Hippokampos Üzerinde Eros Mozaiği

Yol Çalışmaları Sırasında Aigeai Antik Kentinin Mozaik Zenginliği Açığa Çıktı

Kilikia ve Pamphylia bölgelerinde kentsel proje kapsamında gerçekleştirilen Ilısu Baraj inşaatı çalışmalarına ve kaçak kazılara müdahale eden müze müdürlüklerinin, söz konusu alanlardaki uygulamaları bilimsel kazıya dönüştürme çabaları 1990’lı ve 2000’li yıllarda hız kazandı ve süreç içerisinde bölgenin mozaik zenginliği ortaya çıkartıldı.

2013 yılının Şubat ve Mart aylarında, yol yapımı sırasında tahribata uğrayan bir alana Adana Arkeoloji Müzesi tarafından müdahale edilmesi ile Yumurtalık kurtarma kazısı çalışmaları başlatıldı. Kazı çalışmaları sırasında tespit edilen mozaikte yer alan Eros betimleri, Hippokampos üzerinde, oltayla balık avlar halde tasarlanmış olup pano bordürlerinde geometrik desenler yer almaktaydı. Erken Bizans sanatı içinde değerlendirme kapsamına alınan pano içindeki mozaiğinmimari dizilişi hakkında bilgi noksanlığı çektiklerini belirten Adana Müze Müdürü Oya Aslan, ne yazık ki kurtarma kazısı sonuçlandırılmadan alanın üzerinin kapatıldığını; ancak 2014 yılı Şubat ayından itibaren kazılara yeniden başlandığını ifade etti.

Yumurtalık ilçesi sınırlarında yer alan Aigeai Antik Kenti, Kilikia Pedias olarak isimlendirilen bölgeye dahildir. Kozan Boğazında konumlanmış olan kent, Kilikia ovasındaki Adana-Tarsus ve Mopsuhestia (Misis) gibi gelişmiş metropollerin gölgesinde kalmıştır.

Haçlı Seferleri zamanında, 13. ve 14. yüzyılda Kilikia’nın ticaret limanı olan kent, 1347 yılında, Mısırlılar tarafından fethedilir ve 16. yüzyılın başlarında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içerisine alınır. 19. yüzyılda ise fakir ve terk edilmiş durumdadır. Günümüzde bir tatil beldesi olarak tanınan kentin, sahip olduğu mimari kalıntılara rağmen tarihi, topoğrafyası ve sanatı hakkında çok az şey bilinmektedir.

Yine de “taş” ve “duvar” kelimeleri Aigeai’de anlamsız kalmamıştır. Antik çağda taş oymacılığı sanatında dünyaca ünlü olduğu bilinen Aigeai’da, yüksek kalitedeki taş işçiliğinin ürünü olan mozaiklerin kaliteleri de yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaktadır.

Hippokampos

Hippokampos gövdesinin yarısı at, yarısı balıktan oluşan kanatlı veya kanatsız tasvir edilen bir deniz yaratığıdır. Grek mitolojisinde kendine özgü herhangi bir doğuş efsanesi yoktur. Diğer deniz yaratıkları ile birlikte Poseidon’a hizmet eder. Antik kaynaklar bu yaratıklardan isimleri ile bahsetmez. Homeros onlardan tunç ayaklı atlar olarak söz eder;

“Ünlü bir evi vardı, Aigeai'de devrin birinde

Tekmil altındaki bu ev pırıl pırıl

Hiç eskimedi, yok olmadı,

Orda tunç ayaklı atlar koştu arabasına,

Altın yeleli uçan atlardı bunlar,

Kendi bedenini de kapladı altınla,

Usta işlenmiş altın kamçısını aldı eline,

Bindi arabasına sürdü dalgaların üstüne,

Altında deniz canavarları, sevindiler, hopladılar,

Yanmışlardı efendileri çıktılar mağaralardan,

Mutlu deniz yol verdi, geç dedi Poseidon'a,

Atlarda uçtular rüzgâr gibi...

Köken olarak at ve balık kuyruğundan oluşan gövdeye sahip bir yaratığa doğu sanatlarında rastlanmaz. Hippokampos, Grek sanatında görülen Triton figüründen esinlenilerek oluşturulmuş olmalıdır. Ancak Triton için geliştirilen mitoloji, Hippokampos ve benzeri yaratıklar için geliştirilmemiştir. Hippokampos, Triton gibi tanrıların yanında yer almamış, sadece binek hayvanı olarak işlev üstlenmiştir. Özellikle Poseidon, Nereidler, Nereus ve Erosların binek hayvanı olarak görülmektedir.

Hippokampos ve Eros

2010 yılında, Yumurtalık Belediyesi, sahil yolu yürüme bandını genişlettiği sırada yağmurun da yardımıyla bir grup mozaik açığa çıkmıştır. Her ne kadar yol durdurulmuş olsa da mozaiğin mevcut alanının yüzde 30’ u zarar görmüştür. Konu, 2 yıl sonra yol çalışması sırasında yeniden gündeme gelmiş, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ile 2013 yılının Şubat ayında Adana Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü başkanlığında kurtarma kazısı başlatılmıştı. Çalışmalar sırasında ulaşılan mozaik döşeme üzerindeki konulu anlatımlar; dönemin inanç ve kültürleri ile kentin liman ve denizcilik yönünü vurgulamaktadır.

Alanda kapsamlı kazı çalışması yapılmadığı için mozaikli tabanın genel planı hakkında bilgi sahibi olmamız zayıf bir ihtimaldir. İn situ durumda ele geçen tavan ve taban tuğlaları, kandil parçaları ile duvar kalıntıları Geç Antik Çağ izlerini yansıtmaktadır. Panoda yer alan bordür içinde geometrik motiflerin mimari örneklerine ise erken dönemlerde rastlamak mümkündür.

Mozaik taban döşemesinin çerçevesinde bulunan deniz dalgası bezemesi Antik Dönemde mimari, seramik ve metal çalışmalarda dekor ve çerçeve olarak düşünülmüştür. Kompozisyonu çift kuşak ve iki sırayı birbirinden ayıran saç örgüsü (halat) veya giyoş olarak adlandırılan kuşak bezemesi takip eder. Bezemenin erken örneklerine Bergama ve Pompeii’de rastlanmıştır.

Mozaiğin merkezinde bulunan ve etrafı büyük bir çerçeve kuşağı ile sınırlandırılmış olan panonun ortasında mitolojik konuyu oluşturan dört değişik figür yer alır. İki Hippokampos üzerinde farklı yaşlarda ve boyutlarda işlenmiş, balık tutan Eros figürleri betimlenmiştir. Ellerinde obje olarak olta ve olta uçlarında tuttukları balıklar bulunur. Oltaların uçlarında sarı olan barbun, diğeri levrek, serbest duran ise lagos balığı (Akdeniz levreği) olmalıdır. Huni biçimli deniz kabuğu pano içinde dikkat çekicidir.

Yapılan tarihleme çalışmaları kapsamında, karşılaştırma örnekleri ve buluntularla birlikte Yumurtalık mozaiğinin MS 3 yüzyılın ilk yarısına ait olduğu düşünülmektedir.

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER