümcül bir riske olanak verir: Terör.

Eski eserlere yatırım yapmak, güvenilir şekilde köken tespit etme zorluğundan dolayı öteden beri karmaşıktır. Bu süreç 2011 Arap Baharı’ndan bu yana daha da bulutlanmıştır. Orta Doğu’da politik dengesizlik ve toplumsal düzenin bozulması, bu bölgeden oldukça rağbet gören antik parçaların karaborsasının gelişmesine izin verdi. Yağmacılık ve eski eser kaçakçılığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesinde benzeri görülmemiş bir oranda gerçekleşiyor. Arap Birliği ülkelerinde yer alan, UNESCO’ya kayıtlı 700 Dünya Kültürel Mirasının üçte biri tahrip ediliyor. Tüm bölgede, binyılları, sayısız kültür ve uygarlığı, pek çok dini kapsayan üç ila beş milyon arkeolojik yerleşme yok edilme tehlikesi altında.

Hiçbir yerdeki tahribat, kayıpların çok daha yüksek olduğu Suriye ve Irak’ta, “uygarlığın beşiği”ndeki tahribattan daha kötü değil. Bu kritik bölge insanlık tarihine 10 bin yıldan daha uzun süre ev sahipliği yapmıştır. Şimdi kaçakçılıktan elde ettiği yasal dışı geliri tüm dünyada masum insanları hedef almak için kullanan IŞİD’in (DAEŞ) kısmî kontrolü altındadır.

Türkiye’nin çatışmaya mesafe olarak yakınlığı ve bir geçiş ülkesi olarak konumu göz önünde bulundurulunca, bu zamanda lider rolünü oynamak için eşsiz bir fırsatı var.

Arka plan

Bir yıl önce eski eser kaçakçılığı, terörün finanse edilişi ve IŞİD arasındaki bağlantı şüphe bırakmayacak şekilde ispatlandı.

17 Mayıs 2015 gecesi Amerikan Özel Harekât Kuvveti, üst düzey IŞİD lideri, mali işler müdürü ve “Petrol ve Gaz Emîri” olan Ebu Sayyaf’ı yakalamak için Suriye’nin güneyinde bir operasyon yürüttü. O dönem IŞİD’in gelişen gasp ve fidye işiyle birlikte, doğal kaynak ticareti oldukça iyi belgelenmişti. Ancak Özel Kuvvetler, IŞİD’in daha kritik bir gelir akışı geliştirdiklerine dair delil açığa çıkardı: “Uygarlığın Beşiği”nde yer alan arkeolojik harabelerden koparılan antik eserler.    

Bir belge koleksiyonu bu yasa dışı ticareti detaylı bir şekilde açığa çıkardı. Bu belgeler uzmanların uyarılarını doğruladı. IŞİD’in eski eser operasyonları, yüzyıllardır bölgede gerçekleşen oportünist mezar hırsızlıklarından çok daha sistemli idi. Örgütün kültür karaborsası endüstrileşmiş, oldukça düzenli ve örgüt yönetiminin en üst düzeyince sıkı kontrol altında.  

Ele geçirilen belgeler, baskından sağ çıkamayan Ebu Sayyaf’ın IŞİD’in Doğal Kaynaklar Rikaz Divanı (asıl yönetim bürosu). Bu yönetim bürosu tüm eski eserler bölümünü de kapsıyor ve kendi içinde coğrafi ve uzmanlık alanı olarak alt sınıflara ayrılıyor. Bürolar yeni sitlerin keşfi ve saptanmaları, kazılar, eski eserler pazarlama ve satışı için oluşturulmuştur. Eski Eserler Dairesini Rikaz Divanı altına yerleştirerek IŞİD, kültürel mirası sömürülecek bir kaynak olarak gördüğünü açıkça göstermektedir.

Bu sistem altında IŞİD başkalarına eski eserleri yağmalamaları ve satmaları için izinler çıkartmıştır. Bu eserler, geleneksel bir şekilde savaş ganimetinden alınan dini vergi sistemi %20 khums vergisine tabi tutulurdu. Bu para transferlerinin Sayyaf veya Divan’ın diğer üst düzey görevlileri tarafından imzalan makbuzları da bulunmuştur. Bu makbuzların sadece üç ay içerisinde oluşturulmuş kısmı, toplamda 1,25 milyon dolarlık satışı göstermektedir. Dahası binada saklanmış, tahminen örgütün sınırları dışına satılmayı bekleyen eski eserler de bulunmuştur. Bunların birçoğu küçük ve kolayca taşınabilirken bir bilgisayarda bulunan fotoğraflar olasılıkla hâlihazırda satılmış daha büyük parçaları gösteriyordu.

Kurtarılan eserlerin bazıları Kuzey Irak’ta bulunan Musul Müzesinden gelmişti. Şubat 2015 tarihinde IŞİD müzenin “put” koleksiyonunu yok etme niyetini dünya çapında manşet olan arkeolojik propaganda filminde açıklamıştı. Yine de bu parçalar - müze envanter numaralarıyla birlikte - Saffay’ın yerleşkesinde hala açıkça sağlam şekilde duruyorlardı.

IŞİD eserleri propaganda ve yeni insan katma çabalarının bir parçası olarak kamerada yok ederken, kamera arkasında gelir sağlamak için eserleri yağmalayıp kaçakçılığını yapıyorlardı.

Kültürel Suçlar: Bir Savaş Aracı

IŞİD gibi terörist gruplar, bu kültürel vurgunculuğun -eski eserlerin organize bir şekilde yağmalanması ve kaçakçılığı - savaşı sürdürmek ve acımasız yönetimlerini uygulamak için kullanıyorlar. Bu gruplar müzeleri ve miras alanlarını yağmalıyor, eserin kaynağını değiştiriyor ve eserleri ülke dışına kaçırıyor. Uzmanlara göre IŞİD kontrolündeki yerlerden getirilen arkeolojik parçalar için başlıca kaçakçılık güzergâhlarından biri Türkiye.

Rus Büyükelçi Vitaly Çurkin’in Birleşmiş Milletlere gönderdiği 31 Mart 2016 tarihli bir mektuba göre; “Kültürel miras parçalarının yurtdışına kaçırılışında ana merkez Gaziantep’tir, çalınan eserler yasa dışı müzayedelerde ve sonrasında antikacılar ağı aracılığıyla ve yerel çarşısı Bakırcılar Çarşısı’nda satılmaktadır.” Mektupta ayrıca Akçakale ilçesinde Türkiye’nin Suriye sınırında eser satışı yapan büroların artan sayısına da yer verilmiştir. Akçakale’den eserler Antalya, Mersin, İzmir gibi şehirlere nakledilir (mektupta bazı şirketlerin adı geçer). Buradan birkaç saat olmasa da birkaç gün içinde Londra, New York veya Tokyo gibi pazar merkezlerine ulaşırlar. Bu eserler daha sonra karaborsada kaybolur veya yasal pazarda aklanır.

Kültürel vurgunculuk kazançlı bir ticarettir. Birleşik Devletler hükümeti, IŞİD’in 2014 yılının ortalarından beri eski eser kaçakçılığından birkaç milyon dolar kazandığı konusunda açıkça uyarıda bulunmuştur. Kaynak ülkeler için bu durum finansal açıdan yıkıcıdır.

Teröristler, farkında olmadan masum sivillerin sakatlanması, kafalarının uçurulması için IŞİD’in gelir sağlamasını üstlenen yatırımcılar, koleksiyonerler, müzayede evleri, dekoratörler ve diğer eski eser hayranlarından kazanç sağlayamamalıdır. Sadece bir heykel, uluslararası eski eser pazarında 1 milyon dolar getirebilir. Bu miktar binlerce silah ve cephane almak için yeterlidir. Buna 11 bin 600’den fazla AK-47 (47 Model Otomatik Kalaşnikof) ve iki buçuk milyon mermi veya bin iki yüz elli roket atar ve 5 bin havan topu da dâhildir.

IŞİD, El-Nusra Cephesi ve El-Kaide gibi ODKA bölgesindeki terörist gruplar, daha geniş bir kampanyanın parçası olarak sivil nüfusun gözünü korkutmak ve bölgenin zengin kültürel mirasını yok etmek amacıyla kasıtlı bir şekilde kültürel mirasa odaklanmışlardır. Kültürel arınma -hedef alınan grubun ve grubun kültürel mirasının sistemli tahribatı- öteden beri bir savaş aracı olmuştur. Kültürün tahrip edilmesi, insanlığa doğru yaklaşan suçların alametidir. 20. yüzyıl maalesef Nazi Soykırımı’ndan Kamboçya’nın Ölüm Tarlaları’na ve Balkanlar’daki soykırımlara kadar korkunç olaylara zemin oluşturan kültürel yıkım örnekleri ile doludur. Tartışmasız, bu suçlar insan haklarına, insan haysiyetine ve uluslararası barışa karşı büyüyen bir tehdidi simgeler.

Bu denli zalimlikle yüzleşen uluslararası camiadan birçokları, sınırlı mali destek ve mücadele kaynaklarını eski eserleri korumaya yönlendirmenin, hayat kurtarmakla taş kurtarmak arasında seçim yapmak olduğunu düşünüyor. Fakat bu yanlış bir bakış açısıdır çünkü eski eser kaçakçılığı hayatları bitiren bu vahşeti besleyenin ta kendisidir.

Ortak Sorumluluğumuz

Bu ticareti sonlandırmak için kapsamlı ve uluslarası bir müdahale gereklidir.

Bir geçiş ülkesi olan Türkiye’nin emsalsiz bir rolü vardır. Türkiye’nin jeopolitik konumu ülkeyi her zaman kaçakçılığa karşı savunmasız bırakır. Ülkenin sınırları 2 bin 600 kilometreden fazladır ve sekiz ülkeyle sınır komşusudur. Irak ve Suriye’de devam eden çatışmalar dikkate alındığında bu zorluk, son beş yılda katlanarak artmıştır. Sınırı geçen insan ve malzeme akını kaçakçılığı oldukça kolaylaştırmıştır. Neyse ki önlemler alınabilir. Türkiye kendini kültür vurgunculuğuyla mücadelede bir lider konumuna getirebilir. Sınır polisi ve gümrük memurları için yoğun bir eğitime yatırım yapmak bir olanaktır. Böylece neye bakmaları gerektiğini ve yağmalanmış parçaların ülkeye girip çıkmasına nasıl engel olabileceklerini bilirler. Son zamanlarda Suriye sınırındaki güvenlik güçlerinin karşılaştığı gerilim göz önünde bulundurulunca, bu konu hakkında Türkiye, Avrupa Birliği ve Amerika arasında bilgi alışverişi ve işbirliği gereklidir. Türkiye aynı zamanda kaçakçılar açısından caydırıcı olması ve var olan ağın sonlandırılması için “kanlı eski eser” işportacılığı yapanların soruşturulmasını düşünebilir.

Elbette diğer ülkelerin de faaliyete geçmesi gerekir. Pazar ülkeleri kültürel vurgunculuğu sonlandırmak için üzerine düşeni yapabilir ve yapmalıdır. Amerika, uluslararası sanat ve eski eser pazarının %43’ünü oluşturduğu -ve böylece hem yasal hem de yasa dışı eski eser talebinin artmasına yardımcı olduğu- için Amerika’nın da bu mücadelede önder olma fırsatı vardır.

Amerika Birleşik Devletleri Kongresinde, Eski Eserler Koalisyonuna, 2004 yılından beri Irak eserleri için uygulanan kısıtlamaları, Suriye’den kaçırılan eski eserler için de uygulamaya koyan yasanın geçirilmesi için başvuruldu. Bu BM Güvenlik Konseyi’nin 2199 sayılı kararı gereğince, Amerika’ya uyarlanacak ve çatışmalara finans desteği sağlayan eski eserleri Amerikan pazarından kesecektir.

Amerika Birleşik Devletleri içindeki sanat pazarının daha fazlasını yapması gerekir. Müzelerin, müzayede evlerinin ve sanat tüccarlarının ellerindeki malların yasal yollarla elde edildiğinden emin olmaları konusunda yasal ve etik sorumlulukları vardır. Müzayede evleri ve sanat tüccarları, eski eserleri yasadışı bir şekilde satarken yakalandıklarında eserlerin çalıntı olduğu bilgisinin onlara verilmediğini ileri sürmektedir.

Eski Eserler Koalisyonu

Bu sorumluluğu koordine etmek için, dünyanın bu perspektifler arasındaki boşlukları dolduracak yenilikçi çözümlere ihtiyacı var. Eski Eserler Koalisyonunda biz, kültürel suçlarla mücadeleye dâhil olmuş farklı toplulukların arasında bağlayıcı güç olmayı, bilinçli, uygulanabilir, ortaklığa dayalı çözümler üretmek için önderleri ve onların bilirkişiliklerini bir araya getirmeyi amaçlıyoruz.

2013 yılında kurulduğumuzdan beri kriz ortamındaki toplumları ve ülkeleri güçlendirmek, uluslararası toplumların kültürel yağma biçimleri konusundaki anlayışını geliştirmek, tehdit altındaki kültürü korumak amacıyla çözümler üretmek amacıyla dünya çapındaki kamu ve özel sektör gruplarıyla birlikte çalıştık. Kültürel suçlarla mücadelenin birçok cephede sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz ve ekibimiz dört ana unsuru etkin olarak kullanıyor: toplanma ve işbirliği, yerinde kapasite geliştirme, teknoloji tabanlı bilgilendirme kampanyaları, çözüm odaklı araştırma.  

İlk önce, yağma ve kültürel suçlarla mücadele, dünya çapında kamu ve özel sektör hissedarlarını etkiler. Kuruluşumuz geniş bir yelpazede uzmanları - arkeologlar, iş adamları, kriminologlar, avukatlar ve kara para aklama, güvenlik, terör finansmanı konusunda uzmanlar dâhil - bir araya getiriyor ve sonrasında bu kişileri kamu ve özel sektördeki karar mercileriyle bağlantıya geçiriyor. Bu türlü gruplara birbirlerinden öğrenmeleri için bir şans sunuyor ve onların kültürel mirası korumak için yenilikçi çözümler üretmelerine yardımcı oluyoruz.

İkinci olarak, kültürel eserlerin yağmalanmasını ve tahrip edilmesini eserin kaynağında durdurmak için, toplumların ve ülkelerin kendi kültür miraslarını koruyabilmesi ve var olan hukuk kurallarının uygulanmasını sağlayabilmesi için sağlam bilgiye ihtiyacı vardır. Finansal kaynaklar ve devam eden güvenlik tehditleri göz önünde bulundurulunca, çatışma içerisinde yer alan birçok ülkenin hükümeti, mirasını korumak için yeterli kapasiteye sahip değildir. Biz yağmayla mücadele konusunda çözüm üretmek için “yerinde kapasite arttırmak” amacıyla uzmanlar, sivil toplum örgütleri ve hükümetler arasında işbirliği sağlamaya çalışıyoruz. Kapasite geliştirmenin en etkin yöntemlerinden biri kamu-özel sektör ortaklığıdır. Veri tabanları da koleksiyonlarda neyin eksik olduğunun kolayca tespit edilmesine yardımcı olur ve yetkililere ve pazara gözcülük ettirir.

Üçüncü olarak, Eski Eserler Koalisyonu kültürel yağmaya karşı farkındalığı artırmak ve bu yasadışı alış verişin görsellerini oluşturmak için terörle mücadele örgütleri, siyasi gruplar ve miras uzmanlarıyla işbirliği içinde olmayı amaçlamıştır. Eski Eserler Koalisyonu, 2016 yılı Ocak ayında etrafa yayılmış kültürel miras tahribatını göstermek amacıyla #CultureUnderThreat (Tehlike Altındaki Kültür) Haritası hazırlamıştır. Hazırlanan interaktif haritada şu ana kadar 22 Arap Birliği ülkesinden yaklaşık 700 miras alanını gösteriyor ve en az 240 miras alanının IŞİD veya diğer terör grupları tarafından kasten hedef alındığını veya yok edildiğini açığa çıkarıyor.

Son olarak, kültür yağmacılığı organize suçları, silahlı çatışmaları ve terörü finanse eden milyarlarca dolarlık bir endüstridir. Uydu görüntülerini inceleyerek arkeolojik araştırma yapan TED (Teknoloji, Eğlence ve Tasarım) ödül sahibi Sarah Parcak’ın yürüttüğü bir araştırmaya göre Mısır’da devrim sonrası yağma, 2014 yılından beri 3 milyar dolardan fazla zarara sebep oldu. Seçili alanların yerinde araştırılmasıyla doğrulanan uydu görüntüleri analizleri, Ocak 2011 Devrimi’nden bu yana bilinen arkeolojik yerleşmelerde kaçak kazıların %500-1000 oranında arttığını göstermiştir. Ancak benzeri sınır ötesi suçlarla - silah kaçakçılığından, uyuşturucuya ve hatta yasadışı yaban hayvanları ticaretine - karşılaştırıldığında, hala bilmediğimiz pek çok şey vardır. Eski Eserler Koalisyonu ortak kültür mirasımızı korumak için verimli, etkili ve bilinçli çözümler geliştirmek amacıyla kültürel eser kaçakçılığını daha iyi ölçmek ve nitelendirmek için Chicago Üniversitesinin de içinde yer aldığı öncü uzmanlarla birlikte çalışıyor.

Kültür yağmacılığı ve kültürel arınma kampanyalarının yıkıcı etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bizim gibi uluslararası gruplar farklı sınıflardan gruplar arasındaki işbirliğini teşvik etmesi gerekir. Bu krize karşı kolay bir çözüm yoktur, fakat uluslararası mücadele ne kadar güçlü ve işbirliği içinde olursa, çözüm de o kadar etkili olacaktır.

Kaybedecek bir anımız bile yok. Özellikle kriz zamanı eserlerin yasadışı akışını durdurmak ve kültürel mirası kurtarmak, müşterek güvenliğimizin önemli bir parçasıdır, ortak düşmanımızın önemli bir gelir akışını durdurmak için bir araç ve ortak mirasın hatırlatıcısıdır. Lütfen bu mücadelede bize katılın.

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER