Kraliçe Hetepheres'in Gümüş Bilezikleri Eski Mısır'daki Ticaret Ağlarına Işık Tutuyor

Mısır'ın yerli gümüş cevheri kaynakları yoktur ve Orta Tunç Çağı'na kadar Mısır arkeolojik kayıtlarında gümüşe nadiren rastlanır. Giza'daki Büyük Piramit'i inşa eden Kral Khufu'nun annesi Kraliçe I. Hetepheres'in (hükümdarlık tarihi MÖ 2589-2566) mezarında bulunan bilezikler, erken dönem Mısır'a ait en büyük ve en ünlü gümüş eser koleksiyonunu oluşturur.

Kraliçe Hetepheres'in mezarından gümüş bilezik parçaları. Eski Krallık, 4. Hanedanlık, Snefru'dan Khufu'ya MÖ 2575-2528. ©Museum of Fine Arts, Boston

Yeni araştırmada Macquarie Üniversitesi'nden ve başka yerlerden bilim insanları, metalin doğasını ve metalürjik işlemlerini anlamak ve olası cevher kaynağını belirlemek için kraliçe Hetepheres'in bileziklerinden alınan örnekleri çeşitli son teknoloji teknikler kullanarak analiz etti. Elde ettikleri sonuçlar gümüşün büyük olasılıkla Kiklad Adaları'ndan (Seriphos, Anafi veya Kea-Kithnos) veya belki de Attika'daki Lavrion madenlerinden elde edildiğini göstermektedir. Bu yeni bulgu, Piramit inşa çağının zirvesindeki Erken Eski Krallık döneminde Mısır devleti tarafından kullanılan emtia tedarik ağlarının potansiyel coğrafi kapsamını ilk kez ortaya koymaktadır.

Kraliçe Hetepheres'in mezarından gümüş bilezik parçaları; kabaca üçte biri korunmuş; turkuaz, lapis lazuli ve akik kakmalı iki kelebeğin parçaları ve bir yuvarlak akik kakma. Eski Krallık, 4. Hanedanlık, Snefru'dan Khufu'ya MÖ 2575-2528. ©Museum of Fine Arts, Boston

Gümüş eserler ilk olarak MÖ 4. binyılda Mısır'da ortaya çıkmıştır ancak o zamanki ve 3. binyıldaki asıl kaynak bilinmemektedir.

Eski Mısır metinlerinde herhangi bir yerel kaynaktan bahsedilmemektedir, ancak gümüş objelerdeki altın varlığından ve Mısır altın ve elektrumundaki yüksek gümüş içeriğinden yola çıkan daha eski bir görüş, gümüşün yerel kaynaklardan elde edildiğini savunmaktadır.

Alternatif bir görüş ise, dördüncü binyılın sonlarından itibaren Byblos mezarlarında bulunan çok sayıda gümüş obje nedeniyle, gümüşün Mısır'a muhtemelen Lübnan kıyısındaki Byblos üzerinden ithal edildiği yönündedir.

Kraliçe I. Hetepheres'in mezarı 1925 yılında Harvard Üniversitesi-Güzel Sanatlar Müzesi ortak keşif gezisi tarafından Giza'da keşfedilmiştir.

Kraliçe I. Hetepheres'in mezar odası 1926. ©wikipedia

Hetepheres Mısır'ın en önemli kraliçelerinden biriydi: 4. Hanedan kralı Sneferu'nun karısı ve Eski Krallık'ın en büyük inşaatçısı Khufu'nun annesi (MÖ 2686-2180).

El değmemiş mezarı, yaldızlı mobilyalar, altın kaplar ve mücevherler de dahil olmak üzere pek çok hazine ile dönemden bilinen en zengin mezardır.

Hetepheres'in Kahire yakınlarındaki Giza'daki mezarının içi, Ocak 1926'da George Reisner tarafından ilk görüldüğünde mezar eşyalarıyla doluydu. ©nationalgeographic

Mısır'da nadir bulunan bir metalden yapılmış olan bilezikler, üzerinde hiyeroglifle "Deben yüzükleri içeren kutu" yazan, altın kaplamalı ahşap bir kutunun kalıntılarıyla çevrili olarak bulunmuştur.

Yirmi adet deben halkası ya da bilezik, her bir uzuv için onar adet olmak üzere, orijinal olarak kutunun içine yerleştirilmiştir.

Giza'daki Kraliçe Hetepheres'in Mezarı: 1926'da mücevher kutusunda keşfedilen kelebek desenli bilezikler.

Hilal şeklinde işlenmiş ince metal ve turkuaz, lapis lazuli ve akik kakma kullanımı, bileziklerin stilistik olarak başka bir yerde değil Mısır'da yapıldığını gösterir.

Her bir halka, dışbükey bir çekirdek etrafında şekillendirilmiş ince bir metal levhadan yapılmış ve alt tarafta içi boş bir oyuk oluşturacak şekilde küçültülmüştür.

George Reisner tarafından 1925'te keşfedilen Mezar G 7000X'in mezar odasındaki bilezikler (Fotoğrafçı: Mustapha Abu el-Hamd, 25 Ağustos 1926)

Dış cepheye oyulmuş çukurlara kelebek şeklindeki taş kakmalar yerleştirilmiştir.

Her bir bilezikte en az dört böcek tasvir edilmiş, küçük turkuaz, akik ve lapis lazuli parçaları kullanılarak işlenmiş ve her kelebek dairesel bir akik parçasıyla ayrılmıştır.

Birkaç yerde, gerçek lapis parçaları boyalı alçı ile değiştirilmiştir.

Kraliçe Hetepheres'in bilezikleri. ©meretsegerbooks

Macquarie Üniversitesi'nde arkeolog olan Dr. Karin Sowada, "Üçüncü binyılda eserler için kullanılan gümüşün kökeni şimdiye kadar bir gizem olarak kaldı" dedi.

"Yeni bulgu, Piramit inşa çağının doruğundaki Eski Krallık döneminin başlarında Mısır devleti tarafından kullanılan ticaret ağlarının potansiyel coğrafi kapsamını ilk kez ortaya koymaktadır."

Dr. Sowada ve meslektaşları, kraliçe Hetepheres'in bileziklerinin eser miktarda bakır, altın, kurşun ve diğer elementler içeren gümüşten oluştuğunu tespit etti.

Mineraller gümüş, gümüş klorür ve olası bir bakır klorür izidir.

Şaşırtıcı bir şekilde, kurşun izotop oranları Kiklad Adaları (Ege adaları, Yunanistan) ve daha az oranda Lavrion (Attika, Yunanistan) cevherleri ile uyumludur ve daha önce tahmin edildiği gibi altın veya elektrumdan ayrılmamıştır.

Gümüş büyük olasılıkla Lübnan kıyısındaki Byblos limanı aracılığıyla elde edilmiştir ve Mısır ile Yunanistan arasındaki uzun mesafeli takas faaliyetinin en eski kanıtıdır.

Analiz ayrıca erken dönem Mısır gümüş işleme yöntemlerini de ilk kez ortaya çıkardı.

Kraliçe Hetepheres'in renkli plastik kakmalı tam bir gümüş bileziğinin elektrotip reprodüksiyonu. Mısır 20. yüzyıl reprodüksiyonu (Eski Krallık, Hanedan 4) 1947 (MÖ 2575-2465 orijinalinden). ©Museum of Fine Arts, Boston

Macquarie Üniversitesi'nden arkeolog Profesör Damian Gore, "Boston'daki Güzel Sanatlar Müzesi'ndeki koleksiyondan alınan örnekler analiz edildi ve taramalı elektron mikroskobu görüntüleri, bileziklerin kırılmayı önlemek için sık sık tavlanan soğuk işlenmiş metalin çekiçle dövülmesiyle yapıldığını gösteriyor" dedi.

Kraliçe Hetepheres'in gümüş bileziklerinden kalan, turkuaz, lapis lazuli ve akik taşından iki kelebek ve bir yuvarlak noktayı temsil eden kakmalar, artık parçalardan oluşturulmuş ve monte edilmiştir. Eski Krallık, 4. Hanedanlık, Snefru'dan Khufu'ya MÖ 2575-2528. ©Museum of Fine Arts, Boston

"Bileziklerin görünüşlerini ve üretim sırasında şekillendirilebilme kabiliyetlerini iyileştirmek için altınla alaşımlanmış olmaları da muhtemeldir."

Dr. Sowada, "Bu nesnelerin nadirliği üç yönlüdür: bu dönemden kalan kraliyet mezarları nadirdir; Orta Tunç Çağı'na (MÖ 1900 civarı) kadar arkeolojik kayıtlarda sadece küçük miktarlarda gümüş kalmıştır; ve Mısır'da önemli gümüş cevheri yatakları yoktur" dedi.

Kaynak: sci.news

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER