Propaganda Kavramı

Propaganda, tarihin her döneminde yapıldığı düşünülen ve bilinen, 1662'de ilk defa bildiğimiz anlamıyla kullanılan fakat ne olduğuna dair teorik düzeydeki kavramsallaştırılması daha ziyade geçtiğimiz yüzyılda, özellikle Nazi Almanyası dönemi sonrası hızlanan ve çok yönlü olarak ele alınan bir düşünce, eylem ve ideolojidir. Propagandanın kullanım amacı, onu kullananların kişisel, kurumsal beklentilerine ve politik işlevselliğine göre değişmektedir.

Peloponessos (Peloponez)'nın [MÖ 431] ilk yılının sonunda Perikles'in ünlü tarihi konuşması

Zaman zaman insanların daha çok da dünyaya dair duyarlılığı olan kişilerin, yaşama dair derdi olan birinin ve edindiği görev gereği daha ziyade entelektüel insanların dişlerini sıkarak kendi kendilerine sordukları kadim soru gündeme gelir.

"Her şey apaçık ortada iken gerçek tüm çıplaklığıyla karşımızda iken insanlar neden bunu göremiyorlar."

Beraberinde sorular şu şekilde çeşitlenir:

Nasıl bir körlük halidir bu?

Gerçek nasıl değişmekte?

Gerçeği kimler değiştirmekte?

Kim yalan söylüyor?

Gerçek ve yalan nasıl yer değiştiriyor?

Algı ve gerçek nasıl birbirine karışıyor?

Gerçeği nasıl ayıklayacağız?

Gerçeklerin bir gün açığa çıkmak gibi bir huyu var tamam ama onun keyfini mi bekleyeceğiz?

Zor sorular ve ama cevabı daha da zor. Belki de insanlık tarihinde görülen, gündelik yaşamın en ücra noktasından -büyük harflerle– iktidar ve sistem tartışmalarına kadar uzanan, yaşanan kişisel bir hikâyeden en ortak kamusal probleme dek bir şekilde muhatap olunan bir konudur bu. Zira gerçeğe dair en hafif tabirle çarpıtmanın, dönüşümün veya yalanın olduğu çok açık fakat bu nasıl mümkün olabiliyor? Tabi ki propaganda ile.

Nedir Propaganda?

Birçok kavram gibi bu da Latince. Propagare, çubuktan fidan üretmek anlamına gelir. Nasıl yani? Hiç çubuk fidan olur mu? Gerçek hayatta olmaz ama şayet insanları inandırabilirseniz onu fidan gibi gösterebilirsiniz. Yeni mevcudu dönüştürebilirsiniz, bir gerçeklik inşa edebilirsiniz veya yenisini yaratabilirsiniz. Dahası kendi düşüncelerinizi başkasına benimsetebilirsiniz hatta dayatabilirsiniz. İnsanları ikna edebilirsiniz ve onların rızalarını alabilirsiniz. Bir de bunu bazı araçlarla yayabilirseniz ne ala...

Çok karışık başladık, biraz tarihe gidelim. Atalarımız bir kabile kurdular. Mağarada yaşıyoruz. Biri çıkıp lider olduğunu söylüyor. Bunu kanıtlasın bakalım derken avladığı bir hayvanı getiriyor. Bir de avını duvara çiziyor. Kendi reklamını yapıyor ama olsun, yiyeceğimiz var ya... Millet de nasıl iştahlı yiyor bu arada. Bu adam işi biliyor bence.

Bir mağara duvarında aşı boyası çizim, Neandertal insanı

İyi de sadece insanlar değil, kutsalların da simgeleri var. İyi ki onlar bizim atalarımız. İyi ki ondan geldik. Binalarımız, maskelerimiz onun suretinde. Dövmesini vücudumuza yaptık, kutsalı bedenimize kazıdık ve o gücü hissediyoruz. İyi de ne ara ve nasıl oldu bu? Bu arada kabile lideri kendisinin kutsal soydan geldiğini söylüyor ya, dur bakalım!

Bakın şehirlere, her yerde heykeller. Kral her yere heykelini diktiriyor. Ne de güçlü, haşmetli ve göz alıcı değil mi? Kralın içinden geçenleri duyar gibiyim. "Kendim zaten büyüklüğümün ve gücümün farkındayım ama başkaları bunu bilmedikten sonra neye yarar ki? Her heykelde aslında beni görsünler, varlığımı hissetsinler ve benden korksunlar. Bir de icraatlarımın reklamını yapmazsam, sık sık insanların gözlerine sokmazsam insanlar unutur. Kitleler her şeyi çabuk unutur. Zaten kadir kıymet bilmez bunlar. O zaman beni her an yanlarında hissedebilecekleri yapılar iyi olur".

Bu arada sanırım büyüklük beni de etkiledi. Bu kişiler benden daha çok mu biliyor? Ne kadar da çok kişi de destekliyor onu. Yok, hayır bu kadar çok kişi yanılıyor olamaz. En iyisi ben de katılayım kitleye.

İkna olmaya başlıyorum galiba. İkna mı dedim? Ya doğru olmayan bir şeye ikna oluyorsam. Yaşa be Atinalı Sokrates! Yine gösterdin büyüklüğünü. Ne güzel de sordu Sofist Gorgias'a ne satıyorsun diye. O da retorik dedi. Ne, yani konuşma sanatı. Peki, parayla bilgi satılıyor da bu bilgileri birileri kendi çıkarı için kullanırsa. İkna güzel de ya insanları doğru bir şey için değil de yanlış şey için kandırırlarsa, pardon ikna ederlerse, bu iyi değil. Şu güzel konuşanlar. Sevmedim bu işi. Neden mi? Bu noktada tam da Platon'un korkusunu hissedebiliyorum. "Popülist demogoglar, pekâlâ insanları kandırabilirlerse, bu demokrasiyi ortadan kaldırabilir. Bu durumda demokrasi kötü insanların elinde tehlikeli olmaz mı? Bu totaliterliğe ve diktatörlüğe varır mı? Varır mı varır... Keşke Sokrates ve öğrencisi Platon, Adolf Hitler'i görebilseydi. Ben size dedim derlerdi.

KARL MARKS 1818 - 14 Mart 1883, Alman filozof,  politik ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu

Ama çok ileriye gitmeyelim, derken Roma'da bunun ilk kurumsal örneklerini görmeye başlıyoruz bile. Jül Sezar (Julius Caesar), bir de Caligula. Sanırım propaganda konusunda epey yol aldık derken o da ne? Hristiyanlık. İnancın evrensel olduğunu söylüyorlar, yani Tanrı'nın sesinin tüm evreni kaplaması gerektiğini istiyorlar. Ama biz ne güzel kendi kutsalımızın sesini duyuyorduk, tamam Yahudiler de tanrıları Yehova'nın mesajlarına evrensel dediler ama kendi ulusları ile sınırlıydı bu mesajlar. Ama, Hristiyanlar sözü ve eylemi yaymanın peşindeler. Biraz önce dedik ya yaymak diye. Ne yani tüm dünya Hristiyan mı olacak? En azından istedikleri bu. İslam da geldi bu arada. Bu yayılımı Allah'ın yasal emri olarak görüyor. Propaganda evrensel bir boyut mu kazanıyor ne?

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 87. Sayı, “Antik Dönemde Propaganda”

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER