Kuzey Lydia’da bir Pers Yerleşimi; Şahin Kayası

Manisa’nın Gördes ve Demirci İlçeleri, arkeolojik açıdan ilin en az araştırılan yöreleridir. Gerek coğrafi, gerekse iklimsel açıdan il genelinden farklı özellikler gösteren bu kısmen sarp arazide gerçekleştirdiğimiz araştırmalar sırasında incelediğimiz buluntu merkezleri arasında Şahin Kayası, sadece arkeolojik açıdan değil, jeolojik ve biyolojik (özellikle botanik) açıdan da dikkat çeken bir merkezdir.

Şahin Kayası genel görünüm.

Manisa İli’nin kuzeydoğusundaki Gördes İlçesi’nin güneybatısında, Kayacık Beldesi’nin yaklaşık 4 km. batısındaki Şahin Kayası etkileyici özelliğinden dolayı dikkat çeken büyük bir kaya kütlesidir. Tepe ve çevresi, Ege Bölgesi içerisinde, İçbatı Anadolu’nun Uşak-Gördes platosunun batı uzantısındadır. Tepenin kuzey zirvesi, deniz seviyesinden 974 metre, güney zirvesi ise 960 metre yüksekliktedir.

Şahin Kyası Kalesi genel görünüm.

Yöre halkının pekçok masal ve söylenceye konu ettiği bu tepeyi bilimsel açıdan önemli kılan husus üzerindeki arkeolojik kalıntılardır. Buradaki kalıntılar, çift konili tepenin konileri arasındaki düz alanda ve konilerin çevresinde yer almaktadır. Yerleşime ulaşmak için kayalar oyularak yapılan ya da taşlarla düzenlenen çok basamaklı merdiven, yerleşimin ne kadar sarp bir araziye inşa edildiğini göstermektedir. Ancak bu sarp arazi, böylesine yerleşim için ideal savunma özelliğini oluşturmaktadır. Günümüzde sur duvarları başta olmak üzere kuleler, bina temelleri, sarnıçlar başlıca kalıntılardır. Tepenin topoğrafik yapısı ve kalıntıların değerlendirilmesi burasının bir “kale” olarak nitelendirilmesine olanak sağlamaktadır.

Şahin Kayası, kale girişi.

Yüzeydeki kalıntıların bir kısmı Orta Bizans dönemine ait olmasına karşın daha az miktardaki mimari eleman Pers kültürünün ve Hellenistik dönemin izlerini de taşımaktadır. Dolayısıyla, mevcut bilgilere dayanarak tepenin en azından MÖ VI.yüzyıldan başlayarak iskan edildiği ve buluntulara dayanarak önemli bir Pers yerleşimi olduğu kesin olarak söylenebilir.

Şahin Kayası, mimari kalıntılar.      

Şahin Kayası’nda iki ateş sunağı kalıntısı vardır. Bunlardan uzun yıllardır bilineni kısmen tahrip olmuş durumdadır. Neredeyse tamamen tahrip edilmiş durumdaki ikinci ateş sunağı araştırmalarımız sırasında tespit edilmiştir. Bu ateş sunakları hiç şüphesiz Şahin Kayası’nda Pers kültürünün varlığıyla ilişkili başlıca iki kanıttır. Ayrıca, C.Roosevelt’in aktardığına göre Pers kültürünün yöredeki izlerine ilişkin diğer bilgiler, Lalapeder’deki (Kayacık Tepesi, Kayabaşı Tepesi) kalıntılar, Kayacık’da bulunduğu belirtilen ve Manisa Müzesi’nde korunmakta olan, üzerinde ‘Tissaphernes’ yazılı bir sapan taşı ile Gökçeler Köyü yakınlarında ele geçen zengin mezar buluntularına dayanmaktadır.

Şahin Kayası, Pers dönemi ateş sunağı.

Şahin Kayası kalesinin farklı kültürler tarafından uzun süre iskan edildiğine kuşku yoktur. Fakat, kale ve çevresindeki diğer yerleşimler hakkında en önemli sorun ait olduğu dönemlerdeki ismidir. Daha öncesindeki dönemlerde hangi ad(lar?)la anıldığı konusu tartışılmakla birlikte Pers döneminde yerleşimin Maibozanoi adıyla anılmış olabileceği öne sürülmüştür. T.Özkan’ın aktardığına göre, bu isim Ephesos’da bulunan ve Roma İmparatorluk devri yerleşim adlarını kaydeden bir yazıtta geçmektedir. Ayrıca, yakınlardaki Kavakalan Köyünde bulunan bir yazıtta Lora adlı yerleşimden ve halkından (Loreni) söz edilmektedir. Ancak çok sonraki dönemlerde, genel olarak MS 9. ve 10. yüzyıllarda Plateia Petra (düzlenmiş-düzeltilmiş kaya) adıyla anılan yerleşimin günümüzdeki Şahin Kayası olduğu kabul edilmekte ve eşleştirme bu isme göre yapılmaktadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçen “Petromir” kelimesi de Petra’nın zaman içerisinde değişmiş şekli olabilir. Kaleden bahseden en son belge MS 10. yy.’a ait Bizans ve Arap metinleridir. Hatta yine Foss’un bildirdiğine göre coğrafyacı İbni Havkal kalenin Bizans İmparatorluk döneminin 4 büyük hapishanesinden biri olduğunu anlatmaktadır. Gerçekten de kalenin tırmanılması ve inilmesi çok güç doğal bir tepe üzerine inşa edilmiş olması onu böylesine bir hapishane kullanımı için uygun hale getirmiş olmalıdır.

Şahin Kayası Hellenistik kule.

Şahin Kayası Tepesi’nin bulunduğu yörenin en önemli özelliği farklı coğrafi kesimler arasındaki bağlantıyı denetler konumudur. Bu konuma, savunma açısından elverişli durumu ile Kayacık Çayı (antik devirdeki adıyla olasılıkla Glaucus) tarafından sulanan son derece verimli tarım arazileri de eklendiğinde yöredeki uzun süreli yerleşimin sebebi anlaşılmaktadır. Yörenin biyolojik zenginliği, çevrede gözlenen endemik bitki türleriyle de konunun uzmanları açısından önem arz etmektedir.

Şahin Kayası, iki koni arasındaki alanda yer alan havuz.

Bölge, 17. yüzyıldan başlayarak çeşitli gezginlerin ziyaretine sahne olmuştur. Bunlar arasında Türk tarihi açısından özel bir yeri olan kişi şüphesiz Evliya Çelebidir.  1671 yılında yöreye gelen Evliya Çelebi, buraya ulaşmak için Salihli, Gördes yolunu kullanmıştır (Evliya Çelebi Seyahatnamesi, IX, 34.). Şahin Kayası dışında çevresinde, günümüzde belde olan Kayacık ile eski adıyla Yaya Kızladığı (Yaya Kızıldığı) köyüne de gitmiştir. Şahin Kayası’ndan çok etkilenen Evliya Çelebi, diğer bilgilere ilaveten tepedeki yerleşime ulaşmak için kayalara oyulmuş, bugün de bir kısmı görülebilen 3050 basamaklı bir merdivenden söz etmektedir.

Şahin Kayası diğer dönem ve kültürlerin yanı sıra,  Manisa yöresinde “Hyrkanion” ya da “Hyrkanion Pedion” denilen, bugünkü Halitpaşa ve çevresiyle sınırlı alandan veriler edinilen Pers kültürünün izlerini taşıması açısından dikkat çekici bir yerleşimdir. Bu kale, farklı jeolojik yapısı, yakınındaki Kayacık Beldesi’ndeki yok olmaya yüz tutan kilise kalıntısı, özgün ev mimarisi, Rum mezarlığı, camisi, Yanıkdağ Höyüğü başta olmak üzere çok sayıdaki Prehistorik buluntu merkezi ile farklı bilim dalları ve kültür turizmi, yöredeki endemik bitki türleriyle ise botanik bilimi açısından oldukça ilginç bir arazidir. Kale ve çevresindeki diğer kültür varlıklarının korunması, gelecek nesillere aktarılabilmesi amacıyla tarafımızdan ve diğer kurumlar tarafından ilgili mevzuat hükümlerine göre işlemler başlatılmıştır.

Kaynak: Aktüel Arkeoloji Dergisi “Kazı Hikayeleri”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER