Urartularda Aile

Aile, geçmişten günümüze kadar kutsal bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Anadolu toplumlarında gerek yazılı kaynaklar gerekse arkeolojik veriler ailenin önemini gösterir niteliktedir.

Urartu Krallığı, Orta Demir Çağında (MÖ 9 - 7. yüzyıl) Van Gölü Havzası merkez olmak üzere batıda Fırat Nehri, güneyde Güneydoğu Toroslar, doğuda Hazar Denizi ve kuzeyde Sevan Gölü’ne kadar oldukça geniş bir coğrafyada hüküm sürmüştür. Hakimiyetini 250 yıla yakın koruyan krallık; mimarisi, maden sanatı ve çivi yazılı belgeleri ile Doğu Anadolu’nun ilk güçlü krallığı olma özelliğine de sahiptir. Urartu Krallığının siyasi tarihi ile ilgili bilgiler daha çok kralların steller ve kaya anıtlarına yazdırdıkları çivi yazılı belgelerden bilinmektedir. Ancak sosyo-kültürel yaşamı ile ilgili bilgiler ne yazık ki kısıtlıdır. Bununla birlikte Urartu toplumunun gelenek, din ve inançlar bağlamında kendine özgü sosyo-kültürel bir yapısı olduğunu arkeolojik veriler göstermektedir.

Eski toplumların kültürel yaşamlarının en dikkat çekici ve şüphesiz en merak edilen konuların başında aile kavramı gelir. Anadolu toplumlarından özellikle Hititlerde aile ve evlilik kanunlar ile garanti altına alınmıştır. Urartu’nun çağdaşı ve düşmanı olan Asur’da sosyo-kültürel yaşam ve aile hayatı ile ilgili bilgiler, Urartu Krallığına oranla yazılı kaynaklar açısından daha fazladır. Bununla birlikte Urartu Krallığında aile olgusunun varlığına işaret eden oldukça güçlü arkeolojik veriler söz konusudur.

Urartu’nun Ataerkil Aile Düzeni

Urartu Krallığı babadan oğula geçen monarşik bir devlet düzeni ile yönetilmektedir. Kral I.Sarduri'den (MÖ 840-830) itibaren son güçlü kral II. Rusa’ya (MÖ 685-645) kadar tüm yazılı kaynaklarda krallar kendilerinden önce babalarının adlarını belirterek yazıtlara başlamaktadır. Bu durum yönetim şeklinin yanı sıra aile bağlarına verilen önemin ve atalara duyulan saygının da en somut kanıtı niteliğindedir.

Urartu Krallığında aile kavramı ile ilgili ilk güçlü kanıt İşpuini Dönemine (MÖ 830-810) ait yazılı kaynaklardan elde edilmektedir. İşpuini, uzun yıllar krallığı; oğlu Minua ve torunu İnušpua birlikte yönetmiştir. Bu durum her ne kadar siyasi bir karar gibi görünse de İşpuini’nin tek başına yönetebileceği krallığı aile bireyleri ile birlikte yönetmesi kavramsal açıdan önemlidir. Halefi Minua’nın yanı sıra torunu İnušpua’ya güvenerek krallığı birlikte yönetme fikri İşpuini’nin aile kavramına verdiği değeri göstermektedir.

Aynı şekilde, Urartu’nun güçlü krallarından olan Minua Dönemine (MÖ 810-785) ait yazılı kaynaklarda aile olgusu ile ilgili bilgiler bulmak mümkündür. Kral Minua, Gürpınar Ovası’ndan Van Ovası’na uzanan 51 kilometre uzunluğundaki Minua Kanalı üzerine 15 adet inşa yazıtı yazdırmıştır. Bu yazıtların 5 tanesi Van ili Edremit İlçesi Kadembas Mevkii üzerinde yer almaktadır. Kadembastı Mevkii üzerinde yer alan yazıtlardan birinde iki kez tekrar edecek şekilde; “…Bu bağ Minua eşi? Tariria’nındır. Adı Taririahinilidir…” yazılıdır. Yazıtta geçen “si-la-a” kelimesi çoğu bilim insanı tarafından eş veya kız olarak çevrilir. Ancak uzmanlar bu kelimenin eş anlamını karşıladığı konusunda hemfikirdir. Bu belge Urartu yazılı kaynaklarında kralların aile bireylerine ait özel adın yer alması açısından da ilktir.

Bir başka buluntu Urartu karalı II Rusa tarafından yaptırılan Ayanis Kalesi’ndeki kazılarda ele geçmiştir. Bu altın yelpaze sapı üzerinde II Rusa’nın eşine ait olduğunu belirten “Kraliçe Kakuli’ye aittir” ibaresi yazılıdır. Bu buluntuyla birlikte şimdilik Urartu krallarından ikisinin eşlerinin adlarını bilmekteyiz…

Devamı; Aktüel Arkeoloji Dergisi 104. Sayı “Antik Dönem Uygarlıklarında Aile”

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER