Leicester, Roma döneminde Ratae Corieltauvorum veya kısaca Ratae olarak adlandırıldı. Britanya'nın Roma tarafından fethinden sonra, Lincoln'ü kuzeydoğuya ve Exeter'i güneybatıya bağlayan büyük bir Roma yolu olan Fosse Yolu boyunca önemli bir nehir geçişinde kasaba olarak kuruldu.

Roma yerleşimi, tipik bir ızgara sistemi ve bir forum, bazilika, Yahudi Duvarı Hamamları, tanımlanmış en az bir tapınak gibi çok sayıda kamu binası ile büyük bir Roma merkezi olarak ortaya çıkan, mevcut Demir Çağı yerleşiminin bir devamı olarak gelişmiş gibi görünüyor.

Leicester Üniversitesi'nden arkeologlar, Leicester Katedrali'ndeki ortaçağ mezarlarını kazıyorlar. ©ULAS

Sunak taşı, bir türbe veya kült odası olduğuna inanılan Leicester Katedrali'nin arazisindeki bir mahzende bulundu. Mahzen 4 x 4 metre boyutlarında ve mevcut zemin seviyesinin 3 metre altında veya çağdaş Roma yüzey seviyesinin 1 metre altında yer almaktadır. Mahzen MS 2. yüzyılda inşa edilmiş, ancak muhtemelen 3. veya 4. yüzyılın sonlarında kasıtlı olarak sökülüp doldurulmuş.

Mahzende yapılan kazılarda, molozların arasında kırık ve yüz üstü yatan bir sunak taşının tabanı ortaya çıkarılmıştır. 25 cm'ye 15 cm ölçülerindeki sunak, yerel taş ocaklarından çıkarılan Dane Hills kumtaşından oyulmuş ve üç tarafı pervazlarla süslenmiş.

Leicester Katedrali'ndeki arkeolojik kazılar sırasında bulunan Roma sunak taşı. ©ULAS

Leicester Arkeoloji Hizmetleri Üniversitesi'nden arkeologlar, mahzenin, küçük bir grup bireyin özel ibadetini paylaştığı bir aile tapınağı veya kült odası olarak özel bir ibadet yeri olduğunu öne sürüyorlar.

Bunun gibi yeraltı odaları genellikle doğurganlık ve gizem kültleri ile Mithras, Kibele, Bacchus ve Mısır tanrıçası İsis gibi tanrılara tapınma ile ilişkilendirilmiştir.

Kazılarda bir Roma broşu ve iğnesi bulundu. ©University of Leicester Archaeological Services/PA

ULAS yaptığı açıklamada: “Leicester Katedrali'nde şimdiye kadar Leicester'da bulunan ilk Roma sunağı inanılmaz bir keşif.  Mevcut Katedral'in bulunduğu yerde bir Roma tapınağının bulunması yüzyıllar boyu kutsallığının bir gelenek gibi devam ettiğini göstermekte.”

Kaynak: Heritagedaily