Hititlerde Din

Hitit metinlerinde Hatti Ülkesinden “Bin Tanrılı Ülke” olarak söz edilir. Metinlerdeki uzun tanrı listeleri bu ifadenin pek de abartılı olmadığını gösterir. Bu bin tanrı içinde Pala, Luwi, Hurri ülkelerinin tanrıları, Hitit öncesi Anadolu’sunun Hatti tanrıları, Yukarı Mezopotamya ve Kuzey Suriye tanrıları yer almaktadır.

Boğazköy Yazılıkaya A Odası. Aynı biçimde betimlenmiş uzun bir sıra halinde ilerleyen tanrılar, “12 yeraltı tanrısı” olarak bilinen tanrılardır. Bu tanrıların hepsinin başında uzun koni biçiminde bir başlık, ellerinde orak biçimindeki kılıçları vardır. Kı

Tanrı sayısının bu denli fazla oluşu uygulanan din politikasından kaynaklanmaktadır: Hititler yendikleri komşularının tanrılarını kızdırıp gazaplarına uğramaktansa, armağan ve dualarla onlara saygılarını dile getirip kendi tanrıları arasına katarlar.

Tanrıların bayramlarının da zamanında kutlanması son derece önemlidir. Bayramlara ait belgeler Hattuşa’da bulunan binlerce tablet içindeki en büyük belge grubunu oluştururlar. İcra edilen dinsel bayram törenleri adım adım ve ince ayrıntılarına varıncaya kadar anlatılmıştır. Bu bakımdan bayram metinlerini, törenin nasıl yapılması gerektiğini gösteren birer uygulama yönergesi olarak kabul etmek gerekir. Hitit bayramlarının bazıları şunlardır: Ay Bayramı, Yıl Bayramı, Geyik Bayramı, Sonbahar Bayramı, İlkbahar Bayramı, Yağmur Bayramı, Gök Gürültüsü Bayramı, Orak Bayramı, Bağbozumu Bayramı, Harman Bayramı, Yıkanma Bayramı, Dağa Götürme Bayramı, Yaşlı Adamların Bayramı, Temiz Rahibin Bayramı, Tanrı Analarının Bayramı, Uzak Yerlerdeki İnsanların Bayramı…

Yazılıkaya’daki avluya giden merdivenlerin günümüzdeki görünümü. 12 Yeraltı Tanrısının sıralandığı A Odası da sol tarafta görünmekte. 

Hititlerde tanrı insan biçiminde ve karakterinde düşünüldüğü için bunların yeryüzünde yaşadıkları ve kutsandıkları özel yapılar olması doğaldır. Bu yapılar, metinlerde E.DINGIRLIM “Tanrı Evi/Tapınak” kelimesiyle ifade edilen mekanlardır. Bunların özel bir odasında tanrı yontusu bulunur. Bu yontu her gün belirli bir törenle temizlenir, yıkanır ve önüne kurbanlar konur. Tapınaklar tek tanrılı dinlerde olduğu gibi insanların gelip tapındıkları yerler değildir. Tanrı yontusu sadece bazı bayramlarda tapınak dışına çıkarılır ve onu daha fazla kişinin görmesi sağlanırdı. 

Hattuşa’nın doğusunda tepelerin eteğinde, etrafı kayalıklarla çevrili bir açık hava tapınağı. Yazılıkaya.

Tapınaklar sadece “Tanrı Evi” fonksiyonunda olmayıp sahip olduğu geniş arazilerde çok sayıda personelin çalıştığı din ve külte bağlı bir “ekonomik organizasyon”dur. Bir tapınak envanter metninde tapınak personelinin toplam 775 kişi olarak gösterilmesi dini organizasyonun genişliğini göstermesi bakımından önemlidir.

Yine tanrılarına ne kadar önem verdiklerini görmek için, başkent Hattuşa yakınlarındaki kayalara oyulmuş Yazılıkaya açık hava tapınağına bakmak yeterlidir. Bu tapınakta 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya üzerine işlenmiştir. Burası, “yeni yıl şenlikleri”nin yapıldığı kutsal alan olarak kabul edilir. 

İbadetin ilk şartı “temizlik”tir. Sarayda sadece kralın temizliğinden sorumlu olan görevliler bulunmaktadır. Tapınak görevlilerine yönelik bir direktif metni, bu konudaki hassasiyeti açık bir şekilde gösterir.

Hattuşa Aşağı Şehir merkezindeki Büyük Tapınak (1. No’lu Tapınak)’ın görünümü. Hattuşaş’ın en büyük yapısıdır. İki tane kült odasına sahip olması tapınağın, İmparatorluğun tanrılarının en büyükleri olan Hava Tanrısı Tesup ile Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na adanmış olduğunu düşündürür.

Hattuşa Tapınak Planı

Tapınaklarda görevli fırıncıların temiz olmaları, sürekli olarak yıkanmaları, saçlarının ve tırnaklarının kesilmiş olması istenir. Domuz ve köpeklerin tapınaklara girmesinin yasaklanması da temizlikle ilgilidir. Tanrılara verilen hizmetle, bir kölenin efendisine verdiği hizmet arasında benzetme yapılır; nasıl iyi hizmet gören bey, kölesine iyi davranırsa, iyi hizmet edilen tanrıların da insanlardan lütuflarını esirgemeyecekleri anlatılır. Buyruklara uymayanlara verilecek cezalar sadece suçluyu değil, onun tüm aile mensuplarını kapsar, yani kolektif cezalandırma yöntemi uygulanır.  

Tapınak Görevlileri İle İlgili Bir Direktif Metni;

“...Ayrıca bütün tanrıların mutfak beyleri olan sizler, saki, sofracı, aşçı, fırıncı, şarapçı. Tanrıların ruhuna karşı çok saygılı olunuz. Sonra tanrıların kurban ekmeğine ve kurban içkisine karşı çok dikkatli olunuz. Onların ekmek bölme yeri süpürülmüş ve su serpilmiş olsun. Ayrıca domuz ya da köpek eşikten içeriye geçmesin. Siz yıkanmış olunuz. Temiz elbiseler giyiniz. Ayrıca bütün kıllarınız ve tırnaklarınız kesilmiş olsun. Böylece tanrıların ruhu sizi suçlamasın. Sizin muhafaza ettiğiniz ağaçtan ve pişmiş topraktan eşyalara eğer herhangi bir yerde bir domuz ya da bir köpek yaklaşırsa ve mutfak beyi onu atmazsa ve o tanrılara kirlenmiş kaptan yiyecek verirse tanrılar da ona yemek ve içmek için dışkı ve      idrar verirler. Eğer bir kimse kadının yanında yatarsa o tanrıların ibadetini ne şekilde düzenlerse ve tanrıya yiyecek ve içecek ne şekilde verirse kadının yanına da aynı şekilde gitsin. Sonra kadının yanında yatsın. Gün ağardığı zaman derhal yıkansın. Sabahleyin tanrıların yemek zamanında derhal tapınağa varsın. Eğer o ihmal ederse onun için bu suçtur. Eğer kim bir kadının yanında yatarsa onun amiri ya da büyüğü onu bir kült görevi yapmaya zorlarsa o doğruyu söylesin. Eğer o söylemeye cesaret edemezse arkadaşına söylesin ve yıkansın. Eğer o bilerek sonraya bırakırsa ve henüz yıkanmadan tanrıların kurban ekmeğinin ve kurban içkisinin yanına kirli olarak yaklaşırsa ve bu durumu arkadaşı bilirse ve sana kötülük eder de eğer gizlerse, fakat arkadan meydana çıkarsa onlar için ölüm cezası verilir. Onların ikisi de ölsünler.”

Kötü ruhları korkutmak için ağızları açık, ürkütücü bir biçimde kapıda bekleyen bu aslanlar, Hitit Başkenti Hattuşa’nın (Boğazköy) anıtsal giriş kapılarından biri olan Aslanlı Kapı’nın iki yanında yer alan aslanlardır.

Hitit dini gibi, mitolojisi de büyük ölçüde Hatti ve Huri etkisinde kalmış, ayrıca Mezopotamya kaynaklarından da esinlenmiştir. Tanrı Telipinu’nun İlluyanka ejderi ile savaşı efsanesi Hatti kökenlidir. Gök Krallığı ve Ullikummi destanları Hurrilerden gelmiştir.  Aynı şekilde Hitit mitolojik motiflerinin pek çoğunun Hitit dünyası kanalıyla Yunan mitolojisine geçmiştir. Kaçak tanrı öyküsü, diğer kültürlerdeki bereket tanrılarının kaybolması ve ardından hayatın bitmesi, dünyanın yaşanmaz hale gelmesi ile ilgili öykülere benzer. Mezopotamya kökenli Çoban Tanrı Dumuzi’nin yeraltı dünyasına kaçırılması öyküsü buna örnektir. Yunan kültüründe de Persephone’nin yeraltına kaçırılması aynı sonuçları doğurmuştur.

“Tanrı Telipinu öfkelenmiştir. Elbisesini, arkası öne (gelecek biçimde) giyer; sağ ayakkabısını sol ayağına giyer ve çıkıp gider. Pencereleri sis doldurdu, evi duman doldurdu. Ocakta odunlar boğuldu, ağılda koyunlar boğuldu, ahırda sığırlar boğuldu. Koyun kuzusunu inek buzağısını istemedi... Arpa buğday yetişmez oldu, sığırlar, koyunlar ve insanlar gebe kalmadılar, gebe kalanlar ise doğurmadılar. Dağlar kurudu, ağaçlar kurudu ve çiçek açmaz oldu, otlaklar kurudu, kaynaklar kurudu... “  

Tanrılar efendi, insanlar da onların kulları olduğu için, günahkâr insanlar, günahlarının tanrı katında affını sağlamak için çaba sarf eder, tanrılardan özür diler, bazen suçu isteyerek değil bilmeden işlediğini anlatır; bazen kendisinin aslında suçlu olmadığını, babasının işlediği günahların kefaretini ödediğini belirtir; bazen de suçluların artık hiçbirinin hayatta olmadığını söyleyerek cezalandırmanın sona ermesi için dualar ederdi.

Boğa Başı. Çorum Alacahöyük. Fotoğraf Salih Saydam.

Dualardan Örnekler:

Ruhsal Problemleri Olduğu Düşünülen Kantulizzi’nin Duası;

“Bak kral sana yalvarıyor ‘…Ey benim tanrım anam beni doğurduğundan beri, beni sen büyüttün, ey tanrım. Benim adım ve ünüm senindir, tanrım; Ben tanrımın adına ant içip, andımı hiçbir zaman bozmadım. Tanrım için kutsal olup da, bana yasak olan hiçbir şeyi yemedim ve vücudumu böylece kirletmedim. Ne bir öküzü ahırından, ne bir koyunu ağılından ayırdım. Ekmek buldumsa, ekmeği yalnız başıma yemedim; su buldumsa suyu yalnız başıma içmedim... Tanrım bana kalbini ve ruhunu açsın ve benim suçumu bana söylesin ki ne olduğunu anlayabileyim. Ben tanrımın huzurunda ne yakardımsa, yararı olmadı; benden bir kötülüğü alır almaz yerine bir diğerini koydun... Tanrım ben sana         ne yaptım, nerede hata yaptım? Beni sen yarattın tanrım, beni ölümlü bir insan          yapan sensin. Bir tüccar terazisini güneş altında tutar da yine de tartıda hile      yapar, fakat ben tanrıma ne yaptım? Bu hastalık yüzünden evim korkular evi   oldu, korkudan ise ruhum eriyip gidiyor”.

Pişmanlık ve itiraf dualarının en güzel örneği;

I. Murşili’nin Veba Duaları;

“Hatti’nin Fırtına Tanrısı, benim efendim! Tanrılar, efendilerim! Böyledir bu: İnsan günahkardır. Babam da günah işleyip, Hatti’nin Fırtına Tanrısı’nın, efendimin, isteklerine karşı gelmişti. Fakat ben hiçbir şekilde günah işlemedim. Böyledir: babaların günahını oğullar çeker. Babamın günahını da ben çekiyorum. Bak, efendim, Hatti’nin Fırtına Tanrısı ve efendilerim itiraf ediyorum: öyle oldu, biz günah işledik! Ve ben babamın günahını itiraf ettiğim için, efendim Hatti’nin Fırtına Tanrısı ve efendilerim diğer tanrıların öfkesi yatışsın. Bana acıyın ve bu salgını Hatti ülkesinden uzaklaştırın”.

İşlenen çeşitli suçların ve günahların tanrıları öfkelendirdiğine ve insanları cezalandırdığına inanılıyordu. Tanrıların isteklerini öğrenmek, kızmışlarsa nedenlerini araştırıp bularak tanrısal öfkelerini yatıştırmaya uğraşmak Hitit insanı için çok önemli konulardı. Bu nedenle Hititler, doğadaki birtakım olağanüstü olayları tanrıların insanlara verdikleri işaretler ve isteklerinin belirtisi biçiminde yorumlama yoluna gitmişlerdir.

İvriz Kaya Kabartması. Konya Ereğlisi. Tuvana Kralı Varpalavas, buğday başağı ve üzüm salkımıyla simgelenen Bereket Tanrısı Tarhundaş için ibadet etmektedir. Tanrı ve Kral figürleri arasındaki hiyeroglif yazıda; “Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas sarayda bir prens iken bu asmaları diktim, Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin” yazmaktadır.

Hitit insanının böyle olayları nasıl yorumladıklarına dair bazı örnekler;

“Eğer bir kadın iki erkek çocuk birden doğurursa, o kadın kötü bir hastalığa yakalanıp ölecektir. Eğer çocukların babası zengin ise fakir olacaktır ve çocuklar gelişip büyüyeceklerdir. Eğer bir kadın iki kız çocuk birden doğurursa, o kadın ölecektir, evi mahvolacaktır”

“Eğer bir kadın doğum yaparsa ve o çocuk kör ise, evin sahibi asla başarıya ulaşamayacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve çocuk daha ana rahmindeyken ağzını açar ve konuşursa, Fırtına Tanrısı ülkeyi vuracaktır. Eğer bir kadın doğurur ve çocuğun başı tıpkı bir aslanınki gibiyse, düşman ülkesinin kralı ülkede bulunacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve onun diş etleri çekilmişse, talihli bir yaşamı olacaktır”

Kehanet olarak adlandırdığımız bu işaret gözlemlerini yeterli bulmayarak, tanrıların arzularını ve öfkelerinin nedenini öğrenmek için fala başvurmuşlardır. Hitit falcılığı, geleceği önceden saptamaktan çok, birtakım somut sorunlara cevap alabilme amacına yöneliktir. Bu sorular; hastalık nedenleri, savaşlarda uygulanacak taktikler, saray entrikaları, daha ender olarak da özel konular, yaşamla ilgili konular üzerinedir.

Tanıdığımız birkaç çeşit fal sistemi var; Talih Falı, Kuş Falı, Et Falı, Yılan Falı ...

Kil tablet. Çorum Arkeoloji Müzesi. Fotoğraf Salih Saydam.

Talih Falı; Bu falın esasını soyut ya da somut bazı kavramları sembolize eden, oyun taşları diyebileceğimiz, birtakım şekillerin, herhalde bir oyun tahtası üzerinde, tanrılar ve belirli kişiler tarafından alınıp verilmesi oluşturmaktadır.  

SORU: “Kral ve Kraliçe kışı Ankuwa kentinde geçirmek istiyorlar. Ey tanrılar eğer Ankuwa’yı uygun buluyorsanız ve kral ve kraliçenin başı için her şey mutlaka iyi olacaksa, talih falının sonucu “evet” olsun.

CEVAP: Evet

Kuş Falı; Özel olarak yetiştirilen fal kuşlarının belirli bir arazi parçası üzerinde uçurularak, bunların hareketlerinin gözlenmesine dayanmaktadır.

SORU: “Ey Tanrılar, eğer Hattuşa kentini kral ve kraliçenin kışı geçirmeleri için uygun buluyorsanız, kral ve kraliçenin başına gelebilecek ölüm veya ciddi bir hastalıktan endişe etmememiz gerekiyorsa, ey tanrılar, bu durumu “büyü kuşları” tespit etsinler: aliliya kuşu öte tarafa doğru gitti; ama kartal dolaşmakta, gagası öteye dönük. Bir büyü yaptık. Aliliya kuşu iyi parselden çıktı, gitti. Pattarpalhi kuşu dolaşmakta, Arrarani kuşu yolun ötesinde kanat çırparak öte tarafa gitti. Kuş falcıları Piyatarhu ve GE6.ŞEŞ (falı) şöyle yorumlarlar:

CEVAP:  “Kuşlar olumlu işaret verdiler”

Et Falı; Kesilen bir koyunun karaciğeri üzerindeki girinti ve çıkıntılarla, barsak kıvrımlarının incelenmesine dayanmaktadır.

SORU: “Majesteleri bu sene kışı Hattuşa’da geçirmek istiyor. Eğer majesteleri yukarıda Hattuşa’da ikamet ettikleri sürece, majestelerinin elinden çıkabilecek bir günahtan korkmamızı gerektiren bir şey yoksa et falı iyi olsun”

CEVAP: Et falı olumlu.

Yılan Falı; Bir havuz içine konan bir ya da birkaç su yılanının havuzda belirlenen birtakım yerlere gidip gelmelerinin ve yaptıkları hareketlerin gözlemine dayanmaktadır.

“. . . Yılan gitti ve “ciddi” olan bölümde saklandı. . . Olumlu.”

Kaynak: Aktüel Arkeoloji Dergisi “Taşa Anlam Yükleyenler”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER