Osmanlı’da Delilere Dair

1873’ten itibaren Toptaşı Osmanlı’da delilerin tecrit ile tedavisinde bütün imparatorluğa hizmet veren temel müessese olmuş ve bu özelliğini Cumhuriyet Döneminde Bakırköy'ün açılışına kadar sürdürmüştür.

Toptaşı Bimarhanesi'nin avlusundaki hastalar.

Toptaşı'nda delilerin nasıl yaşadığı ve bu mekânın gerçekten sadece delilere mi ait olduğu yoksa siyasi görüşlerinden dolayı takibata uğrayanların da buraya kapatılıp kapatılmadığı her zaman merak konusu olmuştu. Bunda kapılarının ziyaretçilere kapalı olmasının rolü büyük olsa gerek. Toptaşı'na giriş ziyaretçiler için olduğu kadar hastalar için de kolay değildi. Çünkü Bîmarhâne yönetiminin temel sorunu aşırı yığılmaydı ve bu eski yapı genişletilmeye müsait olmadığından doğal olarak yapılabilecek tek şey hasta sayısının artmamasını sağlamaktı. Bir delinin Toptaşı'na girebilmesinin ilk ve temel şartı, ailesinin yanında ve bulunduğu yerde muhafaza edilememesi, çevresindekiler için ciddi bir tehdit olmasıydı.

Görülebildiği kadarıyla taşradaki bir delinin başşehirdeki Bîmarhâne’ye kapatılmasında bürokratik süreç şu şekilde işliyordu: İlgili valilik durumu Dâhiliye Nezâreti'ne bildirerek delinin Bîrmarhâne’ye kabulü için izin istiyor, ardından Nezâret, Şehremâneti'ne hasta kabulünün mümkün olup olmadığını soruyordu. Buradan alınan cevap valiliğe bildiriliyordu ki sonuç çoğunlukla Bîmarhâne’nin İstanbul'daki delilere bile yetmediğinden kesinlikle yeni hastalar gönderilmemesi yönünde oluyordu. Örneğin, Dâhiliye Nezâreti, Trabzon Valiliği'nin vilayetlerinde muhafaza edilemeyen dört hastanın Toptaşı Bîmarhânesi'ne alınmasına dair 20 Eylül 1899 tarihli yazısına, İstanbul Şehremâneti'nin 18 Kasım tarihli cevabına dayanarak, Bîmarhâne mevcudunun çok fazla olması sebebiyle hasta kabul edilemeyeceği bildirildiğinden hastaların mahallerinde tedavi ve muhafaza edilmesi gerektiği şeklinde cevap vermişti. Burada olduğu gibi bazen aylarca sürebilen izin alma süreci beklenmek zorundaydı. Daha kötüsü, sonunda gelen olumsuz cevap karşısında taşra yönetimi sorun ile baş başa bırakılıyordu.

Avluda Dolaşan Hastalar ve Müzikle Tedavi Yöntemlerinden. Toptaşı Bimarhanesi.

Merkezi yönetim "mahallerinde muhafaza ve tedavi" emri ile aslında taşradaki yetkililerden delinin kendine ve çevresine zarar vermeyecek derecede tecridini istemekteydi. "Tedavi" meselesi kapalı kalmakla birlikte en azından "muhafaza" bahsinde Dâhiliye Nezâreti esası belirlemişti: "aile ve akrabaları olanlar aileleri tarafından kimsesiz olanlar ise, belediyesi tarafından tutulacaktır." Ancak bunu uygulamaya geçirmek o kadar da kolay değildi. Kosova Valiliği 17 Şubat 1900'de Dâhiliye Nezâreti'ne akrabaları tarafından zapt edilmeleri mümkün olmayan ve muhafazaları için bir yer de bulunmayan delilere ne şekilde muamele olunacağını soruyordu. Diğer taraftan 22 Haziran 1912'te, Selanik Valiliği'nin tahriratına verdiği cevapta, Nezâret, Bîmarhâne’nin İstanbul delilerine bile yetmediğinden vilayetlerden deli gönderilmeyip aileleri ve akrabaları tarafından, kimsesiz olanların ise, belediyelerce bakım görmeleri, muhafaza ve tedavi edilmelerinin bildirildiğini fakat bu emre rağmen delilerin gönderilmesine devam edilmesinin büyük sorunlara sebebiyet vereceğini tekrarlayacaktı.

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 93. “Tarihte Akıl Hastalıkları”

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER