Yedikule-Sirkeci Demiryolu Hattı Yapımından Menderes’in “İmar Yıkımlarına” İstanbul Sur İçinde Arkeoloji

Etrafı surlarla çevrili yedi tepeli bir yarımadanın üzerinde kurulan İstanbul Neolitik dönemden bugüne 8500 yıllık kültürel birikimiyle eşsiz bir açık hava müzesi niteliklerine sahiptir. Bir zamanlar üç kıtayı yönetmiş İstanbul’un merkezindeki Topkapı Sarayı, Ayasofya, Hipodrom ve Sultanahmet’in yanı sıra sur içindeki diğer görkemli kültürel miras, Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e tüm yönetimler için yadsınamaz bir övünç kaynağı olmuştur.

Tarihsel Yarımada’dan özellikle 1870’lerde ilk tren yolunun geçirilmesinden bugüne binlerce yılın birikimi eşşiz kültürel miras her dönemde çeşitli nedenlerle geri dönülmez yıkımlara ve tahribata maruz kalmıştır. İmar ve yeni yapılaşma nedeniyle yapılan temel kazılarında ortaya çıkan arkeolojik kalıntılar, bulunan eserler de kent arkeolojisi açısından önemli bilgiler ve kazanımlar sağlamıştır. Bu yazıda Yedikule- Sirkeci demiryolu hattı yapımından Menderes’in imar çalışmalarına Tarihsel Yarımada’da gerçekleştirilen temel hafriyatlarında rastlanan tarihi kalıntılar ve bulunan arkeolojik eserler genel hatlarıyla konu edilmektedir.

1869’da Yedikule- Sirkeci hattı yapılırken büyük hafriyat gerektirmiş, Yedikule surlarından başlayarak Sirkeci’ye kadar çok sayıda tarihi eser, saray kalıntısı yıkılmıştır. Demiryolu, Küçük Ayasofya’nın doğusunda deniz kıyısındaki Boukoleon Sarayı’nın içinden geçirilirken, bu sırada sarayın batı bölümü, iki yanında oturan mermer aslan heykellerinin yer aldığı cumbalı cephesi ile birlikte yıkılmıştır. Sarayın buradaki ana cephesinin fotoğrafı Pierre Trémaux (1818-1895) tarafından yıkılmadan önce 1860’lı yıllarda çekilmiştir. Buradaki aslan heykelleri, bugün aktarıldığı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin alt katında kütüphaneye çıkan merdivenin iki başında bulunmaktadır. Hattın Sur-u Sultani içinden de geçmesi gerektiğinde bunu çok sakıncalı bulan devlet erkanı zamanın padişahı Sultan Abdülaziz (1861-1876)’e durumu arz ettiklerinde, tarihe geçen şu cevabı almışlardır: “Bu demiryolu geçsin de isterse sırtımdan geçsin”. Saray arazisindeki kazılar sırasında çok sayıda tarihi eser zarar görmüş, pek çok sütun, sütun başlığı ve arkeolojik eserler çıkmıştır. 1875 tarihli bir vesikadan “şimendifer hattından” çıkan tarihi parçaların daha sonra kullanılmak üzere sarayın “ebniye ambarına” nakledildiği bilinmektedir.

1883 yılında, İstanbul Arkeoloji Müzeleri sahasında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin inşası sırasında temel kazısında Bizans Devrine ait bir altyapı bulunmuştur. Bu kalıntı Strzygowski tarafından kısaca tanıtılmıştır. 1912 yılında şehremaneti (belediye başkanlığı) görevine başlayan Dr. Cemil Topuzlu, bir müddet sonra bugünkü o sıralarda sarayın has bahçesi olan Gülhane Parkı’nı halka açık bir bahçe haline getirmek için çalışmalara başlamıştır. Yaptığı çok geniş alanlardaki hafriyatla, buradaki bir kısım eski eserleri ve bahçeyi tahrip ettiğinden dolayı o devirde çok eleştiri almıştır.

28 Ekim 1916 da sarayın ikinci avlusundaki namazgah civarı yeniden kazılmıştır. 1916 yılında Hga. Eirene’deki (Aya İrini) porfir lahitler İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne nakledilirken, 1847 yılında aynı yerde tekneleri bulunan lahitlerin ağaç köklerinin altında kalan kapakları çıkarılarak daha önce bulunan tekneleriyle birleştirilmiştir. 1908-9 yıllarında B. A. Pançenko başkanlığında İmrahor Camii’nde kazı ve araştırmalar yapılmıştır. İşgal döneminde 1921-23 yılında Fransızlar tarafından Topkapı Sarayı’nın Gülhane Parkı’nda ve Mangana Bölgesi’nde yaptıkları kazı çalışmaları, 10 yıl sonra izin alınarak 1933 yılından itibaren sürdürülmüş ve araştırma neticeleri 1939 yılında yayımlanmıştır.

Devamı: Aktüel Arkeoloji Dergisi 107. Sayı “Roma’nın Gölgesinde, Konstantinopolis’in Işığında: İstanbul

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER