Bu tableti bir üçgenin alanını hesaplamak için “karalama defteri” olarak kullanan öğrenci önemli bir hata yapmıştır ve bu hata yaklaşık 4 bin yıldır korunmaktadır.

Çapı sadece 8,2 santimetre olan bu küçük tablet, üzerinde çivi yazısı tarzında üç sayı kümesi bulunan bir dik üçgeni tasvir etmektedir. Üçgenin uzunluğu ve yüksekliğini temsil eden iki kenarın her biri boyunca birer küme ve alanı için ortada bir küme.

Üçgenin üst çizgisi (yükseklik) boyunca öğrenci 3,75 yazarken, dikey çizgi (taban) 1,875 olarak belirtilmiştir. Bu değerler üçgenin alanının 3,5156 olması gerektiği anlamına gelir. Ancak öğrenci bunu yanlışlıkla 3,1468 olarak hesaplamıştır.

Bu antik karalama defterlerinden birkaçı, her ikisi de erken matematik eğitiminin önemli alanları olan Kiş ve yakınlarındaki Babil'de bulunmuştur. Bu tabletin arka yüzü boşken, diğer örneklerde bir tarafta öğretmenin, diğer tarafta ise öğrencinin kompozisyonu yer almaktadır.

Antik Babil'de matematik eğitiminin yükselişi, büyük imparatorlukların gelişmeye başladığı döneme denk gelir. Cebir ve geometri gibi yüksek matematik teknikleri muhtemelen MÖ 3000'lerde Sümer'de icat edilmişti çünkü büyüyen uygarlık vergileri hesaplamak, ticareti saymak ve takvimleri oluşturmak için yollara ihtiyaç duyuyordu.

Babil matematiği, bugün hala zamanı söylemek için kullandığımız 60 tabanlı bir sayı sistemine sahipti - bir dakikada 60 saniye, bir saatte 60 dakika. Ve bu eski insanlar Pisagor teoremini, Antik Yunan filozofu Pisagor'un bir dik üçgenin iki kenarının karelerinin toplamının hipotenüsün karesine eşit olduğunu ortaya koymasıyla ünlenmesinden bin yıldan fazla bir süre önce anlamışlardı.

Yani bu öğrencinin berbat matematiği aslında önemli bir kültürel gelişmeyi gösteriyor: İnsanların bilgiyi biriktirme ve aktarma biçimi ezberden yazılı bilgiye geçiyordu. MÖ 3500'lerde Kiş'te başlayan bu değişim o kadar çarpıcıydı ki, bazen 20. yüzyılda kağıttan dijital kayıt tutmaya geçişle karşılaştırılıyor.

Kaynak: Live Science