Demir Çağı Gordion’unda Kraliyet Ailesi

Demir Çağı Gordion'undaki ailelere dair veriler, öncelikle yerleşimin etrafını çevreleyen ve kraliyet ailesi ya da soylu ailelere ait 130 anıtsal tümülüsten gelir; bunların en büyüğü olan Tümülüs MM, 53 metre yüksekliği ve 300 metre çapı ile Anadolu’daki ikinci büyük tümülüstür.

Demir Çağı Gordion'undaki ailelere dair veriler, öncelikle yerleşimin etrafını çevreleyen ve kraliyet ailesi ya da soylu ailelere ait 130 anıtsal tümülüsten gelir; bunların en büyüğü olan Tümülüs MM, 53 metre yüksekliği ve 300 metre çapı ile Anadolu’daki ikinci büyük tümülüstür. Her tümülüste genellikle yalnızca bir gömü bulunduğundan, Gordion'un kraliyet ailesinin yapısıyla ilgili hipotezlerimizi ancak Tümülüslerin birbirine olan yakınlığı ve tarihlerini inceleyerek öne sürebiliriz. Ancak vardığımız sonuçların çoğu Gordion'un en ünlü kralı Midas (yaklaşık MÖ 740-700) ve ailesi ile sınırlıdır.

Her şeyden önce Gordion'daki tümülüsler hakkında biraz bilgi vermek yerinde olacaktır. Frigya'nın başka hiçbir yerinde bu kadar büyük boyutlara ulaşan ve bu kadar çok sayıda inşa edilmiş tümülüs yoktur. Tüm Anadolu'da, Gordion tümülüsleriyle kıyaslanabilecek tek bir grup vardır, o da Batı Anadolu’daki Lydia krallığının başkenti olan Sardis’teki tümülüs mezarlardır. Gordion’daki mezarlar, Erken Frig Döneminden (MÖ 9. yüzyıl) Hellenistik Döneme kadar uzanır. En erken tarihli tümülüslerde inhumasyon gömüler kural haline gelmiş olsa da MÖ 7. yüzyılın sonunda kremasyon gömüler de görülmeye başlar. Mezarların sakinleri kadın ya da erkek olabilir ve yaşları 4-5 yaşlarında bir çocuktan (Tümülüs P) 60'lı yaşlarının başında bir yaşlıya (Tümülüs MM) kadar değişir.

Erken (MÖ 900-800) ve Orta Frig (MÖ 800-540) DönemlerineMait ahşap mezar odalı tümülüslerin tasarımları benzerdir. Öncelikle, mezar odasının yer alacağı 1-2 metre derinliğinde dikdörtgen bir çukur kazılırdı. Çukurun tabanı normalde taş ya da çakılla kaplanırdı, ancak zaman zaman sadece sıkıştırılmış topraktan ibaret olabiliyordu. Mezar odasının kendisi esasen büyük çam veya ardıç kerestelerinden yapılmış, genellikle ahşap tabanlı (çukurun tabanı da aynı işlevi görebiliyordu) düz tavanlı bir kutuydu. İç mekanlar yaklaşık 2 metrekare ile 6,15 x 5,10 metre arasında değişiyordu ve bu mekanların hepsi bir tür ahşap tabutla birlikte bir dizi mezar eşyası için alan sağlıyordu.

Çatı yapılmadan önce defin işlemi tamamlanırdı: tabut odanın içine indirilir, beden tabuta yerleştirilir ve mezar eşyaları tabuttaki bedenin etrafına, zemine dizilirken zaman zaman duvarlara ve kirişlere de asılırdı. Bu mezarlarda genellikle altın bulunmuyordu, ancak mezar hediyeleri sayıca fazla ve nitelik olarak muhteşemdi. Tümülüs MM’de bulunan eşyalar arasında üç büyük tunç kazan, yüz altmış altı tunç kase, kepçe ve testi, yüz yetmiş iki tunç fibula (çengelli iğne), dokuz adet üç ayaklı ahşap masa ve iki büyük kakmalı ahşap servis sehpası sayılabilir.

Tümülüsler içinde, kraliyet ailesine ait en eski mezar yapısı, MÖ 9. yüzyılın ortalarına tarihlendirilen Tümülüs W’dir. Bu tümülüs, Gordion'daki en eski tümülüs olmasının yanı sıra aynı zamanda Anadolu’da bulunan en eski tümülüstür. Tümülüs, kentin kuzeydoğusundaki bir sırtın en yüksek noktasına inşa edilmişti ve anlaşıldığı kadarıyla Gordion'un iç kalesindeki Doğu Kapısı Kompleksinin kapısı (yaklaşık MÖ 850), Tümülüs ile doğrudan aynı hizada olması için orijinal planından döndürülmüştü. Tümülüsteki kemikler iyi korunamamış olsa da genç, yetişkin bir erkeğe ait olduğu düşünülmektedir. Görünüşe göre Gordion'un önde gelenlerinden biri iç kale kapısının inşası sırasında ölmüş ve bunun üzerine kapının girişi, iç kaleden çıkanları tümülüse doğru yönlendirecek şekilde yeniden düzenlenmişti. Bu tür anıtsal yapılar muhtemelen bölgenin yöneticisi tarafından finanse ediliyordu ve tümülüse defnedilen genç adamın da yöneticinin ailesinin bir üyesi olması aynı derecede olasıdır…

Devamı: Aktüel Arkeoloji Dergisi 105. Sayı Aile Üzerinden Toplumu Okumak: Arkeolojinin Yeni Yaklaşımları

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER