İnanna’dan Leyla’ya Aşk ve Savaş Tanrıçaları

İştar, Yunan mitolojisine aşk ve savaş tanrıçası Afrodit olarak geçer. Şehvete bağlı üremenin kaynağı İştar ile benzer özellik taşır. Afrodit de ölümlülerin ve ölümsüzlerin akıllarını başlarından alandır. O doyumsuz ve ulaşılmazdır. Kalplerine girdiği kimselerle alay eden karşı koyulmaz kahkaha tanrıçasıdır.

Yazılı kaynaklardan bilinen ilk “aşk ve savaş” tanrıçası İnanna’dır. Venüs Yıldızı ile ilişkilendirilmiştir. Sabah Yıldızı olarak savaş ve ölümü, Akşam Yıldızı olarak aşkı sembolize eden gökyüzünün kraliçesidir. Adını “Gökyüzünün Kadın Egemeni” anlamına gelen nin.an.na teriminden almıştır. MÖ 3000 yıllarında, Sumer’in önde gelen şehirlerinden olan Uruk’un baş tanrıçasıdır.

Ben İnannayım

Babam bana göğü verdi

Krallığı verdi bana

Savaşta ilerlemeyi verdi bana…

Sumerler kadınlarda görmek istedikleri bütün nitelikleri, Tanrıça İnanna’nın kişiliğinde bütünleştirip, onu yüceltmişlerdir. O, güzelliğin, şuhluğun, çekiciliğin, şefkatin, hırsın, kavganın, önderliğin, kurnazlığın ve en önemlisi bereketin ve çoğalmanın sembolüdür.

İnanna’nın yılda bir defa kocası Dumuzi ile kutsal birleşmesiyle, doğa yeniden canlanır, ürünler bollaşır, hayvanlar döllenir ve ülkeye bereket gelir.

Bana, benim kadınlık organıma gelince:

Benim için, kim tümseği yığacak,

Ben, bakireyi kim sürecek?

Kadınlık organım, sulanmış yer.

Ben, kraliçe için kim öküzünü oraya yerleştirecek?

Bu cilveli ve işveli tanrıçanın bahçıvandan tutun da efsane kahraman Gılgamış’a kadar çok sayıda sevgilisi vardır. Ancak sevgililerini öldürmekle ünlüdür. Sevgililerini öldürdüğü için aşkını reddeden Gılgamış’ı da öldürmek istemiş, üzerine göğün boğasını salmıştır.

Sanat eserlerinde erotik pozlarıyla tasvir edilen İnanna, toplumun süsü ve neşe kaynağıdır. O, 120 sevgilisinin bile doyuramadığı bir tanrıçadır. Sumer'in en saygın kadınları tapınaklarda İnanna adına, onun yerine seks için yarışmışlardır.

Öte yandan, İnanna savaşçı kişiliğiyle Sumer ülkesinin öncüsü, askerlerin ise yardımcısıdır. Savaşın sonunda korkunç bir tufan estirendir.

İnanna’nın bu özellikleri daha sonraki yüzyıllarda Babilli İştar ile bütünleşir. Hem erkek hem de dişi özelliğinde olan İştar, tıpkı İnanna gibi aşk ve savaş tanrıçasıdır. Akşam Yıldızı İştar’ın dişi, Sabah Yıldızı ise erkek olduğunu gösterir.

Sen duvara eğilince çıplaklığın ne tatlı!

Eğildiğin zaman kalçaların ne tatlı.

Savaşçı özelliği ile orduya zafer kazandırandır. Babil ve Asur ordularına savaşlarda yardım eden ve düşmanın yenilmesini sağlayandır.

Akadca İştar sözü Fenike’de Aştar olarak dönüşüm geçirir. Mısır Tanrıçası İsis ile özdeş olan İştar, Filistin’e geçerek Kenan’ın Bereket Tanrıçası Astarte, İsrailce Aşeret, Aştorah ve Astarte olarak varlığını sürdürür.

Sabah Yıldızı olarak Akkad devrinden itibaren “savaşın saldırgan-atak efendisi” ve “meydan savaşının efendisi” olarak adı geçer. Savaşçı özelliği ile silahlı betimlenir. Aşk tanrıçası olarak da çıplak tasvir edilir. Akşam Yıldızı olarak insan, hayvan ve bitki dünyasındaki üretkenlikten sorumlu, cinsel canlılığın “hetero-agresif” tanrıçasıdır.

Anadolu’da İştar’ın yerini MÖ 1450’lerden itibaren Şauşka alır. Şauşka, Huriler vasıtasıyla Hitit kültüründe kendine İştar olarak yer bulur. Hem kadın hem de erkek giysileri içinde temsil edilir. Aşk ve cinselliğin sembolü olarak çoğu kez çıplak tasvir edilir. İnsanı isterse aşka davet eden, isterse çatışmaya sevk eden bir tanrıçadır. Savaşta düşmanın erkekliğini alıp kadına çevirendir.

İştar, Yunan mitolojisine aşk ve savaş tanrıçası Afrodit olarak geçer. Şehvete bağlı üremenin kaynağı İştar ile benzer özellik taşır. Afrodit de ölümlülerin ve ölümsüzlerin akıllarını başlarından alandır. O doyumsuz ve ulaşılmazdır. Kalplerine girdiği kimselerle alay eden karşı koyulmaz kahkaha tanrıçasıdır.

Erkekler üzerinde yıkıcı bir gücü olan bu kinci tanrıça; güzelliği ile Olimposluları büyülemiş, Zeus’u yoldan çıkarmış, hatta çirkin kocası Hephaistos’u bile aldatmıştır. Ancak bir domuzun saldırısıyla ölen sevgilisi Adonis’e aşk acısıyla şunları söyler:

Bir tanrıçayım ben, arkandan gelemem.

Bir kere daha öp beni, uzun uzun öp,

Dudaklarımla çekeyim içindeki canı,

Bütün sevgini içeyim.

Şehvetli ve baştan çıkarıcı olarak bilinen Afrodit’in şans getirdiğine de inanılmıştır. Cinsel gücün kaynağı olarak gerek evlilik içi gerekse evlilik dışı hem heteroseksüel hem de homoseksüel olmak üzere her türlü ilişki ile bağlantılı kılınmıştır.

Erotizmdeki tanrısal egemenliği nedeniyle çoğunlukla fahişeler tarafından beğenilmiş ve Afrodit Hetaira tapımında kendine ayrı bir yer bulmuştur.

Afrodit’i İştar ve Astarte ile ortak kılan koruyucu özelliğinin yanı sıra savaşçı kimliğidir. Silahlı ve başında sur şeklindeki tacıyla tasvir edilen figürinler Afrodit’in bu özelliğini yansıtırlar. Tıpkı İştar gibi Homeros’un İlyada’sında Troyalıları korurken karşımıza çıkar. Roma tanrıçası Venüs de aşkın tanrıçası olarak, Afrodit’in yaşam öyküleriyle anılır.

Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Yunanistan’a ve Roma’ya kadar uzanan Sumer Tanrıçası İnanna’nın İslam dünyasında yeniden vücut buluşu ise Leyla/Leylî’dir.

Leylî de; İnanna, İştar, Astarte, Afrodit ve Venüs gibi çeşitli adlarla anılan aşk ve savaş tanrıçasının yüzyılları aşarak klasik Yakındoğu edebiyatına ulaşmış temsilcilerinden en önemlisidir.

Aslında Leylî geceye ait olup leyl “gece” kelimesinden türemiştir. Doğudaki ideal kadın güzelliği imajına uygun olarak güzelliği, güzel kadını, sevgiliyi temsil etmektedir.

Divan edebiyatında onun güzelliği; çoğu kez Ay’a, Venüs Yıldızına ve bu yıldızın temsilcisi güzel kadının sembolü olan Zühre’ye benzetilmiştir.

Divan edebiyatının çeşitli versiyonlarında Leylî’de; başkalarıyla flört eden, bakışlarıyla âşığını öldüren, acımasız bir kadındır. Bunlar içinde en bilineni ise “Leyla ile Mecnun” hikayesidir.

Leyla ve Mecnun konusunda ilk bilgiler 7. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanır. 16. yüzyıldan itibaren aşk ve yarı kahramanlık konulu destan ve hikayelerin baş kahramanıdır. Arap edebiyatında oluşan Leyla ve Mecnun hikayesi, Acem ve Türk edebiyatlarına geçmiş, İslam edebiyatının en çok tanınan halk hikayesi ve kadın kahramanlarından biri olmuştur.

Leyla ve Kays ilkokulda birbirlerine aşık olurlar.  Bu aşkı duyan annesi Leyla’yı okuldan alır ve Kays ile görüşmesini engeller. Artık Leyla’yı göremeyeceğini anlayan Kays deli divane olur. Bu yüzden de herkes ona “Deli” anlamına gelen “Mecnun” demeye başlar.

Leyla ile Mecnun’un ayrılıkları Sümer mitolojisindeki İnanna ile Dumuzi’nin ayrılığına benzer. Her ne kadar Leyla diğer tanrıçaların sevgililerine yaptığı gibi Mecnun’a zulmetmemişse de aşkıyla Mecnun’u deli divane edip çöllere düşürür.

Tıpkı diğer tanrıçaların yüzünden aşk hastası olan ve rahiplerin büyülerinden ve dualarından medet uman zavallılar gibi Kays da önce bir şeyhe daha sonra da Kâbe’ye giderek derdine deva arar. Derdine deva bulamayan Kays mecnun olur, çöllere düşer.

Ben Mecnun’um bir Leyla’ya vurgunum

Bu çölleri geze geze gelmişem…       

Kaynakça

CHALLAYE, F. Dinler Tarihi, (Çev.) Samih Tiryakioğlu, Varlık Yayınları,İstanbul, 2007.ÇIĞ, M.İ., İnanna’nın Aşkı-Sümer’de İnanç ve Kutsal Evlenme, Kaynak Yayınevi , İstanbul 2008.

            -Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2012.

DURNA, G. E., Güneybatı Anadolu (Karia) Bölgesinde AfroditKültü, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih (Eskiçağ Tarihi) Anabilim Dalı (basılmamış doktora tezi), Ankara, 2002.

ELİADE, M., Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Cilt I,(Çev.) A. Berktay, Kabalcı Yayınevi, İstanbul. 2003.

GUTERBOCK, H. G.,Hittite Religion - Forgotten Religions, (Ed.) Vergilius Ferm, (Separate Printing), Philosophical Library, New York, 1950.

HAMILTON, E., Mitologya,(Çev.) Ü. Tamer, Varlık Yayınları, İstanbul, 2008.

HAAS, V., Hitit Dini,Hititler ve Hitit İmparatorluğu, Almanya, 2002,

HERODOTOS, Herodot Tarihi, (Çev. Müntekim Ökmen, Yunanca Asliyle Karşılaştıran ve Sunan Azra Erhat), Remzi Kitabevi, 1. Baskı, İstanbul, 1973.

HESİODOS, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, (Çev.) Sabahattin Eyüboğlu-Azra Erhat, TTK, Ankara, 1991.

HOMEROS, İlyada,(Çev.) A. Erhat- A. Kadir, Can Yayınları, İstanbul, 1992.

KARAUĞUZ, G., Hitit Devletinin Siyasi Antlaşma Metinleri, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002.

                        -Hitit Mitolojisi, Çizgi Kitabevi, Konya, 2001.

KRAMER, S.N., Tarih Sumer’de Başlar, (Çev.) Muazzez İlmiye Çığ, TTK, Ankara, 1998.

MCCALL, H., Mezopotamya Mitleri, (Çev.) B. Baykara, Phoenix Yayınları, Ankara, 2011.

MURRAY, The Rise of the Greek Epic: Being a Discourse of Lectures Delivered at Harvard University, Oxford: Clarendon Press, 1911.

TEKİN, G., “Divan Edebiyatındaki Bazı Motiflerin Mitolojik Kökenleri”, Türklük Bilgisi Araştırmaları Dergisi/Journal of Turkish Studies, Volume 33/2, Harvard University, 2009, 181-200.

TUNÇ, S.,Klasik Türk Şiirinde kadın Şahsiyetler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi/The Journal of International Social Research, Volume: 3 Issue: 15, Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armağan.

EN ÇOK OKUNANLAR

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

SON İÇERİKLER